Röportaj: Ahmet
Okan
Soru: Sayın Dr.
Ahmet Cavit, siz Serbest Çalışan Hekimler Birliği Genel Sekreterisiniz.
Bildiğiniz gibi, gazetemiz özel kesimde çalışan hekimlerin aç olduğunu
vurgulamış ve konunun üzerine gitmişti. Gerçekten, özel kesimdeki hekimlerin
durumunu bize aydınlatır mısınız?
Dr. Ahmet Cavit:
Ülkemizde özel kesimde hizmet veren hekimler olarak çok ağır ekonomik koşullar
altında çalıştığımız bir gerçektir. Her ne kadar da özel çalışan hekimlerin
açlık çekmekte olduğunu söylemek bir abartma olacaksa da, bu kesimde çalışan
meslektaşlarımızın ekonomik zorluklar içinde olduğu açıktır. Kamu kesiminde çalışan hekimlerin Devlet
Sağlık Hizmetlerini gerek hasta celbetme ve gerekse parasız tahlil yaptırma ve
yatılı tedavi olanağı açısından istismarı, bizim için büyük bir dezavantaj
oluşturmaktadır.
Soru: Buna karşı
ne öneriyorsunuz?
Dr. Ahmet Cavit:
Derneğimizin buna karşı önerisi tektir. Bu da devlet kamu hizmetlerinde çalışan
gerek hekim, gerekse diş hekimlerinin özel kesimde de çalışmalarına bir an önce
son vermektir. Bilindiği gibi Kamu Görevlileri Yasası’nın 41. maddesi aynen
şöyle demektedir: “Kamu görevlileri, tüm zamanlarını kamu hizmetlerinin
yürütülmesinde ve görevlerinin yerine getirilmesine ayırmakla yükümlü olup,
çalışma saatleri içinde veya dışında ücretli veya ücretsiz bir iş tutamazlar ve
serbest meslek yapamazlar. 27. ve 82. madde kuralları saklıdır.”
Soru: Ama bu
maddeye karşın hükümet ters bir uygulama içindedir. Bu uygulama da yıllardır
durdurulamadı.
Dr. Ahmet Cavit:
Evet, ne yazık ki bir serbest çalışan hekim olan ve uzun süre Yönetim Kurulu
üyeliğimizi yapan bugünün Sağlık Bakanı Dr. Erbilen, bu konuda ilkesiz
davranarak, daha önce savunduğu fikirleri Bakan olduktan sonra terk etmiştir.
Soru: Bu kaos
içerisinde serbest çalışan hekimler ne gibi başka sorunlar içerisindedirler?
Dr. Ahmet Cavit:
Biz serbest çalışan hekimler olarak, yeterli olmayan iş güvencesi, iş
görememezlik ve emeklilik güvencemizin iyileştirilmesi için bugüne kadar
yetkili devlet yöneticileri nezdinde çeşitli girişimlerde bulunduk. Fakat ne
yazık ki her türlü girişimimiz, katı bir duyarsızlıkla karşılanmıştır.
Milyonlarca lira borç ve kredi sağlayarak, kurmak zorunda olduğumuz özel kliniklerde
hasta azlığı nedeni ile rasyonel bir gelir sağlayamama durumu ile karşı
karşıyayız. Toplumumuzun içinde bulunduğu ekonomik bunalım, hastaları özel
klinik yerine, devlet hastahanesi kapılarına yığmaktadır. Saat 9.00 ile 12.00
arasında kısıtlı sayıda devlet hekiminin yapmakta olduğu poliklinikler,
ihtiyacı karşılayamadığından, kuyruktaki hastalar öğleden sonraları aynı devlet
hekimlerinin özel kliniklerinde yerini almaktadır.
Soru: Tabii dışarıdaki
vizite, tahlil parasını vermemek için devlet hekimini tercih ediyor, değil mi?
Dr. Ahmet Cavit:
Evet, dışarıda pahalıya mal olan ameliyatlar, devlet hastahanesinde yarı
fiyatına verilen rüşvetlerle yapılabilmektedir. İşin en acı tarafı, bu durumun
Sağlık Bakanı Dr. Erbilen tarafından “Alan memnun, veren memnun” şeklinde onay
görmesidir.
Soru: Serbest
çalışan hekimlerin hiç mi sosyal güvencesi yok?
Dr. Ahmet Cavit:
Ağır ekonomik koşullar altında sürdürebildiğimiz mesleğimizde sağladığımız
gelirle, çoğu meslektaşımız geçimini güçlükler içerisinde sürdürebilmektedir.
Tatil yapma olanağımız çok sınırlıdır. İşsiz kaldığımız veya hasta olmamız
durumunda sosyal sigortadan elimize geçecek 50 bin TL para ile geçinmek
durumundayız. Yine emekli olduğunuz zaman bu 50 bin TL ile nasıl geçineceğimiz
şimdiden birçok arkadaşımın kafasını meşgul etmektedir.
Soru: Genç hekimlerin
adadan göç etmesi hakkında ne dersiniz?
Dr. Ahmet Cavit:
Halem ülkemizde özel kesimde 170’e yakın hekim ve diş hekimi bulunmaktadır.
Bunun yanında devlet sağlık hizmetlerinde 130 hekim ve diş hekimi görev
yapmaktadır. Son yayınlanan telefon rehberinden saptadığımıza göre, kamu
görevinde çalışan 130 hekimin 100’den fazlası, özel kesimde de çalışmaktadır.
Bu durumda özel hekimlerin iş sahasına devlet hekimleri tarafından bir müdahale
söz konusudur. Hem de Kamu Görevlileri Yasası’nın 41. maddesine aykırı olarak
yasa dışı özel klinik çalıştıran devlet hekimlerinin milyonlarca lira vergi
kaçırdıkları da bir gerçektir. Yeni gelen hekimler, en başta yeni bir muayenehane
kurmak için milyonlarca liraya ihtiyaç duymaktadır. Bu gün bir diş hekimliği
kliniğinin teknik olarak kurulması 10 milyon lirayı gerektirmektedir. Cerrah
veya kadın-doğum uzmanının mali gereksinimi bunun kat kat üzerindedir. Klinik
olarak kullanılabilen apartman daireleri veya dükkanların kirası, 100 binden
başlamaktadır. Ailenin mali durumu iyi olmayan veya kredi alabilmek için
çalacak kapısı olmayan genç hekim arkadaşlar, ülkeyi terk etmeyi tek çıkış yolu
olarak görmektedirler. Bu arada yeni klinik açmış olan, fakat klinik kirası
çıkaramadığı için yeni açtığı kliniği kapatmakla karşı karşıya gelen
meslektaşlarımızın da varlığı bilinmektedir. Oysa, ülkemizde resmi makamların
iddia ettiğinin aksine, her dalda hekim açığı bulunmaktadır. Ayrıca Birliğimiz genç hekim arkadaşların
özel kesim yerine, hizmetlerine muhtaç duyulan devlet kesiminde
görevlendirilmelerinden yanadır. Çünkü tek tek özel klinikler yerine, tam
teçhizatlı büyük devlet klinikleri halkımıza hem daha iyi hizmet verecek, hem
de ülke ekonomisinde rasyonel bir tutum olacaktır.
Soru: Sosyal
sigorta kurumu ile ilişkileriniz ne düzeydedir?
Dr. Ahmet Cavit: Bu konuda yaptığımız bütün girişimler
sonuçsuz kalmıştır. Sosyal sigortalar kurumu çalışanlardan yılda 700 milyon TL
sağlık primi toplamasına rağmen, bunun ancak 175 milyonunu sağlık amacı ile
kullanmaktadır. Sosyal Sigortalılara sağlık hizmeti veren tek kuruluş, devlet
hastahanesidir. Bir yandan devlet sağlık primlerini geç yatırırken, öte yandan
sosyal sigorta kurumu da muayene ve tedavi ücretlerini çok düşük tutmaktadır.
Burada da “Alan memnun, satan memnun”! Halbuki sendikalarımız, üyelerinin seri
ve çağdaş sağlık hizmeti görmeleri için çok daha etkin olabilirler. Sağlık primini
düzenli olarak veren memur, niçin bunun karşılığını kolaylıkla almasın? Niçin
buna rağmen kuyruklarda beklemek veya vizite ve tedavi ücreti ödeyerek,
dışarıda özel veya devlet hekimine muhtaç olsun?
Soru: Serbest
çalışan hekimlerin devlet hastahanesinde hasta yatırma veya tahlil yaptırma
kolaylıkları hakkında neler düşünüyorsunuz?
Dr. Ahmet Cavit:
Bu konuda ne yazık ki devlette çalışan meslektaşlarımızdan hiç bir kolaylık görmemekteyiz.
Hatta meslek ahlâkına sığmayan davranışlar içinde olan arkadaşlarımız bile
vardır. Devlet hastahanesine havale ettiğimiz hastaların yüzüne karşı “Niye
dışarıdaki hekime gittin de bize
gelmedin?” diye hastaları azarlayan meslektaşlarımız vardır. Dışarıda yapılan
tahlilleri bile kabul etmeyip, tekrarlatmakta veya bunları gereksiz
görmektedirler! Oysa tıbbi deontolojiye göre, havale eden hekim ile konuşarak,
hasta hakkında bilgi alış-verişi yapılması gerekir. Hastahaneye havale
ettiğimiz hastalardan hiç bir haber alamamaktayız. Yapılan teşhis ve tedaviden
bizi haberdar etmemektedirler. Hastanın ondan sonraki takibi ise devlet
hekiminin özel kliniği aracılığı ile yürütülmektedir.
Soru: Sonuç
olarak ne dersiniz?
Dr. Ahmet Cavit:
Ülkemizdeki sağlık çıkmazının tek çözüm yolu vardır. O da sağlık hizmetlerinde
bir an önce sosyalizasyona gidilmesidir. Yasalar buna uygundur. Yeni bir
düzenlemeyle bu amaca kısa sürede ulaşılabilir. Yeter ki bilimsel çalışma ve
halk sağlığına saygı ön planda tutulsun. Böylece hasta ile hekim arasında para
sorunu da ortadan kalkacaktır. Zaten çalışan halkımızın büyük çoğunluğu sosyal
sigortalı değil mi?
(Kıbrıs Postası
gazetesi, 23 Ağustos 1987)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder