Kıbrıs Türk Sanatçı ve Yazarlar Birliği’ni oluştururken amaçlarımızdan
birisi de, sanatçı ve yazarların haklarını korumak olarak belirlenmişti.
Ülkemizde telif haklarına önem verilmemesi ve özellikle araştırmacı yazarlarımızın
çalışmalarına hiçbir göndermede bulunmadan, onlardan yararlanılması, hep bir
sorun olagelmiştir. Araştırma geleneğimizin olmaması ve kaynak eserlerinin yok
denecek kadar azlığı, Kıbrıs Türk kültürünü ve tarihini öğrenmek isteyenler
için bir olumsuzluktur.
Ne var ki şimdiye kadar çeşitli konularda yapılmış olan araştırma ve
yayınları görmezlikten gelme, ya da o kişilerin derlediği bilgileri, vardıkları
sonuçları kendilerininmiş gibi gösterme kolaylığı da sürmektedir. Halbuki bir
araştırmaya başlarken, önce o konudaki önceden yapılmış bütün çalışmaları
gözden geçirmek ve onlardan yararlanırken, o kaynağın ve araştırmacının adını
vermek kaçınılmaz bir kural olup, yazarlık ahlâkının bir gereğidir.
Araştırmacı emeğine saygısızlık olarak nitelemek istediğim bu durumu son
zamanlarda ben iki kez yaşamış bulunuyorum. Bu konuda kendisini uyarmış olmama
karşın, Sabahattin İsmail, 22 Mayıs 1990 tarihli Yeni Gün gazetesinde “Yayıncılığımız”
başlıklı yazısında, benim, aylık Yeni Kıbrıs dergisinin çeşitli sayılarında
çıkan “Kıbrıs Türk Bibliyografyası” konulu yazılarımda derlediğim bilgileri,
kendi bulguları imiş gibi kamuoyuna sunmuştur. Dahası, 1989 yılında yayımlanan
kitap, dergi ve gazetelerle ilgili bilgileri, Yeni Kıbrıs dergisinin son Mayıs
1990 sayısı henüz yayımlanmadan, derginin pikajından sorumlu olduğu için
önceden görerek, kendi bulguları imiş gibi, kaynak göstermeden aynen
yayımlayabilmiştir.
İkinci örnek Kıbrıs Gazetesi’nin 19 Haziran 1990 tarihli Kültür-Sanat
ekinde çıkan Eralp Adanır’ın “Kıbrıs’ın kendine özgü müziği var mı?” başlıklı
yazısıdır. Burada da benim Halk Bilimi dergisinin Eylül 1988 tarihli 11.
sayısında yayımlanmış olan “Pieris Zarmas’ın Kıbrıs Halk Müziği Araştırmaları”
başlıklı yazımdan, kaynak gösterilmeden yararlanılmış ve yazının yarıya yakını,
benim aktardığım bilgilerden alıntılanarak kaleme alınmış. Adanır, yazısının
sonunda “Ben sadece küçücük bir araştırmanın sonuçlarını, aralara kendi
yorumlarımı da katarak kaleme almaya çalıştım” diyerek, kaynak göstermekten
sakındığı, ama söz etmeden edemediği “toplumumuzun içinde yapılmış bulunan bazı
araştırmalar”dan bilgi aşırtmayı da ihmal etmemiş ve Sabahattin İsmail gibi o
da çok ayıp etmiş.
Gerek Sabahattin İsmail’i, gerekse Eralp Adanır’ı, yazarlık ve
araştırmacılık ahlâkına yakışmayan ve araştırmacı emeğine saygısızlık oluşturan
bu davranışları yüzünden kınarken, bu konudaki duyarlılığı gerek kendimin,
gerekse diğer araştırmacıların eserleri için de göstermeyi sürdüreceğimi
duyurmak isterim.
(Ortam gazetesi, 27 Haziran 1990)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder