27 Mayıs 2015 Çarşamba

20 Temmuz’un 24. Yıldönümünde KIBRISLI TÜRKLERE BİR ŞEYLER OLUYOR?


Uzman gözüyle:

"İnsanlarımızın bir kısmı ruhsal sorunlarla uğraşırken, bir kısmı da adayı hızla terk etmektedir. Ada'yı terk etme olayına baktığımız zaman tam gerçekçi olmayan bir yaklaşımla karşılaşırız: "İnsanlar ekonomik zorluklar nedeniyle göç ediyor." Bu tam gerçekçi bir yaklaşım değildir. Göçün esas nedeni gelecek kaygısı, geleceğin bir şey ifade etmemesidir ve yine toplumsal hiyerarşide daha üst bir noktaya gelememem, bunun toplumda bir düzensizlik ve bazı insanların iki dudağı arasında olması nedenidir.
Genç insanlara bakıyoruz, diyorlar ki "ben bu toplumda kaldığımda, yükselmem daha iyi yerlere gelebilmem mümkün değil." Diğer açıdan baktığımızda da toplumun insanlara verdiği şeyler kısıtlıdır, toplumun baskısı fazladır. Büyük bir ülkede, büyük bir şehirde kaybolma, denetimden kurtulma ve bağımsızlaşma-özgürleşme isteği ağır basmaktadır.
...Gelecek kuşaklarla ilgili ciddi bir hata yapıyoruz. Biz geleceğin mutlu ve sorunlarla baş edebilen  kuşağını yaratmak zorundayız. Oysa ailelerin yaptığı "biz yaşamadık, çocuklarımız yaşasın" mantığıyla, hiç üretmeyen, asalak, başkaları  tarafından düşünülen ve beslenen bir noktaya geldik. Ekonomik gelişmelere rağmen bu noktadayız. Ekonomimizin kötü olduğunu düşünmüyorum şahsen ben, ama mutsuzuz. Sahip olduğumuz şeyler bizi mutlu etmiyor. Aileler de var güçleriyle çocuklarına bir şeyler vermeye ve her istediklerini yerine getirmeye çalışıyorlar, fakat bu çocuklar mutlu değil...(Psikiyatrist Mehmet Yağlı, Kıbrıs, 4.5.1998)
***
Yazar gözüyle:

"Hesap ortada, neslimiz tükeniyor. Hem nüfus, hem de seçmen sayısı olarak, TC kökenlileriyle, şimdilik yary yarıyayaız. Gidişatı beğenmiyenlşerin oy oranı Kıbrıslılar arasında yüzde yetmişlerde olmasına rağmen, golifa vatandaşlık düzeni sayesinde yüzde otuzbeşlerde görünüyoruz. Mekanizma ellerinde, muhalefeti sindirmek için ne kadar gerekiyorsa o kadar vatandaş yapabiliyorlar.
...Burası ilk fırsatta, TBMM'de üç milletvekilliği temsiliyetle Antalya'nın bir ilçesi olacaktır. Belki altı ayda bir o milletvekillerine sıra gelip de gündem dışı konuşarak, sorunlarımızı anlatma fırsatı bulacaklar. Kimbilir belki Hatay'ın sorunlarına bulunduğu kadar, bizim sorunlarımıza da gerekli çareler bulunacaktır."(Hasan Fadıl, Yeni Düzen, 4.5.1998)
***
Politikacı gözüyle:

"Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş, Doğu Akdeniz Üniversitesi'nde "KKTC'de Değişim" konulu bir konferans verdi.
Uzun bir süreden beri üzerinde durduğu "sistem ve düzen değişikliğinde" ısrarlı olan Serdar Denktaş, "bozuk düzenin sistem haline geldiğini", bu nedenle değiştirilmesinin kaçınılmaz olduğunu söyledi.
Denktaş, insanların yaşadıkları düzeni, düzenin de insanları değiştirebileceğine dikkat çekerek, ülkedeki parlamenter sistemde yıllar içinde oluşan düzenin verimsiz hale geldiğini, bozulduğunu, bunun değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Mevcut durumdan hoşnut olan tek milletvekili düşünemediğini dile getiren Serdar Denktaş, başkanlık sistemine geçmek gerektiğini yineledi.
...Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş, "ricayla yaşama düzenini silkelemekle işe başlamak gerektiğini" söyleyerek, "Direnecekler ama, aşmalıyız. Bunu yapmazsak 2000'li yılların kapısı kapanır. Değişim şarttır ve gereklidir. Toplum ister ve istediğini ortaya koyarsa değişim olur" dedi. (Yeni Demokrat, 1.5.1998)


(Kıbrıslı Türkün Sesi dergisi, Sayı:35, Temmuz 1998)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder