KKTC
Kamu Görevlileri Yasası’nın 41. maddesinin açık hükmüne rağmen, devlet sağlık
hizmetlerinde çalışan hekimlerin dışarıda da özel muayenehane çalıştırdıkları
herkesçe bilinen yasadışı bir uygulamadır. Serbest Çalışan Hekimler Birliği’nin
kurulduğu 9 Ocak 1978 tarihinden beri Başkan, Başbakan ve Sağlık Bakanlığı
nezdinde yapmakta olduğu ve bu muayenehanelerin kapatılması doğrultusundaki
girişimlerin hiç bir sonuç vermemesi, günümüzde daha da artan ekonomik bunalım
koşullarında, serbest hekim olarak çalışmak durumunda olan genç uzmanlarımızı
huzursuz etmeyi sürdürmektedir.
Bu
konuda serbest olarak çalışan eski hekimler arasında yaptığımız bir
araştırmada, söz konusu yasadışı durumun, 1960 yılında kurulan Kıbrıs
Cumhuriyeti hükümetindeki Türk Sağlık Bakanının dönemine kadar uzandığı ortaya
çıkmıştır. O yılların yerel basın organlarında çıkan bildirileri, 26 yıl sonra
da geçerliliğini koruduğundan ibretle okunması için yeniden kamuoyunun
bilgisine getirmeyi yararlı gördük. Serbest çalışan hekimler “Yasaların uygulanmasına
saygı gösterilmesi için yeniden İngiliz Sömürge yönetimi dönemine dönmemiz mi
gerekmektedir?” diye sormaktadırlar:
“SERBEST TÜRK
HEKİMLER, SAĞLIK BAKANINI TENKİD EDİYOR
Hekimler
bu hususta bir de beyanname yayınladılar.
Serbest
çalışan Türk hekimleri, hekimlik mesleğini ilgilendiren bir konudaki tutumundan
dolayı Sağlık Bakanı Dr. Niyazi Manyera’yı tenkid etmektedirler. Şikâyet mevzuu
olan husus, bazı hükümet doktorlarının hususi olarak dışarda hasta görmeleri ve
bu duruma Bakanlığın bir türlü mani olmamasıdır. Dün sabah Lefkoşa’daki Türk Hekimler
Birliği Lokalinde bir basın toplantısı tertipleyen serbest Türk hekimleri bu
durumdan mütezarrır olduklarını, yaptıkları müteaddit müracaata rağmen,
herhangi bir tedbir alınmadığını beyanla, durumu basın yoluyle genel efkâra
aksettirmeye karar verdiklerini ifade etmişlerdir. Serbest hekimlerin
belirttiğine göre, hükümette çalışan doktorların dışarda hasta kabul etmeleri
kanunen men edilmiştir. Kanun hükümlerinin sömürge devrinde bile mükemmelen
uygulandığını bildiren serbest hekimler, aynı kanunun Cumhuriyet devrinde ve
bir Türk Bakanın idaresinde bir türlü tatbik mevkiine konmadığını, fakir halka
hizmetle mükellef Hükümet hastahanelerinin bazı hükümet doktorlarına “hasta
bulmak kanalı vazifesi”ni gördüğünü iddia etmişlerdir. Hiçbir Hükümet doktoru
arkadaşlarına karşı şahsi garazları olmadığını tasrih eden serbest hekimler, “Biz
prensipler camiası içindeki tesanüdü bozmak istidadını gösteren bu durumun
düzeltilmesini” istemektedirler.
Bir
saat kadar süren Basın toplantısında serbest hekimler son olarak, bu meselenin
icabında Temsilciler Meclisine ya da Anayasa Mahkemesine kadar aksettirileceğini
söylemişler ve bu uğurdaki mücadelelerine azimle devam edeceklerini katiyetle
belirtmişlerdir.
BEYANNAME
Toplantıda
basın mensuplarına serbest hekimlerin dilek ve şikâyetlerini özetliyen bir de
beyanname verilmiştir.
Beyannamede
“1. Hükümet doktorlarının kanunen ve resmen yasak olduğu halde bazılarının
hususi klinik çalıştırdıkları tesbit edilmiştir. Bu Bakanlıkça da malûmdur.
2. Sağlık Bakanına yapılan yazılı ve sözlü
müteaddit müracaatlara rağmen, bilinmeyen bazı sebeplerden dolayı hususi klinik
çalıştıran hükümet doktorlarına göz yummaktadır.
3.
Hükümet hekimlerinin serbest doktorluk yapması, kanun nezdinde bir suç
sayılmasına ve dışarıda çalışma hekimlerin menfaatına aykırı olmasına rağmen
bunlara ilaveten en mühimi hükümet hastahanelerine müracaat eden hastalara
hakkı ile bakılmasına mani olan bir duruma nedense bir türlü mani olunmuyor”
denmektedir.
Demeç
Sağlık Bakanının bu yanlış tutumunun sebebini somakta ve şöyle devam
etmektedir:
“5.
Sayın Sağlık Bakanı vazifesini yapmıyacak durumda ise medeni cesaretini
kullanıp istifa etmelidir.
6.
Haklarımızın korunması için Cumhurbaşkanı Muavini Dr. Fazıl Küçük ve Cemaat Meclisi
Başkanı Rauf Denktaş’a müracaat edilmiştir.” (25 Eylül 1961)
TÜRK HÜKÜMET
DOKTORLARININ AÇIKLAMASI
Kıbrıs
Türk Doktorları 4 Ekim 1961 tarihinde Türk Hükümet memurları Lokalinde
yaptıkları aylık toplantıda “Serbest Türk Hekimleri sözcüleri” tarafından bir
müddet önce basın vasıtası ile haklarında serdedilen ithamlar mevzuunu
görüşmüşler ve aşağıdaki hususlarda halk efkârını aydınlatmayı lûzumlu
görmüşlerdir.
1.
Hükümet servislerinde çalışan Türk doktorları, hastahane ve polikliniklerde
vazifelerini hakkıyle yaptıklarına kanidirler.
Gazetede çıkan
mesnetsiz, teessüfe şayan ithamlar hakikatlara aykırıdır.
2.
İddia edildiği gibi daire saatleri dahilinde hükümet doktorlarının hususi hasta
kabul ettiği varid değildir.
3.
Basına serbest hekim arkadaşlar tarafından aksettirildiği gibi, hiçbir hükümet
doktorunun hususi hasta görmeyeceği iddiası yanlıştır. Hükümet servisindeki
doktorların, mevcut nizamlara uymak şartı ile hususi hasta görme hakları
vardır.
Türk Hükümet
Doktorları Odası (5.10.1961)
SERBEST
HEKİMLERİN BİR CEVABI
Serbest
Türk Hekimlerin, bazı hükümet doktorlarının dışarda hususi hasta görmelerine
mani olunmadığını ileri sürmeleri üzerine, Türk Hükümet Doktorları Odasının bir
açıklama neşrettiği malûmdur.
Serbest
hekimler bu açıklamaya dün cevap vermişlerdir. Hükümet doktorlarının mesai
saatlerinde hususi hasta görmedikleri iddiasına temas eden serbest hekimler, “mesai
saati” tabiriyle ö.e. 8 ile ö.s. 12.30 arasındaki vaktin mi kastedildiğini sormakta
ve Avrupa’da hem sabah, hem de öğleden sonra mesai olduğunu kaydetmektedirler.
Serbest hekimlerin, “hükümet doktorları hastaları fena muayene ediyor” diye bir
iddiada bulunmadıklarını tasrih eden cevapta devamla şöyle denilmektedir.
“3.
Hükümet doktorlarının hükümet hastahanesi dışında hasta görmeleri kati suretle
yasaktır. Mevcut kanunda hükümet doktorlarının, hükümet hastahanesi dışında
ancak serbest çalışan bir doktor tarafından konsültasyona çağrıldıkları
takdirde ve bahsedilen kanuna uyarak aldıkları ücrete makbuz kesmek şartı ile
muayene yapabilecekleri sarih olarak ifade edilmiştir.
(a)
Hakikat böyle iken beş aydan beridir hükümet hizmetine girdiği halde hususi
kliniğini her gün saat 1’den itibaren, geceleri de dahi açık tutan, şimdiki
mevkiini almak için epey de emek sarf eden bir meslektaşımız acaba hangi güce dayanarak hususi kliniğini çalıştırıyor ve bu müddet zarfında kaç
konsültasyona çağrılmıştır?
(b)
Diğer bir meslektaşımız ise rontgen, kardiyomat, ısı tedavisi yapan cihazlar ve
labaratuvar ile mücahhaz bir hususi kliniği acaba hangi kanun esası dayanarak
çalıştırabiliyor?
4.
Bakanın gayretleri ile kurulan Türk Hükümet Doktorları Odası doktorları memur,
serbest hekim, memnun edilenler ve edilmeyenler gibi guruplara ayırmıştır. O
halde bu odanın kurucuları böyle kritik bir zamanda cemaatın elele vererek
çalışmasını beklediği münevver bir zümreyi parçalamak suretiyle acaba hangi
gayeye hizmet etmişlerdir?
Serbest Türk
Hekimleri, 15.10.1961”
SONUÇ
Yukarıdaki
haberleri okuduktan sonra insan sormadan edemiyor! Yöneticilerimiz acaba aradan
geçen çeyrek yüzyıldan fazla bir süre içinde kendi yaptıkları yasaların
uygulanması konusunda niçin bu kadar sorumsuzca tavır içinde olabiliyorlar?
Hükümet
etmek demek, var olan yasaları uygulamak, devletin sorumlu bulunduğu
görevlerini yerine getirmek demek değil mi? Meslektaşlar arasında yaratılmış
bulunan ve kamu görevlilerinin leyhine, serbest çalışanların aleyhine çalışan
bu dengesiz ayrıcalıklara bir an önce son vermek gerekmektedir. Bir kez daha
ilgili yöneticileri, Kamu Görevlileri Yasası’nın 41. maddesini derhal
uygulamaya çağırıyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder