TC GÖÇMENLERİ
Emekçi Halkın
Kitle Partisi ne diyor?
“Türkiye’den
gelen göçmenler yerleşmişler, Cumhuriyet’in yurttaşları haline gelmişlerdir.
Anayasa halk tarafından onaylanmış, bu sorun bir çözüme bağlanmıştır. Göçmenler
on yıldan bu yana buradadırlar, yerleşmişlerdir, Kıbrıs Türk toplumu
tarafından hızla özümsenmektedirler. Bu nedenle bunun Kıbrıs sorununun çözümü
yolunda bir engel olmaması gerektiğine inanıyorum.” (CTP Genel Başkanı Özker
Özgür’ün 31 Mayıs 1985 günü Saray Otel’de yaptığı basın toplantısından - Yeni
Düzen, 4 Haziran 1985)
Emekçi Halkın
İlerici Partisi (AKEL) ne diyor?
“Kıbrıs
meselesinin son Türk askerinin ve Türkiye’den gelen göçmenin adadan çekilmesini
öngörmeyecek bir anlaşma ile çözümlenmesi düşünülemez.” (AKEL Genel Sekreteri
Ezekias Papayuannu’nun 24 Kasım 1985 günü Ciberunda’da yaptığı seçim
konuşmasından - Kıbrıs Postası, 27 Kasım 1985)
***
GARANTİLER
KONUSU
CTP Genel
Başkanı Özker Özgür,
31 Mayıs 1985 günü Saray Otel’de düzenlediği basın toplantısında adanın
askersizleştirilmesinden söz etmiş, ancak aynı zamanda Türkiye ve Yunanistan’ın
garantörlüklerinin devamında ısrarlı olduğunu belirtmiştir. Bunun üzerine
sorulan bir soruya karşılık, garantörlük biçimiyle ilgili olarak şu yanıtı
vermiştir:
“Bu ülkede
Türkiye ve Yunanistan’dan küçük birer askeri birliğin bulunmasının bir çözüme
uygun düşeceği kanısındayım ve bu tür bir garantörlüğün Cumhuriyetin
bağlantısızlık statüsüne ters düşmeyeceğine inanıyorum! Bu, Kıbrıs Türk toplumu
açısından psikolojik güvenlik nedenleri içindir.”
AKEL Genel
Sekretri Ezekias Papayuannu, partisinin seçim programını açıklamak amacıyla 12
Kasım 1985 günü düzenlediği basın toplantısında, garantilerin AKEL için
elzem görülmediğini kaydetti ve şöyle konuştu:
“Ancak böyle bir
durumda BM Güvenlik Konseyi›nin garantisini en etkin garanti olarak
görmekteyiz.
Böyle bir şey söz konusu olmayacaksa, o zaman bağlantısız ülkelerin daha geniş
garantileri kabul edilebilir. Eğer Türkiye’nin garantör olarak kalmasında ısrar
edilirse, o zaman Yunanistan da garantörler arasına dahil edilecektir.”
1960
Zürih-Londra Garanti Anlaşmalarının kabul edilebilir olmadığını söyleyen AKEL
Genel Sekreteri, garantörlerden hiçbirinin tek başına adanın içişlerine
müdahale yetkisi bulunmaması gerektiğini de vurguladı.” (Yeni Düzen, 14
Kasım 1985)
DİKO Lefkoşa
İlçe Sekreteri Petros Voskaridis, Söz dergisiyle yaptığı söyleşide,
Kıbrıs Türklerinin güvenliği ve Türkiye’nin fiili garantisi konusundaki
görüşlerini şöyle dile getirdi: “5 bin Türk ve 5 bin Yunan askerinin (sürekli
olarak) Kıbrıs’ta kaldığını farz edelim. Bu hem Türkiye, hem de Yunanistan’ın
Kıbrıs’ın içişlerine sürekli karışmasını getirmeyecek mi? Bu her iki toplumun
çıkarına olmayacaktır. Kendimiz bir güvenlik modeli ortaya çıkarabiliriz.
Örneğin sadece her iki toplumun da kendilerini güvenlik içinde
hissedebilecekleri Kıbrıs’a özgü bir güç oluşturulabilir. Ama güvenlik meselesi
daha çok Kıbrıs Rumlarını ilgilendirir. Türkiye, askerleri Kıbrıs’ta olmazsa ve
biz de Türklere saldırırsak (ki saldırmamız asla söz konusu değil) Türkiye’den
Kıbrıs’a uçakların gelmesi 7 dakika almaktadır. Bu durumda Türkiye’’nin Kıbrıs’ta
sürekli asker bulundurması gereksizdir. Örneğin Kıbrıs’ta sürekli İsveç
veya daha başka ülke askeri bulundurabiliriz. Eğer Türk askeri olursa, herhangi
bir durumdan yararlanarak bize saldırmayacağını kim garanti edebilir? İşte
garantör olarak Kıbrıs’ta Türk askeri bulunmasına bunun için karşı çıkıyoruz.
Garantiler söz
konusu olacaksa, halen mevcut üç garantör ülkenin hariç tutulmasını istiyoruz.
Uluslararası veya Güvenlik Konseyi garantisi istiyoruz.” (Söz, Sayı:7,
29 Kasım 1985)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder