19 Ocak 2016 Salı

FRANKFURTER RUNDSCHAU: ŞUBAT AYINDA AÇILACAK OLAN LEFKONUK HAVAALANINI AMERİKALILAR YAPTIRDI


Lefkoşa: - (Yenidüzen- Haber Bürosu): Fede­ral Almanya’da yayım­lanmakta olan Frankfurter Rundschau gazetesinin 17 Aralık 1984 tarihli sayısında “Amerikalılar Kıbrıs’ın Türk kesiminde pahalı ve dev bir havaalanı yaptırıyor. Acil Müdahale Birlikleri için mi?” başlığını taşı­yan Gerd Höhler imzalı ilginç bir haber yorum çıktı. Yazının tam metin Türkçe çevirisini aşağıda sunuyoruz:
“Geçen kış Kıbrıslı Rumlar, Akdeniz’deki bu adanın güney batı­sında, Baf yakınlarındaki yeni havaalanını açtıkları zaman, bu tür olaylarda görülen normal törenler yapılmıştı. Devlet Başkanı Spiros Kiprianu adanın başkenti Lefkoşa’dan oraya koşmuş, pist orada bulunan bir gu­rup şeref konuğu ile birlikte, alanı görmek isteyen’ meraklılar tarafından doldurulmuştu.
            Aslında Şubat 1985’de yeni bir açılış töreni daha yapılacak, ama bu kez adanın Türkiye tarafından işgal edilmiş kuzey kısmında. Çünkü Lefkonuk bölgesine yakın bir yerde, yine yeni bir havaalanının yapımı bitmiş bulunuyor. Ama bu havaalanı, açıkça bilinmeyen bir amaç için kullanıma açılacak. Bu amacın ne olacağına ilişkin olarak adanın güneyindeki Kıbrıslı Rumlar bir yıldan beridir tahminlerde bulunmaktadırlar. Başkent Lefkoşa’ nın 60 km kuzeyinde olan Lefkonuk Havaalanı gerçekten Kuzey Kıbrıs ile Türkiye arasmdaki sivil hava taşımacılığını yürüten Kıbrıs Türk Hava Yolları’nın gelecekteki ana üssü olarak mı düşünülmüştür? Yoksa aslında burada, çok daha farklı bir proje mi tamamlanmış bulunuyor? Lefkonuk Ameri­kan Hava Kuvvetleri’nin bir üssü müdür?
            1974 yazına kadar sivil taşımacılık için kullanılan Lefkoşa Havaalanı, o zamandan bu yana kapalıdır. Kıbrıslı Rumlar “Cyprus Airways” ile gü­neydoğudaki Larnaka’ yı, Kıbrıslı Türkler de şimdi Türk işgali altındaki Kuzey’de bulunan Ercan Havaalanı’nı kullanmaya başladılar. Kuzeyde söylendiğine göre, şimdi Er­can, artan hava ulaşımı için yeterli olmamaktadır ve kötü tek­nik durumu yüzünden, Lefkonuk’taki yeni yapılan alan bir zorunluluk haline gelmiştir.
            Durumun bu şekilde değerlendirilmesi Kıbrıslı Rumlar arasında daima büyük şüphelere yol açmıştır. Çünkü son aylarda yapımı sona ermekte olan Lefkonuk yakınındaki havaalanının büyüklüğü, Kıbrıslı Türklerin ihtiyaçları için birkaç ölçü fazla gelmektedir. Kıbrıs Türk Havayolları, Kuzey Kıbrıs ile Anadolu arasında haftada ancak 8 uçuş yapmakta, diğer havayolu şirketleri ise Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından yasadışı olarak nitelendirilen Kuzey’deki “devlet” üzerinden hiç uçmamaktadırlar.
Aynı şekilde ilginç olan, yeni Havaalanı­nın kaç paraya malolduğuna göz atıldığı takdirde, projenin devasa boyutlara sahip olduğudur. Kıbrıslı Rum uzmanların tahminlerine göre havaalanı için şimdiye kadar en az l.7 milyar Mark harcanmıştır. Bu mik­tar ise Kıbrıs Türk  “Cumhuriyet”inin top­lam yıllık bütçesinin 7 katı ve Kıbrıs Türklerinin 1984 yılında ihraç ettikleri mal tutarının 11 katından fazladır.
            Bu durumda ‘‘Cumhurhurbaşkanı” Denktaş’ın havaalanını kendi kay­naklarından asla ve hiçbir zaman finanse edemiyeceği ortaya çıkar. Para acaba Türkiye’den mi gelmiştir? Türkiye devlet bütçe­sinden 1983 ve 1984 yıllarında, Kıbrıslı Türklere toplam 1.3 milyar Mark tutarında yardım yapılmıştır. Yaklaşık 250 milyon Mark da her yıl Kıb­rıs’ta yerleşmiş bulunan askeri işgal kuv­vetlerine gitmektedir.
            Türkiye’nin sefil hazine durumu göz önüne alınacak olursa, Ankara’ nın ek olarak bütçe dışından 1.7 milyar daha Kıbrıs’ta Havaalanı yapımı için para göndermiş olması olasılığı çok, ama çok azdır. Ayrıca Ankara’nın hangi stratejik çıkarı düşünerek, Kuzey Kıbrıs’ta yeni bir hava üssü kurmak isteyeceği de bilinmemektedir. Son olarak şunu belirtmek gerekir i, Güney Anadolu sahillerindeki askeri havaalanlarının adadan uzaklığı, yarım saatlik bir uçuş süresine eşittir.
            Lefkonuk yakınlarında yapılan askeri bir havaalanı olduğu, hiç bir şüpheye yer bırakmayacak kadar açıktır. Lefkonuk’u çevreleyen geniş dairesel bir hava sahası, daha inşaat işleri başlar başlamaz, Kıbrıslı Türkler tarafından askeri bölge olarak ilan edilmiştir ve uluslararası hava haritalarında buna ntekabül eden “D7 kısaltması ile nitelendirilmektedir.
            Yeni havaalanının yer çevresi de aynı şekilde Türk askerleri tarafından yasak bölge ilan edilmiştir. Havaalanını görenler, oranın sivil havaalanlarında kullanılmayan cinsten, karmaşık elektronik cihazlarla donatılmış olduğunu söylemektedirler. Kuzey Kıbrıs “parlamentosu”ndaki muhalefet liderlerinden ve “CTP”nin Başkanı olan Özker Özgür, Mayıs 1984’de Lefkonuk’un “Anadolu’daki NATO üslerinin planına göre yapıldığını” açıklamıştır. Rauf Denktaş görevi icabı bunu yalanlamış, ayrıca Washington’daki Dışİşleri Bakanı da proje ile hiçbir ilgilerinin bulunmadığını belirterek, üzüntülerini dile getirmişlerdir.
            Bu  tür yalanlamalar hayrete yol açmıyor. Çünkü resmi Amerikan değerlendirmesine göre, Türk işgali altındaki Kıbrısın kuzeyi hâlâ daha bağlantısız Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devlet toprağının bir parçasıdır. Bu durumdaki askeri bir üssün yapımı için Amerikalıların en azından, devletler hukukuna göre, tek yasal hükümet olan Lefkoşa’daki hükümetle görüşmüş olmaları gerekiyor.
Öte yandan işgal altındaki kuzeyde, Amerikan askerlerinin başka bir yerde de bulunduğuna kesin gözle bakıldığı gibi, Amerikalı uzmanların havaalanı yapımında görev aldıkları da Kıbrıs’ın kuzeyinde herkes tarafından bilinen bir sırdır.
Lefkoşa’nın batısında bulunan Yerolakko bölgesinde bir Amerikan dinleme istasyonu vardır. Bu dinleme istasyonu, 1974’deki Türk işgali ardından önce kapatılmış, ama daha sonra açılarak çalışmalarını sürdürmüştür.” 
“Kıbrıs’ta bir hava üssü, Amerikan ordusu­nun stratejik senaryosuna çok iyi uymakta­dır. 4 yıl önce imzalanan Kıbrıs Anayasa­sının uygulanamaz ol­duğunun kanıtlandığı ve adanın taksim edilmesinin planlandığı en geç 1964 yılından beridir, Amerikalılar Kıbrıs sorunu için, tarih kitaplarına “Acheson Planı” adıyla geçmiş olan bir çözümü teşvik etmektedirler.
ABD eski Dışişleri Bakanlarından Dean Acheson, 1964 yılındaki Kıbrıs bunalımı esna­sında arabulucu rolü­nü üstlenmiş ve iki NATO üyesi ülke olan Yunanistan ve Türkiye’ye, ikiye “bölünmüş Kıbrıs’ın birer yarısının verilebileceği görüşünü geliştirmişti. Bu “böl ve yönet” hilesi ile Devlet Başkanı Makarios’un uzun zamandır Washington tarafından “Akdeniz’in Castro’su olarak nitelendirildiği, “batmayan uçak gemisi Kıbrıs”, batı ittifakı içinde tutulabilecekti.
Acheson Planı, Kıbrıslı Rumların ener­jik direnişi sonunda o zamanlar suya düş­müştü. Aradan geçen süre içinde, Kıbrıs’­ın taksimi, 1974 ya­zındaki Türk istilası ile gerçekleştirilmiş oldu. Amerikalıların Kasım 1983’de Kıbrıs­lı Türklerin oluştur­duğu “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni diplomatik olarak tanımamış olmalarına ve Türk işgal birlikleri­nin adadan geri çekilmesini açıkça talep etmelerine rağmen, Kıbrıs’ın bu bölünmüşlü­ğü, Pentagon’daki strateji uzmanları için çok yeni, ama aslında eski olan ola­nakları yeniden yarattı..
Yakındoğu’daki bir bunalım durumunda kullanılması tasarlanan “Rapid Deployment Force’ (Acil Müdahale Gücü) için güvenilir bir üs bulma, şu anda Akdeniz’de ABD ordusunun acil sorunları arasında bulunmaktadır.
Amerikalılar NATO alanı dışında böylesi askeri harekâtlarda, kendilerini müttefik­lerin lojistik deste­ğine dayayamayacakla­rını biliyorlar. Ne Yunanistan, ne de Türkiye, Arap ülkeleri ile olan ilişkileri göz önünde bulundurulursa, kendi hava üslerini bu tür komando eylemlerinin emrine veremez.
Kıbrıs’ın güneyinde 2 tane askeri hava üssüne sahip olan İngi­lizler de buna istekli değildirler. Sade­ce Lübnan’da askerle­rin geri çekilmesi dö­neminde Amerikalıla­rın kendi üslerini kullanmalarına izin vermişlerdir ve bu da ancak Lefkoşa’daki hükümetin iznini aldık­tan sonra gerçekleşe­bilmiştir. Aynı şey, İngiliz üsleri olan Ağrotur ve Dikelya’dan kalkan Amerikan U-2 casusluk uçakları için de söz konusudur ve ancak Kıbrıs hükü­metinin göz yumması ile yapılabilmektedir.
Amerikalıların Denktaş’a bu tür hizmetler için külliyetli miktarda bir tazminat parası verecek olduktan sonra, onunla bu tür sorunları herhal­de olmayacaktır. Böy­lesi bir tazminat be­deli veya sadece bu­nun ilk taksidi 550 milyon dolar tutabi­lir ki, bu da havaala­nının yapımı için harcanan paraya eşdeğerdir.
Lefkonuk yakınındaki havaalanı için pa­raların gerçekten ABD’den mi kaynaklandığı, Washington’daki hükümetin bu cüzi miktardaki parayı bütçedeki hangi başlık altında gösterdiği ve Lefkonuk’un gerçekten ABD hava kuvvetlerine ait askeri bir üs mü olduğu soruları, halen yanıt beklemektedir. Ama eldeki bütün veriler bu çok dikkatlice perdelenmiş projeyle, hayali bir şato ile deği1 yanlışlıkla pek fazla büyük yapılmış bir sivil havaalanıyla karşı karşıya olduğumuzu açıkça göstermektedir.”


(Yeni Düzen gazetesi, 4 ve 5 Şubat 1985- Ahmet An’ın bulduğu bu makale, yine kendisi tarafından Almancadan Türkçeye çevrilerek, gazetede imzasız olarak yayımlatılmıştır. CTP Lefkoşa İlçe Kongresi’nde de okunan bu metin, parti içinde bazı sorunlara yol açmıştı.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder