14 Mart 1827, Türkiye'de Batılı anlamda okul
açılarak, resmen tıp eğitiminin başlatıldığı tarihtir. Türkiye'de "Tıp
Bayramı" olarak kutlanan bugün, Kıbrıslı Türk hekimlerin büyük bir
çoğunluğunun tıp eğitimlerini Türkiye'degörmüş olmaları nedeni ile , bizde de
aynı şekilde kutlanmaktadır. Bugün de ülkenin sağlık sorunları üzerinde konuşup
yazmak bir gelenek haline gelmiş olup, genellikle Sağlık Bakanlığı yetkileri de
sağlık alanında başardıkları işleri (!) sayarak, kendilerine bir övünç payı
çıkarmaktadırlar. Oysa, sağlık ve tıp alanındaki geri kalmışlığımız,
plansızlığımız ve yasalara rağmen gözardı edilen uygulamalar sürdürülmekte
olup, bunların çözümlenmesi için hiçbir önlem alınmamaktadır.
Kıbrıs Türk sağlık hizmetlerine ilk bakışta
göze çarpan planlama ve halk yararına bir sağlık politikasının yokluğudur. Yıllardır
devlet sağlık hizmetleri kadrolarının genişletilmemiş olması, açılan birkaç
kadronun ise siyasal iktidara yakın kişilerce doldurulması ayrı bir sorundur. Güney
Kıbrıs' taki Rum sağlık hizmetlerine bak tığımız zaman oradaki durumun bizden
kat kat daha ileride olduğu görülmektedir. Onlarda da bazı sorunların varlığı
bilinmektedir, ama Sağlık Bakanlığı konular üzerine giderek kalıcı önlemler
almaktadır: Örneğin Rum Sağlık Bakanı Dr. Papageorgiyu, 1 Şubat 1989'dan
başlayarak, 13 yeni hekimin göreve alındığını ve bunların çeşitli hastanelerde
çalıştırılacaklarını açıklamıştır. Geçen Şubat ayı içinde 25 yeni doktorun daha
göreve alınacağı, boş olan 24 kadronun ise yakın gelecekte doldurulacağı
bildirilmiştir. Rum Bakan, devlet poliklinikleriyle, Makaryos Hastanesine bağlı
doğum ve kadın hastalıkları bölümünün iyileştirilerek, Lefkoşa Hastanesindeki
ilk yardım hizmetlerinin özerkleştirileceğini söylem iştir. Alınan yeni tıbbi
aletlerle hizmetin kalitesi yükseltilmektedir.
Bu arada Kıbrıs Rum Sağlık Bakanlığı tarafından
İngiliz uzmanlarına hazırlatılan ve Haziran 1988'de teslim alınan 6 ciltlik
Llewelyn- Davis-Weeks Raporu'nun da incelenmekte olduğu ve iki ay içinde karar
aşamasına gelineceği açıklanmıştır. Konu ile ilgili olarak 25 Ocak 1989 günü
bir bildiri yayımlayan 1,500 üyeli Kıbrıs Rum Özel Çalışan Hekimler Derneği,
adadaki tüm sağlık hizmetlerinin her yönüyle incelenip, yeniden örgütlenmesine
ilişkin bu uzman raporunun incelenmesi sırasında, kendilerine de söz hakkı
verilmesini talep etmiştir. Raporun henüz Temsilciler Meclisi'ne sunulmadığını,
öngörülen önlemlerin en geç iki yıl içinde uygulanması halinde geçerliliklerini koruyacakları uyarısını yapan Dernek
Başkanı Dr. Krinos Trokudis, bu raporun kapsamlı bir Ulusal Sağlık Sistemi’nin
Kıbrıs'ta tedricen oluşturulması için kısa, orta ve uzun erimli önlemler
içerdiğini açıklamıştır. Dr. Trokudis daha sonra şöyle konuşmuştur:
"Biz halkın isteği, hekimi seçme
özgürlüğünü getirecek ve bu hekimin daha sonra devlet tarafından ödenmesini
sağlayacak bir sistemi önermiş bulunuyoruz. Bu sistem sayesinde, hastaların
doktorlar arasında daha adil bir şekilde dağıtılması yolları açılacaktır.
Devlet sağlık hizmetlerinde halen adadaki doktorların yüzde 20 kadarı
çalışmakta olup, nüfusun yüzde 70'inden fazlasına bu doktorlar bakmaktadır.
Devlet poliklinikleri çok kalabalık olup, doktorlar çoğu kez günde 60'dan fazla
hastaya bakmak zorunda kalmaktadır. Önerilen sistem, hükümete daha ucuza mal
olacaktır. Raporda da belirtildiği gibi, bu yeni sisteme göre, her hasta hükümete yılda 14.3 Kıbrıs lirasına mal
olacaktır. Halen bu maliyet 48 KL'dir. Raporda açıkça belirtildiği gibi, Sağlık
Bakanlığı sadece kamu sağlık hizmetlerinin bakanlığı olarak çalışmaktadır. Biz
daha önce de çağrı yapmıştık ve söz verilmişti. Bakanlık bünyesinde, özel
sağlık sektöründe çalışan hekimlerle ilgili ayrı bir bölüm oluşturulmalıdır. Bu
verilen söz, hâlâ daha gerçekleştirilmemiştir. Hatta Bakanlık, adı geçen
uzmanların raporunu bile bize vermemiştir. İstediğimiz zaman, raporun ellerinde
yeterli sayıda kopyası olmadığını söylemişlerdir. Ayrıca klinikleri denetleyen,
doktor ve eczacıların reçetelerini kontrol eden hiçbir Bakanlık Dairesi yoktur.
Böyle bir bölümün en erken bir zamanda kurulması için Bakanlığın girişimde
bulunmaması halinde derneğimiz, ilk adım olarak bütün üyelerine çağrıda bulunarak,
bakanlıkla olan bütün işbirliği ilişkilerini durdurma çağrısı yapacaktır".
(Bak. Cyprus Weekly, 27 January 1989).
Görüldüğü gibi Rum kesimindeki özel hekimlerin
dile getirdikleri sorular ve öneriler, aynen Kıbrıs Türk kesiminde özel olarak
çalışan hekimler için de geçerlidir. Ama ne yazık ki Sağlık Bakanlığının
yetkilileri, K.T. Serbest Çalışan Hekimler Birliği'nin yıllardır yaptığı uyarı
ve önerilere kulak tıkamakta, gerekli önlemleri almak bir yana, var olan yasa
ve tüzükleri bile uygulamamaktadır. Kamu Görevlileri Yasasının 41. maddesine ve
Tam-gün tüzüğüne rağmen, kamu görevlisi hekimlerimiz, çalışma saatleri içinde
ve dışında para karşılığında hasta bakıp, tedavi yapmakta, özel muayenehane
çalıştırmaktadırlar. Bu konuda Kıbrıs Rum Sağlık Bakanlığı’nın çok daha fazla
duyarlı ve ciddi davrandığını basın haberlerinden öğrenmekteyiz.
Örneğin Bakanlığın bir açıklamasına göre,
devlet sağlık hizmetlerinin çalışma saatleri içinde, Dr. Lemis adlı bir hükümet
doktorunun yasadışı olarak annesinin özel kliniğinde hekimlik yaptığı saptanmış
ve doktor hakkında soruşturma açılmıştır (Cyprus Mail, 15.2.1989)
Bu olaydan bir hafta sonra, ikinci bir hükümet
doktoru daha, özel hekimlik yaparken yakalanmıştır. Konuyla ilgili olarak bir
bildiri yayınlayan Kıbrıs Pediyatri Derneği olaydan üzüntü duyduğunu belirterek,
genelde hükümet doktorlarının görevlerini dürüst bir şekilde yerine getirdiklerini vurgulamıştır. Dernek, Rum
Sağlık Bakanlığı ile Tüm Kıbrıs Tıp Derneğinin, kamu görevlisi hekimlerin özel
hekimlik yapmalarına karşı vermekte oldukları ortak mücadeleyi desteklediğini
dile getirmiştir. (Cyprus Mail, 22.2.1989)
Bizde ise K.T. Tabipler Birliği, bu konularda
hiçbir girişimde bulunmamakta, Bakanlık ile içli dışlı davranıp, kamu görevlisi
hekimlerin özel klinik çalıştırmalarına doğalmış gibi bakılmaktadır. Oysa ki
bu yasadışı durum, serbest çalışan hekimlerin mağduriyetine yol açmakta ve
ekonomik zorluklar içinde yaşama mücadelesi veren bu kesimin zararına olmaktadır.
Kıbrıs Rum kesiminde Sağlık Bakanlığı
bütçesinin payı, tüm bütçe içinde yüzde 6.25 (37 milyon KL)'dır. Bizde ise
yüzde 2'yi, geçmemektedir. Sosyal devlet anlayışını terketmiş olan yöneticilerimize
belki örnek olur diye, yanıbaşımızdaki toplumun sağlık konularına yaklaşımını
böylesi bir günde aktarmak istedik. Tabii ki anlayana sivri sinek saz, anlamayana
davul-zurna az gelir.
(Ortam gazetesi,
14 Mart 1989)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder