Kıbrıslı Türklerin kurduğu siyasi partilerin en eskisi olan Cumhuriyetçi Türk Partisinin, geçen 10 yıl içinde yaptığı çeşitli kurultaylar ve Denktaş’a yakın Demokrat Parti ile birlikte yaşadığı iktidar deneyimi ile ilgili olarak kaleme aldığımız değerlendirme yazılarının başlıklarına şöyle bir bakarsak, gidilen yolun gerek bu parti ve gerekse toplumumuz açısından pek de iç açıcı olmadığını görürüz:
- Değişmeyen CTP (11. olağan kurultay) ...Yeni Çağ, 2 Mayıs 1990
- CTP’nin sağa kayışı ve başkalaşımından örnekler... Yeni Çağ, 16 ve 23 Mart 1992
- CTP’nin (12. olağan) kurultayı sağ politikayı onayladı ... Sosyalist Gözlem, Ocak 1993, Sayı:3
- CTP’nin 13. olağan kurultayının düşündürdükleri ... Yeni Çağ, 13 Şubat 1995
- CTP “Milli Politika”yı nasıl benimsedi ... Yeni Çağ, 31 Aralık 1995 ve 7 Ocak 1996
- CTP’li eski bakanlardan özlü sözler ... Yeni Çağ, 14 Ocak 1996
- Kırmızılar CTP’den silinirken, yeni, görev ne? ... Kıbrıslı, Şubat 1998, Sayı:30
- İkisi de sosyal demokrat, şimdi ne olacak? ... Kıbrıslı, Nisan 1998, Sayı:32
CTP’deki liderlik kadroları ile ters düşen partinin 20 yıllık Genel Başkanı Özker Özgür ile arkadaşları için şöyle demiştik:
“Kırmızı” olduklarını iddia edenler de eğer samimiyseler, renk uyumu sağlayabilecekleri gruplarla derhal bir araya gelip, toparlayıcı ve tutarlı yeni bir oluşuma gitmelidirler.”
Ve öyle oldu. “Kırmızı”lar, 1987’de TKP Genel Başkanlığa seçilen sosyal demokrat Mustafa Akıncı tarafından sosyalist görüşlere sahip oldukları için partiden atılan ve 7 yıl TKP Genel Başkanlığı yapmış olan Alpay Durduran ile arkadaşlarının Ekim 1989’da oluşturduğu Yeni Kıbrıs Partisi ile birleştiler. YKP, Eylül 1998’de yapılan 4. kurultayında adını “Yurtsever Birlik Partisi” olarak değiştirdi. İzzet İzcan’ın Genel Sekreterliğindeki YBH, 5. kurultayında “sosyalist birleşik bir Kıbrıs” için mücadele vereceğini duyurmuşsa da, haftalık bir gazete çıkarma dışında pek bir etkinlik gösteremedi.
Program ve uygulama açısından her ikisi de sosyal demokrat olan CTP ve TKP için son yazımızda da şunu yazmıştık:
“Anlaşılan bir süre daha, CTP ve TKP ayrı kulvarlarda koşmayı sürdürecekler ve enerjilerini şoven ve tutucu sağ kanat leyhine harcayacaklardır. Böylece Kıbrıslı Türk sosyal demokratların birliği bir başka bahara ertelenmiş olacaktır.”
Aynen öyle oldu ve TKP’nin Ulusal Birlik Partisi ile yaşadığı 2. iktidar ortaklığı da hüsranla sona erdikten sonra, Mustafa Akıncı, son kurultayda TKP Genel Başkanlığına aday olmayarak bu görevi Mustafa Angolemli’ye devrederken, öte yandan da CTP, TKP ve YBH’nın “solda birlik” çalışmaları yapılmıştır. 2001 yılının Ağustos ayı sonu ve Ekim ayı başı arasında yürütülen bu birlik arayışlarından ne yazık ki herhangi bir sonuç alınamamıştır.
TKP, doruk anlaşmaları temelinde bir çözüm formülünden uzaklaşıp, 41 örgütün oluşturduğu “Bu Memleket Bizim” Platformu’ndan ayrı durmayı sürdürürken, daha çok YBH ile birlikte, sadece yerel seçimlere yönelik bir işbirliğini savunmuştur. CTP ise, “hemen AB üyeliği” diyen YBH’nın aksine, Kıbrıs sorunu çözümlenmeden AB üyeliğine evet dememe yanlısı bir politikaya yönelmiş ve YBH’yı, genel seçimleri “burjuvazinin bir oyunu” olarak görüp küçümsemekle suçlamıştır. En önemlisi, Türkiye’nin Kıbrıs’taki konumu ve buna karşı alınması gereken tavır konusunda üç sol parti arasında herhangi bir görüş birliği sağlanamamıştır. CTP, son kurultayında da vurguladığı gibi, büyük ağabey rolünü oynayarak, “CTP’de birleşelim” görüşünü öne çıkarmıştır.
“Bu Memleket Bizim” Platformu’nda bir araya gelen sendika ve kitle örgütleri, daha çok CTP eğilimli olduklarından CTP’nin çizdiği politika çerçevesine çıkmamakta ve ekonomik mücadele, siyasal boyuta taşınamadığı için sonuç alıcı olamamaktadır. Platform içinde yer alan CTP dışı siyasal eğilimler de, alınacak kararlarda bütün örgütlerin “uzlaşma”sının zorunluluğu ilkesi yüzünden etkisiz kalmaktadır. Platformun siyasal partileşmesi ise şimdilik olası görünmemektedir.
Örgütlü sol dışında yer alan Avrupa gazetesi ve çevresi, ya da rejime muhalif başka odaklar, soldaki güç ve eylem birliğinin ülkedeki müflis siyasal ve ekonomik politikaya rağmen gerçekleşememiş olmasından çok huzursuzdurlar. Tabandaki rejim aleyhtarı bütün sol güçleri ortak hedefler doğrultusunda birleştirme görevi, Kıbrıs Türk toplumunun en yakıcı sorunu olarak gündemdeki yerini korumaktadır. Toplumsal tarih bilincine sahip, ülke gerçeklerini doğru olarak çözümleyebilen, sandalye tutkusu olmayan toparlayıcı yeni bir lider çıkıncaya kadar, ne yazık ki bu durumda herhangi bir düzelme olmayacak gibi görünmektedir.
(“Ahmet An” imzasıyla, Kıbrıs’ta Sosyalist Gerçek dergisi, Sayı:67, Ekim 2001)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder