20 Nisan
1996 tarihli Kıbrıs gazetesinin ön sayfasının tümünü kaplayan "Şht.
Tuncer'de Menenjit" başlıklı haberi okuduktan sonra, bir çocuk
hastalıkları ve sağlığı uzmanı olarak, kamuoyuna bazı açıklamalar yapmak
ihtiyacını duyuyorum:
Basın
olarak bu tür olaylara yer vererek halkı bilgilendirmenizi çok yararlı
buluyorum. Ancak bu tür haberlerin içeriğinde çok dikkatli olunması ve bilimsel
verilere dayanılması, gereksiz paniğe ve yanlış bilgilere yer verilmemesi gerektiğine
inanıyorum. Örneğin "Ülkemizde menenjit aşısının bulunmaması da endişeleri
bir kat daha artırıyor" gibi bir ifade, yanlıştır. Çünkü sözü edilen
okulda ve daha önceki vakalarda hastalık yapan etkenin, hangi bakteri veya
virüs olduğunun belirlenmiş olması ve doğrudan o etkene karşı hazırlanmış olan
bir aşının kullanılması gerekir. Kaldı ki bu aşılar, Batılı ülkelerde aşı
takvimlerine yeni yeni dahil edilmekte ve uzun bilimsel araştırmaların
sonuçlarına dayanmaktadır.
Hemofilus
influenza'nın B tipinin yaptığı menenjit ve diğer hastalıklar yüzünden
geliştirilmiş olan HİP aşısı, Almanya'da Temmuz 1990'dan bu yana 2 aylık ile 5
yaş arasındaki çocuklarda ve öncelikle dalakları alınmış, bağışıklık sistemi
iyi çalışmayan veya tedaviye bastırılmış olan çocuklarda kullanılmaktadır. Ama
aynı mikrobun A ve C tiplerine karşı bu aşı koruma sağlamamaktadır. Beyin zarı
iltihabına yol açan diğer bir mikrop olan pnömokoklar için de aşı
geliştirilmiştir. Bu aşı da 84 serotipten ancak 23'üne karşı etkilidir. Bu aşı,
yine yukarıda değinilen hasta gruplarında veya kronik hastalarda, bu etkenle
hastalanma rizikosu yüksek olan kişilerde uygulanmaktadır.
Bizdeki
menenjit vakasına yol açan etken olan meningokok bakterisine karşı
geliştirilmiş aşı da yalnız A ve C tiplerine karşı ektilî olup, sadece
Afrika'daki menenjit kuşağı diye bilinen ülkelere, Brezilya ve Güney
Himalaya'ya giden turistlere yapılmaktadır. O nedenle "Ülkemizde aşı yok”
diye telaşa kapılmaya gerek yoktur.
Sözü edilen
bu üç aşı içinden bizde söz konusu olabilecek olan sadece HİB aşısıdır. Ama bu
aşının bizdeki geçerli çocuk aşıları takvimine alınmasından önce, bilimsel bir
çalışmayla ülkemizdeki Hemofilus influenza'nın yol açtığı hastalıkların bir
araştırmasının yapılması gerekmektedir. Sıklık oranı düşükse, zorunlu aşılama
gerekmeyebilir. Kaldı ki son on yıl içinde artan oranda verem vakasına
rastlanılmış olmasına rağmen, bebeklere verem aşısının zorunlu kılınmasına
henüz ihtiyaç duyulmamaktadır.
Yine son
menenjit vakasına geri dönecek olursak, bu vesile ile son 7 yılda bu tür vaka
sayısının 37 olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz! 1992'de 18 vakanın kaydedilmiş
olması ve bunun basına yansımamış olması ise ayrı bir konu. Yoksa bu vakalar
çoğunlukla asker nüfus içerisinde mi görülmüştür? Bu vakalar üzerinde herhangi
bir araştırma yapılıp yapılmadığını öğrenemedik. Çünkü Menenjite yol açan
mikropların daha çok damlacık enfeksiyonu dediğimiz şekilde tükrük yoluyla
bulaştığı bilindiğine göre, çocuk yuvaları, bakım evleri, okul ve kışlalar, bulaşma
tehlikesinin en çok olduğu yerlerdir. Koruyucu önlemlerin alınması bakımından
hastalığın çıkış yeri, hastaların yaş grubu ve kökeni, bağışıklık sistemlerinin
durumu, daha önceden hasta olup olmadıkları araştırılmalı, mikrobiyolojik
yöntemlerle saptanan hastalık etkeninin tipi, sayısı ve hasta yapabilme
özelliği belirlenmelidir. Bizde acaba bu bilimsel çalışmalar ilgili birimlerce
yapıldı mı? Yarın başka bir salgın tehlikesi karşısında yine paniğe kapılmamak
için koruyucu hekimliğin gerektirdiği bütün önlemlerin alınması kaçınılmazdır.
Bizde henüz
bir menenjit salgınından söz edemeyiz. Okulda veya yuvada arada bir görülen bir
menenjit vakasında profilaktik (koruyucu) olarak ilaç alınmasına bile gerek
yoktur. Bu ancak hastalığın sık görüldüğü salgın durumlarında söz konusudur. Ev
veya hastanelerin dezenfeksiyonu anlamsız ve etkisizdir. Çünkü meningokoklar
vücut dışına çıkar çıkmaz derhal ölürler. Genel sağlık kurallarına uymak
yeterlidir. İlaçla koruyucu tedavi, ancak hasta ile aynı evi paylaşan veya hastalanmasından
önceki 7 gün içinde 5 günden fazla ve günde 4 veya daha fazla saat onunla
birlikte olmuş olan kişilerde uygulanır.
Denktaş
Bey'in kalp rahatsızlığı gibi, bu olay da bize laçkalaşmış sağlık sistemimizi
yeniden yargılayıp, düzeltmek için bir uyarı oluşturursa, bundan en çok biz
hekimler sevineceğiz.
(Hekimce dergisi, Sayı:10,
Haziran 1996)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder