Geçen Cuma günü YKP”nin çağrılısı olarak Lefkoşa’nın Türk kesimine geçen
Rum ADÎSOK (Yenilikçi Demokratik Sosyalist Hareket) partisinin dört kişilik heyeti,
saat 19.00’da KTÖS lokalinde yer alan halka açık sohbet toplantısına katıldı. ADİSOK
Genel Başkanı yaptığı Pavlos Dinglis, yaptığı konuşmada, sabahleyin düzenlediği
basın toplantısında dile getirdiği görüşleri tekralayarak, katıldığı bu
toplantının tarihsel bir özellik taşıdığını, çünkü 1974’ten beri ilk kez bir
Kıbrıslı Rumun Kıbrıs Türk toplumuna hitap edebildiğini söyledi. 17 yıldır Kıbrıslı
Rumlarla Türklerin temas ve iletişimlerinin normal bir şekilde yapılmadığını
ve birçok engellerle karşılaşıldığını belirten Dinglis, iki toplumun yabancı
müdahaleler sonucu birbirinden ayrıldığını ve bu ayrılığa bir son verme
zamanının geldiğini vurguladı. Bu ayrılığın oluşmasında gerek Türk, gerekse Rum
liderliğinin de işledigi hataların etkili olduğunu ifade eden konuşmacı, taksim
ve enosis politikalarının tarihsel hatalar olduğunu söyledi.
ADİSOK Genel Başkanı daha sonra şöyle konuştu: “Şu ana kadar Türk tarafı
yapıcı önerilerde bulunmamıştır. Bizi göre içerikli diyalog için yapıcı
önerilerde bulunulursa, biz de Kıbrıs Rum tarafı olarak elimizden geleni
yapacağız. İnanıyoruz ki, Türkler ve Rumlar, bu adada barış ve dostluk içinde
yaşayabilirler. Rum toplumunun çoğunluğu, ilişkilerimizin normalizasyonu ve
adamızın bütünleştirilmesinden yanadır. Bu ruhla gerek Türk, gerekse Rum
siyasal partileri, çabalarını yakınlaşma doğrultusunda yoğunlaştırmalıdırlar.
Biz silahlanmaya karşı çıkmış bir partiyiz ve askerlerin karşılıklı olarak
azaltılmasını ve konfrantasyon noktalarının azaltılmasını ve sorunun silahla
değil, barışla çözümlenmesini istiyoruz. Aramızdaki dostluk ve işbirliğini
geliştirmek ve her iki toplumun da çıkarlarının gözetileceği uygun bir çözüm
için çabalarımızı sürdürmekten yanayız.”
ADİSOK Genel Başkanı daha sonra kendisine yöneltilen sorulara yanıt verdi. “Bugünkü
durum çözümdür, ya da sınırlarımız Girne’de biter, şeklindeki görüşler hakkında
ne dersiniz?” şeklindeki ilk soruyu Dinglis şöyle yanıtladı:
“Tabii ki ben KKTC’yi tanımıyorum. Çünkü bu devletin ilanı, BM kararları ve
doruk anlaşmalarına terstir. Ben adanın federal bir çatıda, iki kesimli ve iki
toplumlu olarak yeniden birleştirilmesinden yanayım. Bu çerçevece kuzeyde
Kıbrıslı Türklerin yönetiminde bir toprak parçası olacaktır, ama Federal
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin sınırları Girne’ye uzanacak, Kıbrıs Rum bölgesi Girne’ye
kadar uzanmayacaktır. Bu idari sınırlar, toplumlararası görüşmelerde belirlenecektir.
Biz, “Kıbrıs Rum bölgesinin sınırları Girne’de biter” diyenlerle uyuşmuyoruz.
Ben bunu resmen Parlamento’da da söylemiş birisiyim.
“Üç özgürlük ile iki bölgelilik nasıl gözetilecek?” şeklindeki bir soruya
yanıt veren Dinglis, sorun olarak toprak ve göçmenler konusuna eğilirken, hem
insan haklarına, hem de BM kararlarına saygının gözetilmesi gerektiğini
söyledi. Kıbrıs Türklerinin yönetiminde olacak toprak parçasında Türkler,
çoğunluk nüfusu oluşturacaktır. Bazı toprak ayarlamaları ile birçok Rum geri
dönebilir ve bu bölgeler, Rum yönetiminde olabilir. İsteyen Rumlar da, Türk
yönetimi altında olacak bölgeye dönebilirler, şeklinde konuşan Dinglis, Kıbrıs
ve Türkiye’nin AT’ye girmesi gerektiğini ve o zaman herhangi bir AT üyesi
kişinin Kıbrıs’ın herhangi bir yerinde yerleşip, mal sahibi olabileceğini söyledi.
“Dış müdahaleler” konusundaki görüşü sorulan ADİSOK Genel Başkanı’nın
yanıtı şöyle oldu: “Halkımızın yaşamakta olduğu trajedi, hep dış müdahalelerin
sonucu olmuştur. Türkiye ve Yunanistan, Kıbrıs halkının iç sorunlarına müdahale
ederek trajediye yol açmışlardır. ABD ve NATO’nun da müdahaleleri vardır.
Federal Kıbrıs Cumhuriyeti de küçük bir ülke olacak ve ekonomik ve siyasal
açıdan belli ölçüde başka ülkelere bağımlı olacaktır bu nedenle. Ama soğuk
savaş dönemi bitmiştir ve yeni bir çağda yaşıyoruz. Uluslararası ilişkiler
işbirliği ve anlayışa dayanmaktadır. Bu ortamda 1974’teki veya
öncesindeki gibi müdahaleler olamayacaktır.”
“Kıbrıs sorununda sizin de suçunuz yok mu?” şeklindeki soruya ise verdiği
yanıtta Dinglis şöyle dedi: “Ben 1981’den beri milletvekiliyim. Ama mecliste
olsun, olmasın, bütün Türk ve Rum yurttaşlar, bu trajediden sorumludur. Ama
bazı Kıbrıslıların sorumluluğu daha çoktur. Bir süre öncesine kadar AKEL’in sorumlu
üyelerindendim ve kendi payıma düşen hatayı kabul ediyorum.”
Dinglis’e yöneltilen bir başka soru da şöyleydi: “İki toplum arasında temas
yokken, nasıl bir çözüm bulunacak ve yaşatılacak?” Yanıt: “Kıbrıslı Türk
partiler ve insanlarla yaptığım temaslardan edindiğim izlenime göre, Rum toplumunun
büyük çoğunluğu gibi Türk
toplumunun büyük
bir çoğunluğu da tekrar birarada yaşamak istemektedir. Dostluktan yanadırlar. Bana
göre halen var olan ayrılık ve bölünme, dayatılmış olup yapaydır. Engeller
kaldırılırsa iki toplumdan insanlar, temaslarını sürdürmeye isteklidirler.
Çözüm çabaları sürdürülürken, engeller kaldırılmalı ve daha kolay biraraya gelinmelidir.
Böyle yapılırsa çözüme yardımcı olunacaktır.”
Kıbrıs Rum kesiminde Yunan milli marşının Kıbrıs milli marşı olarak
çalınmasına karşı olduğunu bir soru üzerine açıklayan Pavlos Dinglis, Federal
Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Kıbrıslı Türklerle Rumların ortak çalacakları bir milli
marşları bulunması gerektiğini vurguladı. 19 Mayıs’ta yer alacak Rum Genel
Seçimlerinde hiçbir partinin Enosis’i savunmadığını, hepsinin de federal bir
çözümden yana olduğunu belirten Dinglis, Kıbrıs’ta toplumlararası ilişkilerin
dostluk üzerine oturtulmasını ve güvenliğin ancak bu şekilde gelişeceğini dile
getirdi ve son bir soru üzerine şunları söyledi:
“İki toplum arasında ve özellikle genç nesiller arasında ekonomik ve
siyasal temaslar yanında, kültürel temasların da olmasından yanayız. ADİSOK bu
konuda elinden geleni yapacaktır. Kıbrıslı Türk partilerle, bu konulara da değinen
ortak bildiriler yayımladık. Diğer Rum partileri de buna değindi ve Lidra Palas’ta
yaptığımız partiler toplantısında bu kültürel temasları yürütmek için ortak bir
büro oluşturulması da talep edilmiştir.”
ADİSOK heyetindeki diğer parti yetkilileri Hristina Valanidu ve Themos
Dimitriyu yanında, Andonis Fantomas da vardı. 15 Temmuz 1974 darbesinden sonra
Rum faşistlerin öldürmek için peşine düştükleri Fantomas, evlerinde sakladığı
Leymosunlu Türk aile ile toplantı salonunda buluştu. Leymosun Liman İşçileri
Şirketi temsilcisi olan Andonis’in olaydan büyük bir mutluluk duyduğu, her
haliyle belli oluyordu. Birlikte yenen akşam yemeğinden sonra ADİSOK heyeti
gece geç vakit yine Rum kesimine döndü.
(Ortam gazetesi, 30
Nisan 1991)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder