13 Aralık 2015 Pazar

14 MART'TA BİR KIYASLAMA


14 Mart 1827, Türkiye'de Batılı anlamda okul açılarak, resmen tıp eğitiminin başlatıldığı tarihtir. Türkiye'de "Tıp Bayramı" olarak kutlanan bugün, Kıbrıslı Türk hekimlerin büyük bir çoğunluğunun tıp eğitimlerini Türkiye'degörmüş olmaları nedeni ile , bizde de aynı şekilde kutlanmaktadır. Bugün de ülkenin sağlık sorunları üzerinde konuşup yazmak bir gelenek haline gelmiş olup, genellikle Sağlık Bakanlığı yetkileri de sağlık alanında başardıkları işleri (!) sayarak, kendilerine bir övünç payı çıkarmaktadırlar. Oysa, sağlık ve tıp alanındaki geri kalmışlığımız, plansızlığımız ve yasalara rağmen gözardı edilen uygulamalar sürdürülmekte olup, bunların çözümlenmesi için hiçbir önlem alınmamaktadır.
Kıbrıs Türk sağlık hizmetlerine ilk bakışta göze çarpan planlama ve halk yararına bir sağlık politikasının yokluğudur. Yıllardır devlet sağlık hizmetleri kadroları­nın genişletilmemiş olması, açılan birkaç kadronun ise siyasal iktidara yakın kişilerce doldurulması ayrı bir sorundur. Güney Kıbrıs' taki Rum sağlık hizmetlerine bak tığımız zaman oradaki durumun bizden kat kat daha ileride olduğu görülmektedir. Onlarda da bazı sorunların varlığı bilinmektedir, ama Sağlık Bakanlığı konular üzerine giderek kalıcı önlemler almaktadır: Örneğin Rum Sağlık Bakanı Dr. Papageorgiyu, 1 Şubat 1989'dan başlayarak, 13 yeni hekimin göreve alındığını ve bun­ların çeşitli hastanelerde çalıştırılacaklarını açıklamıştır. Geçen Şubat ayı içinde 25 yeni doktorun daha göreve alınacağı, boş olan 24 kadronun ise yakın gelecekte doldurulacağı bildirilmiştir. Rum Bakan, devlet poliklinikleriyle, Makaryos Hastanesine bağlı doğum ve kadın hastalıkları bölümünün iyileştirilerek, Lefkoşa Hastanesin­deki ilk yardım hizmetlerinin özerkleştirileceğini söylem iştir. Alınan yeni tıbbi aletlerle hizmetin kalitesi yükseltilmektedir.
Bu arada Kıbrıs Rum Sağlık Bakanlığı tarafından İngiliz uzman­larına hazırlatılan ve Haziran 1988'de teslim alınan 6 ciltlik Llewelyn- Davis-Weeks Raporu'nun da ince­lenmekte olduğu ve iki ay içinde karar aşamasına gelineceği açıklanmıştır. Konu ile ilgili olarak 25 Ocak 1989 günü bir bildiri yayımlayan 1,500 üyeli Kıbrıs Rum Özel Çalışan Hekimler Derneği, adadaki tüm sağlık hizmetlerinin her yönüyle incelenip, yeniden örgüt­lenmesine ilişkin bu uzman raporunun incelenmesi sırasında, kendilerine de söz hakkı verilmesini talep etmiştir. Raporun henüz Temsilciler Meclisi'ne sunulmadığını, öngörülen önlemlerin en geç iki yıl içinde uygulanması halinde geçerliliklerini koruyacakları uyarısını yapan Dernek Başkanı Dr. Krinos Trokudis, bu raporun kapsamlı bir Ulusal Sağlık Sistemi’nin Kıbrıs'ta tedricen oluşturulma­sı için kısa, orta ve uzun erimli önlemler içerdiğini açıklamıştır. Dr. Trokudis daha sonra şöyle konuşmuştur:
"Biz halkın isteği, hekimi seçme özgürlüğünü getire­cek ve bu hekimin daha sonra devlet tarafından ödenmesini sağlayacak bir sistemi önermiş bulunuyoruz. Bu sistem sayesinde, hastaların doktorlar arasında daha adil bir şekilde dağıtılması yolları açılacaktır. Devlet sağlık hizmet­lerinde halen adadaki doktorların yüzde 20 kadarı çalışmakta olup, nüfusun yüzde 70'inden fazlasına bu doktorlar bakmaktadır. Devlet poliklinikleri çok kalabalık olup, doktorlar çoğu kez günde 60'dan fazla hastaya bakmak zorunda kalmaktadır. Önerilen sistem, hükümete daha ucuza mal olacak­tır. Raporda da belirtildiği gibi, bu yeni sisteme göre, her hasta  hükümete yılda 14.3 Kıbrıs lira­sına mal olacaktır. Halen bu maliyet 48 KL'dir. Raporda açıkça belirtildiği gibi, Sağlık Bakanlığı sadece kamu sağlık hizmetlerinin bakanlığı olarak çalışmaktadır. Biz daha önce de çağrı yapmıştık ve söz verilmişti. Bakanlık bünye­sinde, özel sağlık sektöründe çalışan hekimlerle ilgili ayrı bir bölüm oluşturulmalıdır. Bu verilen söz, hâlâ daha gerçekleştirilmemiştir. Hatta Bakanlık, adı geçen uzmanların raporunu bile bize vermemiştir. İstediğimiz zaman, raporun ellerinde yeterli sayıda kopyası olmadığını söylemişlerdir. Ayrıca klinikleri denetleyen, doktor ve eczacıların reçetelerini kontrol eden hiçbir Bakanlık Dairesi yoktur. Böyle bir bölümün en erken bir zamanda kurulması için Bakanlığın girişimde bulunma­ması halinde derneğimiz, ilk adım olarak bütün üyelerine çağrıda bulunarak, bakanlıkla olan bütün işbirliği ilişkilerini durdurma çağrısı yapacaktır". (Bak. Cyprus Weekly, 27 January 1989).
Görüldüğü gibi Rum kesimin­deki özel hekimlerin dile getir­dikleri sorular ve öneriler, aynen Kıbrıs Türk kesiminde özel olarak çalışan hekimler için de geçerlidir. Ama ne yazık ki Sağlık Bakanlığının yetkilileri, K.T. Serbest Çalışan Hekimler Birliği'nin yıllardır yaptığı uyarı ve önerilere kulak tıkamakta, gerekli önlemleri almak bir yana, var olan yasa ve tüzükleri bile uygulamamaktadır. Kamu Görevlileri Yasasının 41. maddesine ve Tam-gün tüzüğüne rağmen, kamu görevlisi hekimleri­miz, çalışma saatleri içinde ve dışında para karşılığında hasta bakıp, tedavi yapmakta, özel muayenehane çalıştırmaktadırlar. Bu konuda Kıbrıs Rum Sağlık Bakanlığı’nın çok daha fazla duyarlı ve ciddi davrandığını basın haber­lerinden öğrenmekteyiz.
Örneğin Bakanlığın bir açıklamasına göre, devlet sağlık hizmetlerinin çalışma saatleri içinde, Dr. Lemis adlı bir hükümet doktorunun yasadışı olarak annesinin özel kliniğinde hekimlik yaptığı saptanmış ve doktor hakkında soruşturma açılmıştır (Cyprus Mail, 15.2.1989)
Bu olaydan bir hafta sonra, ikinci bir hükümet doktoru daha, özel hekimlik yaparken yakalanmıştır. Konuyla ilgili olarak bir bildiri yayınlayan Kıbrıs Pediyatri Derneği olaydan üzüntü duyduğunu belirte­rek, genelde hükümet doktorlarının görevlerini dürüst bir şekilde yerine getirdiklerini vurgulamıştır. Dernek, Rum Sağlık Bakanlığı ile Tüm Kıbrıs Tıp Derneğinin, kamu görevlisi hekimlerin özel hekimlik yapmalarına karşı vermekte olduk­ları ortak mücadeleyi destekledi­ğini dile getirmiştir. (Cyprus Mail, 22.2.1989)
Bizde ise K.T. Tabipler Birliği, bu konularda hiçbir girişimde bulunmamakta, Bakanlık ile içli dışlı davranıp, kamu görevlisi hekimlerin özel klinik çalıştırmala­rına doğalmış gibi bakılmaktadır. Oysa ki bu yasadışı durum, serbest çalışan hekimlerin mağduriyetine yol açmakta ve ekonomik zorluklar içinde yaşama mücadelesi veren bu kesimin zararına olmakta­dır.
Kıbrıs Rum kesiminde Sağlık Bakanlığı bütçesinin payı, tüm bütçe içinde yüzde 6.25 (37 milyon KL)'dır. Bizde ise yüzde 2'yi, geçmemektedir. Sosyal devlet anlayışını terketmiş olan yönetici­lerimize belki örnek olur diye, yanıbaşımızdaki toplumun sağlık konularına yaklaşımını böylesi bir günde aktarmak istedik. Tabii ki anlayana sivri sinek saz, anlamaya­na davul-zurna az gelir.


(Ortam gazetesi, 14 Mart 1989)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder