4 Aralık 2015 Cuma

SÖZE SÖZ: TC GÖÇMENLERİ / GARANTİLER KONUSU


TC GÖÇMENLERİ

Emekçi Halkın Kitle Partisi ne diyor?
“Türkiye’den gelen göçmenler yerleşmişler, Cumhuriyet’in yurttaşları haline gelmişlerdir. Anayasa halk tarafından onaylanmış, bu sorun bir çözüme bağlanmıştır. Göçmenler on yıldan bu yana buradadırlar, yerleşmişlerdir, Kıbrıs Türk toplumu tarafından hızla özümsenmektedirler. Bu nedenle bunun Kıbrıs sorununun çözümü yolunda bir engel olmaması gerektiğine inanıyorum.” (CTP Genel Başkanı Özker Özgür’ün 31 Mayıs 1985 günü Saray Otel’de yaptığı basın toplantısından - Yeni Düzen, 4 Haziran 1985)

Emekçi Halkın İlerici Partisi (AKEL) ne diyor?
“Kıbrıs meselesinin son Türk askerinin ve Türkiye’den gelen göçmenin adadan çekilmesini öngörmeyecek bir anlaşma ile çözümlenmesi düşünülemez.” (AKEL Genel Sekreteri Ezekias Papayuannu’nun 24 Kasım 1985 günü Ciberunda’da yaptığı seçim konuşmasından - Kıbrıs Postası, 27 Kasım 1985)

***

GARANTİLER KONUSU
CTP Genel Başkanı Özker Özgür, 31 Mayıs 1985 günü Saray Otel’de düzenlediği basın toplantısında adanın askersizleştirilmesinden söz etmiş, ancak aynı zamanda Türkiye ve Yunanistan’ın garantörlüklerinin devamında ısrarlı olduğunu belirtmiştir. Bunun üzerine sorulan bir soruya karşılık, garantörlük biçimiyle ilgili olarak şu yanıtı vermiştir:
“Bu ülkede Türkiye ve Yunanistan’dan küçük birer askeri birliğin bulunmasının bir çözüme uygun düşeceği kanısındayım ve bu tür bir garantörlüğün Cumhuriyetin bağlantısızlık statüsüne ters düşmeyeceğine inanıyorum! Bu, Kıbrıs Türk toplumu açısından psikolojik güvenlik nedenleri içindir.”

AKEL Genel Sekretri Ezekias Papayuannu, partisinin seçim programını açıklamak amacıyla 12 Kasım 1985 günü düzenlediği basın toplantısında, garantilerin AKEL için elzem görülmediğini kaydetti ve şöyle konuştu:
“Ancak böyle bir durumda BM Güvenlik Konseyi›nin garantisini en etkin garanti olarak görmekteyiz. Böyle bir şey söz konusu olmayacaksa, o zaman bağlantısız ülkelerin daha geniş garantileri kabul edilebilir. Eğer Türkiye’nin garantör olarak kalmasında ısrar edilirse, o zaman Yunanistan da garantörler arasına dahil edilecektir.” 
1960 Zürih-Londra Garanti Anlaşmalarının kabul edilebilir olmadığını söyleyen AKEL Genel Sekreteri, garantörlerden hiçbirinin tek başına adanın içişlerine müdahale yetkisi bulunmaması gerektiğini de vurguladı.” (Yeni Düzen, 14 Kasım 1985)

DİKO Lefkoşa İlçe Sekreteri Petros Voskaridis, Söz dergisiyle yaptığı söyleşide, Kıbrıs Türklerinin güvenliği ve Türkiye’nin fiili garantisi konusundaki görüşlerini şöyle dile getirdi: “5 bin Türk ve 5 bin Yunan askerinin (sürekli olarak) Kıbrıs’ta kaldığını farz edelim. Bu hem Türkiye, hem de Yunanistan’ın Kıbrıs’ın içişlerine sürekli karışmasını getirmeyecek mi? Bu her iki toplumun çıkarına olmayacaktır. Kendimiz bir güvenlik modeli ortaya çıkarabiliriz. Örneğin sadece her iki toplumun da kendilerini güvenlik içinde hissedebilecekleri Kıbrıs’a özgü bir güç oluşturulabilir. Ama güvenlik meselesi daha çok Kıbrıs Rumlarını ilgilendirir. Türkiye, askerleri Kıbrıs’ta olmazsa ve biz de Türklere saldırırsak (ki saldırmamız asla söz konusu değil) Türkiye’den Kıbrıs’a uçakların gelmesi 7 dakika almaktadır. Bu durumda Türkiye’’nin Kıbrıs’ta sürekli asker bulundurması gereksizdir. Örneğin Kıbrıs’ta sürekli İsveç veya daha başka ülke askeri bulundurabiliriz. Eğer Türk askeri olursa, herhangi bir durumdan yararlanarak bize saldırmayacağını kim garanti edebilir? İşte garantör olarak Kıbrıs’ta Türk askeri bulunmasına bunun için karşı çıkıyoruz.
Garantiler söz konusu olacaksa, halen mevcut üç garantör ülkenin hariç tutulmasını istiyoruz. Uluslararası veya Güvenlik Konseyi garantisi istiyoruz.” (Söz, Sayı:7, 29 Kasım 1985)


(“Süleyman K. Aktaşlı”  takma adıyla, Söz dergisi, 13 Aralık 1985, Sayı:9)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder