1987 yılında “Günleri Kayıp Bir Çocuk Güncesi”
adını koyduğu ilk şiir kitabını İstanbul’da Osmanlı Matbaasında bastırıp,
Kıbrıs’ta piyasaya sunan Tamer Öncül, “Şiirdir Dünya” başlığı altında topladığı
ikinci kitabını Ekim 1992’de oluşturmuştu. Bilgisayar tekniğiyle ve 42 sayfanın
tek yüzüne basılı olarak çoğaltılmış olan bu kitapçıkla ilgili olarak 27 Ekim 1992 tarihli Kıbrıs
gazetesinde yer alan haberde, “Ülkemizde yayın sorunlarını şairin ilginç bir
protestosu olarak değerlendirdiğimiz söz konusu çoğaltım yöntemi” şeklinde bir
ifade kullanılmıştı. Oysa kitap yayımcılığı ciddiye alınması gereken bir uğraş
olmalıydı ve kimin kimi protesto ettiği belli değildi.
Haberi yazan Kıbrıs gazetesinin sanat sayfası
sorumlusu Fikret Demirağ, “sözkonusu çoğaltım yöntemi ve kitaba ilişkin
görüşlerimize yakın zamanda daha geniş bir yazıda yer vereceğüz” demesine
rağmen, üç gün sonraki imzasız yazısında baskı yöntemine değinmeden “Şiirdir
Dünya’dan Çakıntılar” başlığı altında yaza yaza şunları yazmıştı. “(Şair Behçet
Necatigil) 1968’de yayımlanan “Kısa Şiirler Durağı” kitabımızda 75 kısacık şiir
için “esinlemelerle yetinilmiş, şöyle bir çakıp sönüverişler... Çok sevdim”
değerlendirmesini yapmıştı. Necatigil gibi büyük bir şairin bu yargısı,
hatırladıkça hâlâ içimizden sevinç ürpertileri geçirir doğrusu. Ne yalan
söyleyeyim, büyük bir şairden bir tür onay almak demekti bu.”
Demirağ yazısına devamla Tamer Öncül’ün 2.
kitabına ilk göz gezdirişini yeni tamamladığını belirterek, şöyle yazmıştı: “Kitaptaki
obür şiirler için henüz birşey söyleyecek durumda değiliz, ama bizi çarpan bazı
dizeler, ikilikler saptadık. Onları buraya aktarıp, sîzlerle paylaşmak istedik.”
F. Demirağ şunu demeye getiriyordu. “Ben de
büyük bir şairim ve bu kitapta şiirden çok, bazı esinlemeler, şöyle bir çakıp
sönüverişler bulabildim.”
Aslında “Şiirdir Dünya
“ ile ilgili olarak söylenebilecek söz, bu kısa şiirimsi söyleyişlerin,
daha çok dizeler halinde sıralanmış, birer düzyazı ve süslü cümleler olduğudur.
Özellikle 2. bölümde yer alan “şiirler” bu yapıdadır. Örnekse: “Sahtekar şiir: Parlarken
gözleri -sırıtır gibi-, kan damlar dişlerinden -salyalar gibi-”
Tamer Öncül’ün sırf kitap yayımlamış olmak için
yayımladığına inandığımız bu kitapçığı, 7 ay sonra yeniden karşımıza çıkarıldı.
Bu kez 4 tane “yeni” şiirciğin eklenmesiyle ve yine “Şiirdir Dünya ‘ya dair birkaç
söz”ün yazarı Mustafa Gökçeoğlu’nun “Genişletilmiş ikinci baskı için ‘yazdık
ikinci sunuşla okuyucuya ulaştırılıyor. “Ülkemizdeki yayın politikasını
eleştirme ereğiyle yüzelli adet bilgisayar baskısı olarak üretilen bu kitap, iki ay gibi kısa bir sürede
tükenince, (ben de sandım ki bin adet basılarak yok satmış! – A.An) bu
genişletilmiş ikinci baskı gündeme gelmiştir. Bu vesileyle ozanı bir kez daha
kutlarım.”
1. Baskı için “Okumaya değer. Ozanın kendini
aşma uğraşı veren bu çalışmaya önsöz yazma şansının bende olması oldukça
onurlu. Ozanın eline sağlık. Başka ne diyebilirim ki” diye yazmış olan M.
Gökçeoğlu, “ bu şiirlerde felsefi derinlik de var” saptamasının onuruna da
sahip! “Haydi gel sevişelim, yırtılmadan kızlık zarı Ozon kaltağının” cümlesindeki
felsefeyi anlamak her yiğidin harcı olmasa gerek!
Kitapçığın her iki baskısında da yanlış yazılmış
sözcükler var: “anlıma”, “anlında”, “yalınız”, “yegana”. Yazım kuralına ters
yazılmış olanlar da var: “girermi”, “dururmu”, “geçtinmi”, “yada”. Terazinin “tefesi”
değil, “kefesi” olmalı.
‘Şiirdir Dünya”nın ilk basımı için “çakıntılar”la
yetinen F. Demirağ, (çünkü T. Öncül 9-10 Haziran 1992 tarihli Yeni Düzen’deki
köşesinde onun yeni çıkan bir şiir kitabını eleştirmişti) kitabın “ikinci
basımı” için Kıbrıs’ta çıkan yazısında, “lirizmden de bir ölçüde payını alan” bu kitap için “Her şairin geçmişinde
olan ve olması da belki gerekli bir kitap” tanımlamasını yapıyor. Çünkü artık “şairler
tekkesi” haline döndürülen K. T. Sanatçı ve Yazarlar Birliği’nin yazmanı olan
T. Öncül, F. Demirağ’ı Birliğin Başkanlığına getirmiştir. M. Gökçeoğlu’nun saltanatı
ancak bir yıl sürebilmiştir. 31 Mayıs 1993 günkü Kıbrıs’ın sanat sayfasında,
pazarladığı “şair ve sanatçılar”arasına aldığı (Tamer Öncül, “Kötü şiir” ve “Asi
şiir”de bunun aksini savunsa da) Öncül’ün sanatsal görüşlerine yer veren F.
Demirağ, iki gün sonra da yine aynı sayfada Öncül’ün “matbaa basımıyla çıkan”
(aslında düz daktiloyla dizilmiş) şiir kitabı için şöyle yazmış:
“Şiirdir Dünya, bu kez ilk baskısının daha çok dost bir
çevrede dolaşıma girmesinin aksine, daha geniş bir çevreye ulaşacak. Kitabın
yeni baskısına yeni şiirler eklemiş T. Öncül. Herhalde estetik bağlamda bir
dönemiyle hesaplaşması olarak alıyor Şiirdir Dünya’yı ve o defteri kapatmadan
önce, ona ait olduğunu düşündüğü şiirleri de katıyor kitaba.” (Kıbrıs, 2
Haziran 1993)
Kitaba eklenen 4 şiirden en yeni tarihlisi Şubat
(1993) olmasına rağmen, 1993 yılı başında çıkmış Pygmalion dergisinin ilk
sayısında yer alan, Öncül’ün “Deniz Sevişmeleri” ve 2. sayısındaki “Gündüz düşleri”
adlı “çakıştırma” ve “aşırtmalar”ı
anımsatan son şiirlerinin “onun şiir çizgisinde önemli bir grafik sıçramasını
haber veren ürünler” olduğunu yazıyor Demirağ.
26 Mart 1992 tarihli Yeni Düzen’de “Girne’ye
doğru yol alırken, arabanın dikiz aynasında yavaş yavaş silinen Lefkoşa’yı
seyredip şiir yazdığını” açıklamış bulunan Tamer Öncül, Fikret Demirağ gibi
büyük bir şairden “bir tür onay” almış olduğundan, artık onun gibi büyük konuşabilmektedir: “Dünya
küçülmüştür (!) ama genelde Türk Şiiri ya da Kıbrıs Türk Şiirinden dünyada kaç
kişinin (ya da) kaç şairin haberi var? Bunun tersi da söz konusu. Türk
şairlerin dünyanın başka yerlerindeki kaç şairin şiirinden haberi var.”
F. Demirağ 12 Ocak 1990 tarihli Kıbrıs’ta ustası
Cemal Süreya’nın ölümü üzerine kaleme aldığı bir yazıda şunları yazmamış mıydı:
“Toplumumuzun şiirseverleri Cemal Süreya’nın şiirini ne ölçüde biliyorlar
acaba? Hatta kaçı adını duymuş, merak ediyorum.”
Kendi bilgiçlik veya bilgisizliklerini
genelleyen bu kişiler, kültürümüzü de “şiir üretimi”ne indirgemişler. Köşe
başlarını tuttukları basın ve radyo-TV’de birbirlerini pazarlamayı sürdürsünler.
T. Öncül şöyle diyor. “Sesim duyurur kendini -eğer varsa- Sağır Sultan’a...”
(Alternatif Yazın, Temmuz-Ağustos 1993,
Sayı:2)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder