Kıbrıs Türk toplumuna verilen sağlık hizmetleri,
bilindiği gibi kamu ve özel olmak üzere iki ayrı kesimde yürütülmektedir. “1989
Yılı Programı” adlı DPÖ yayınına göre, 1989’da kamuda 85 uzman, 29 pratisyen ve
17 diş hekimi ile 17 eczacı çalışırken, özel kesimde 93 uzman, 9 pratisyen ve
54 diş hekimi ile 104 eczacı çalışmaktadır. (s.554 ve s.556)
Görüldüğü gibi özel kesimde daha çok sayıda
sağlık hizmeti veren yetişmiş eleman olmasına rağmen, kamu kesimi bu kişilerden
yararlanmamaktadır. Aynı yayında dile getirilen “personel eksikliği istenilen
hizmetin verilmesini olumsuz yönde etkilemektedir” (s.556) görüşüne rağmen,
Sağlık Bakanlığı yetkilileri bu olumsuzluğun giderilmesi için gerekli
önlemleri almamakta ve sağlıksız bir sağlık politikasının sürdürülmesinde ısrar
etmektedir. Kaldı ki İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1988-1992) ‘nda dile
getirilen “Kamu görevlisi hekimler ile diğer sağlık personelinin tam gün mesaisine
uygun olarak çalışmaları sağlanacaktır” (s.162) yönündeki politika da yıllardır
hayata geçirilememiştir. Burada esas sorumluluğun Sağlık Bakanlığı yetkililerinde
olduğu açıktır.
Serbest Çalışan Hekimler Birliği’nin sayısız
uyarı ve protestolarına rağmen, gerek Kamu Hizmet leri Komisyonu, gerekse Bakanlık
yetkililerinin bu yönde hiçbir girişimde bulunmaması, ülkemizdeki devlet sağlık
hizmetlerindeki laçkalığın devamını sağlamaktadır. Öte yandan serbest çalışan
hekimlerin mesleki ve özlük haklarına karşı, Bakanlık yetkililerinin hiçbir
özen göstermemeleri ve hatta Sağlık Bakanlığı’nın Yıllık Çalışma Programlarında
özel kesime ilişkin hiçbir bilginin yer almaması gözden kaçmayan bir husustur.
Aynı ülke toprakları üzerinde, aynı toplum bireylerine sağlık hizmeti veren
özel kesimdeki hekimlere, üvey evlat muamelesi gösterilmekte ve onların halka
verdikleri hizmete gereken önem atfedilmemektedir.
Bunun en son örneği geçenlerde yaşanmıştır.
Cyprus Mail gazetesinin 11 Ekim 1989 tarihli
sayısından öğrendiğimize göre, BM Göçmenler Yüksek Komiserliği ve Kıbrıs
Kızılhaç Derneği’nin himayesinde ve ABD’nin fiansmanıyla gerçekleştirilen ve
gerek Türk, gerekse Rum Kıbrıslı hekimlerin yararlanması için Lidra Palas’ta
düzenlenen tıp seminerine, hiçbir serbest çalışan hekim çağrılmamıştır. 10 Ekim
günü yer alan ve multiple skleroz konusunda yapılanların ikincisi olan bu
toplantıya, fizyoterapist, psikolog, sosyal görevli ve diğer ilgilenenlerin
yanında, 8 Rum ve 11 Türk hekim katılmıştır. Öğrendiğimiz kadarıyla bu 11 hekim
arasında özel kesimde çalışan hiçbir hekim yoktu. Bakanlık yetkilisiyle
yaptığımız görüşmede bu ayrımcı tutum hakkında, bize tatmin edici bir bilgi
verilememiştir.
Bilindiği gibi meslek içi eğitim için sağlanan
çeşitli burslardan da sadece kamu görevlisi hekimler yararlandırılmakta ve öğrenilen
yeni bilgiler (fötoskopi, plastik cerrahi, ultrasound vb.), bu hekimlerin kendi
özel kliniklerinde büyük paralar karşılığında halkımıza satılmaktadır! Bu
yasadışı duruma bir an önce son verilmesi gerekmektedir. Özlük haklarına saygı
gösterilmeyen özel kesimdeki hekimlerin bu şekilde mağdur edilmesi,
meslektaşlar arasında büyük bir hoşnutsuzluğa yol açmaktadır.
Sağlık Bakanlığı yetkililerini bir kez daha
göreve çağırırken, tam gün yasasının eksiksiz uygulanmasını, uygulanmayacaksa
verilen yüzde 40 ‘lık maaş artışının durdurulmasını, özel hekimlere yapılan “üvey
evlat” muamelesine son verilmesini, özel kesimde çalışan onlarca yetenekli uzman
hekimin devlet kadrolarına alınarak var olan personel eksikliğinin
giderilmesini ve devlet tarafından halkımıza verilen sağlık hizmetinin
düzeyinin yükseltilmesini talep ediyoruz. Sağlık Bakanının sözünü ettiği sağlık
sigortası için gerekli önlemler, bir an önce alınmalı ve bu konu, seçim
malzemesi olarak istismar edilmemelidir, diyoruz.
(Ortam gazetesi, 30 Ekim 1989)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder