"KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş gazetemiz Avrupa'ya
3 dava birden açtı. Denktaş, Avrupa'nın kendini yıpratmak için yayın yaşamına
konduğunu ileri sürüyor." (Avrupa gazetesinin manşeti, 7.1.1998)
***
"Denktaş'tan Avrupa'ya iki dava daha! 80 milyar
istiyor! Gazetemizin 17 Kasım 1997 tarihli sayısındaki "Denktaş
Yorgacis'in casusu olduğunu yalanladı" başlıklı haber nedeniyle dava
açıldı." (Avrupa'nın manşeti, 13.1.1998)
***
"Askerlerin yemin törenleri, ülkemizde
"hain" sayılanları kan ve ölümle tehdit kürsüsüne dönüştü! Güvenlik
Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Ali Nihat Özeyranlı bizi düşmanla işbirliği
içinde ihanetle suçlayarak ölümle tehdit etti: "Kan içinde boğulacaklar!" (Avrupa, 12.12.1998)
***
"Avrupa davalarında dün de tanıklık yapan
Cumhurbaşkanı Denktaş vurguladı: "Bu davada maksat para değildir. Bir
büyük ıstırap ve haksız saldırı vardır onu durdurmak içindir." (Kıbrıs,
26.5.1999)
***
"Bir süre önce gazetemize okunan 6 ceza davasından
sonra polis dün Avrupa'ya gelerek, 69 dava daha okudu...1 günde 69 dava.
Ankara'nın tayin ettiği GKK Komutanı Tuğgeneral Ali Nihat Özeyranlı, gazetemizi
susturmak için büyük bir harekat başlattı. Türkiye'nin adadaki garantörlük
haklarında bu da mı var?" (Avrupa, 10.12.1999)
***
"Kıbrıs'ta
rekor tazminat davası: Avrupa gazetesi, Denktaş'a 120 milyar ödemeye mahkum
edildi." (Cumhuriyet, 31.12.1999)
***
"Denktaş,
devlet ekranı BRT'den "Avrupa" ile yazarlarına hakaretler yağdırdı.
Denktaş, Avrupa gazetesinin misyonunun kendisini yok etmek ve Türkiye ile asker
ile Kıbrıs Türkünün arasını açmaktır. Bunlar çok küstahça ve ahlaka sığmaz
davranışlardır" dedi." (Avrupa, 5.1.2000)
***
"Denktaş'ın avukatı Fuat Veziroğlu'nun 3 milyar
TL'lik alacağını tahsil etmek amacıyla gelen haciz memurları tarafından Avrupa
gazetesinde ne var, ne yoksa alıp götürüldü. (a.h.a., 17.5.)
***
"Güney Kıbrıs'ta yayınlanan günlük Simerini
gazetesinin sorularını yanıtlayan CTP Lideri Mehmet Ali Talat, gazetemiz Avrupa
için inanılmaz iddialarda bulundu. Talat'a
göre, "Avrupa gazetesi demokratik güçler içine sızan provokatör" bir
gazete imiş! Rumların zannettiği gibi de, Denktaş'a muhalefet etmiyor!
Kıbrıs basın tarihinde rekor tazminat ve rekor ceza davaları ile yargılanan,
tüm bilgisayarları polis ve hacizciler tarafından alınıp götürülen ve şimdi de
120 milyarın karşılığı olarak matbaasına göz dikilen gazetemiz Avrupa için CTP
lideri Mehmet Ali Talat, "Mevcut düzene hiçbir zaman karşı
çıkmamıştır" dedi. Talat ayrıca, Kuzey Kıbrıs'taki kötü ekonomik durumun başlıca
sorumlusunun Denktaş ile UBP olduğunu söyledi ve "Türkiye'nin KKTC'ye
yardım eden tek ülke olduğu için, Kıbrıs Türklerinin üzerinde büyük etkisinin
olmasının doğal karşılanması" gerektiğini öne sürdü." (Avrupa'nın
manşeti, 19.6.2000)
***
GKK Tuğgeneral Ali Nihat Özeyranlı'nın 24 Haziran 2000
tarihinde Acemi Erlerin Yemin Töreninde yaptığı konuşmadan: "Evlatlarım,
tarihinize, milletinize ve devletinize hulusi bir kalp ile, sadakat ile hizmet
ediniz. Bu sadakat ve çizgiden kesinlikle ayrılmayınız. Toplumuna, tarihine,
milletine, devletine ihanet edenlerin adı geçmişte de, bugün de, yarın da
haindir. Bunun da bir bedeli vardır. Bundan korkmanın, bundan kaçmanın yolu
yoktur. Bundan canı yanıyorsa, bağırmanın da anlamı yoktur. İhanetin bedeli vardır. Bu ödenecektir."
***
Yurtsever Birlik Hareketi Genel Sekreteri İzzet İzcan'ın
açıklamasından: "Sn.Komutan, askeri yemin töreninde Kıbrıs Türk toplumuna
hakaret etmeyi ve özgür düşünce anlayışına tehdit sallamayı bir alışkanlık
haline getirmiştir...Geçmişte "bunu iddia edenler, bu ihanetlerinin kanı
içinde boğulacaklardır" şeklinde ağır saldırılarda bulunan komutan,
geçtiğimiz Cumartesi günü de "ihanetin bedeli vardır ve bu
ödenecektir" diyerek, çağdaş hukuk devleti ve sivil yönetimlere karşı kin
ve nefretini ortaya koymuştur. Davaları sürmekte olan bazı konularda komutanın
söyledikleri tehdit, hakaret dışında yargıya müdahaledir. Çağdaş demokratik bir
hukuk devleti düzeninde yaşasaydık, askerlerin yemin töreninde söylediklerinden
sonra, daha 1998 yılında, GKK komutanı görevinden derhal alınırdı...Askerin ve
polisin artık sivil otoriteye bağlanmasının, komutan ve polis müdürlerinin
sivil otorite tarafından atanıp görevden alınabilmesinin ve askerin kışlasına
çekilip, susmasını bilmesinin zamanı gelmiştir." (29.6.)
***
GKK Ali Nihat
Özeyranlı, Polis genel Müdürlüğü yeni binasının açılış töreninde polisin sivil
otoriteye bağlanamayacağını söyledi. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş da, aynı mealde bir konuşma
yapıp Özeyranlı'ya destek verince, Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcısı Mustafa
Akıncı, Tuğgeneral Özeyranlı ile Cumhurbaşkanı Denktaş'ın bazı konuşmalarına
demokrasi anlayışı açısından katılmadığını; bunları kabul etmesinin mümkün
olmadığını vurgulayarak, töreni terk etti. (1.7.)
***
Özeyranlı'dan yeni açıklamalar: "Demokrasiyi abur cuburla karıştırıp usulüne uygun yemez, elle
yerseniz, midenize oturur, karnınızı şişirir, gaz yapar, sizi rahatsız eder,
sonra rahatlayayım diye, önce devlete, sonra kendinize zarar
verirsiniz...Kıbrıs Türkünün TMT ruhunu, heyecanını öldürdünüz. Ateşi küllendirdiniz;
ama daha sönmedi...Örneğin gazinoları Turizm Bakanlığı'na bağlayıp, 'polisi de
sivil otoriteye' diyerek kendinize bağlayıp, gazinoları tam olarak kontrol
altına almak mı istiyorsunuz? Gazinoları polis askere bağlıyken de uyumlu
olarak kontrol altına alır, ekonomiye tam katkısını birlikte
sağlayabiliriz." (2.7.)
***
Akıncı: "Sayın komutan dün verdiği demeçte toplumu
böldüğümüzden, TMT ruhunu öldürdüğümüzden söz etmektedir. Özeyranlı bu
davranışı ile iç politikada taraf olmuştur ve bu da gereksiz yere yapılmıştır.
Sayın Komutan 'asker, sivil otoritenin emrindedir' demişti. Eğer asker sivil
otoritenin emrinde olsaydı, söyledikleri gibi, sayın komutan böyle bir konuşma
yapamazdı. Bunu söylemek zorundayım... Amaçlarımız çok açıktır. Ülkemizde kendi
kendimizi yönetmek istiyoruz. KKTC'de demokratik hukuk devletinin gereklerinin
yerine getirilmesini istiyoruz...KKTC'de partizanlık var da, TC'de yok mudur?
Niye orda polis teşkilatı sivil otoriteye bağlı? (3.7.)
***
10 sendikal örgütün açıklamasından: "Güvenlik
Kuvvetleri Komutanının 'sıkı yönetim komutanı gibi' açıklamalarına karşı çıkan
her kişi, örgüt ve parti, tarafımızdan desteklenmektedir. Bu yaşananlar,
halkımızın iradesine saygısızlıktır. Barışa ve demokrasi sürecine engeldir.
Ekonomik paketle Komutanın saldırılarının aynı döneme denk gelmesi tesadüf
değildir. Yıllardır Kıbrıs Türkünün iradesini ayaklar altına alanlara karşı
direnenler, vatan haini ilan edilmiştir. Barış ve demokrasiyi savunmak, kendi
kendimizi yönetmeyi istemek vatan hainliği ise, biz bu vatan hainliğini yapmaya
devam edeceğiz." (4.7.)
***
Yurtsever Birlik Hareketi Parti Meclisinin
açıklamasından: "Özeyranlı'nın sivil yönetimi savunanlara yönelik
saldırıları, eleştiriden de öte tehdittir. Sn.Komutan'ın son açıklamaları ile
birlikte, basında çıkan TC kaynaklı "ekonomik paket", Kuzey Kıbrıs'ın
TC'nin sömürgesi olmasının doğal sonuçlarıdır.. Son açıklamalar, Kuzey Kıbrıs'ı gerçek anlamda kimlerin yönettiğini ve
gelmiş geçmiş hükümetlerin idarelerinin nereye kadar uzandığını bir kere daha
göstermiştir." (5.7.)
***
Türk-Sen Genel Başkanı Önder Konuloğlu'nun
açıklamasından: "Özeyranlı, TC'nin politikalarını kabul etmeyen
Kıbrıslılara hain derken, Türkiye'ye karşı hain demek istiyorsa, böyle bir
kavram mümkün olamaz. Çünkü
Kıbrıslıların vatanı Kıbrıstır, üzerine düşen de Kıbrıs'ın çıkarlarını
savunmaktır. Ve bu çıkarlar her adımda Türkiye'nin çıkarları ile
örtüşmeyebilir." (6.7.)
***
KKTC İşadamları Derneği ve Kuzey Kıbrıs Genç İşadamları
Derneği'nin bildirisinden: "Batılı demokrasi anlayışı, Kıbrıs Türk halkı
tarafındna uzun süreden beri benimsenmiş ve yaşamımızın ayrılmaz bir parçası
haline gelmiştir. Bu anlayış, atanmış şahısların seçimle işbaşına gelenlerin
fikir, görüş veya politikaları üzerinde veto hakkı olamayacağını emreder...Bu sisteme
iyi niyetle de olsa yapılacak her türlü müdahale, sağladığı fayda ile kıyaslanamayacak zararlara yol
açacaktır." (6.7.)
***
Avrupa gazetesi
Genel Yayın Yönetmeni Şener Levent ve köşe yazarı Ali Osman dün tutuklandı.
Yeni tutuklamalar bekleniyor...GGK Basın Bürosu açıklamasından: "Çok uzun
süreden beri günlük bir gazete görünümü altında, aslında bir taraftan devleti
yıkmak misyonuyla amansız ve ahlak dışı yayım yapan, ancak en önemlisi diğer
taraftan devlet ve askeri sırlarla ilgili casusluk faaliyetleri başlatan bir
şebeke, ilgili birimlerce çok yakından takip ve kontrol altında
bulundurulmaktaydı...Bahse konu şebeke, elebaşısı ile birlikte ele geçirilerek
tutuklanmışitır." (8.7.)
***
"Vatan hainliği yetmedi, şimdi de üstümüze casusluk
çamuru atıldı! Aralarında CTP ve YBH'nın da bulunduğu 19 örgüt, Ali Nihat
Özeyranlı'nın görevden alınmasını talep etti." (Avrupa'nın manşeti, 9.7.)
***
"5 tutuklu. Polis ekipleri dün ö.s. Şener Levent
eşiliğinde Avrupa gazetesinin merkez binasını, bürosunu ve matbaasını didik
didik aradı." (Kıbrıs'ın manşeti, 9.7.)
***
"TC Genel
Kurmaylığı adada barışı dinamitliyor! Kıbrıslı Türkler yok ediliyor! Ecevit
faşistliğe mi soyundu? Dünya kamuoyuna çağrı: "Kuzey Kıbrıs'ta TC
Genelkurmaylığının faşizmini durdurun! (Avrupa, 10.7.)
***
"Tutuklu
sayısı altıya ulaştı (Kıbrıs, 10.7.)
***
KKTC Meclisinde dün konuşan Akıncı, polis ve itfaiyenin
sivil otoriteye bağlanması konusundaki düşüncesinin değişmediğini açıkladı: "İtfaiyesini yönetemeyen bir ülke,
ekonomisini yönetemez."
DP Genel Başkanı Serdar Denktaş: "Polis, İçişleri'ne bağlanamaz. Çünkü daha o demokratik olgunluğa
erişemedik. Çünkü Eroğlu idaresinin bulaşmadığı tek kurum GKK ve
polistir."
CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat: "Güvenlik
Kuvvetleri Komutanı bizi birbirimize düşürmeyi, Kıbrıs Türkü ile Türkiye'yi
birbirine düşürmeyi başardı...Cumhurbaşkanlığı seçimi döneminde seçime katılan
Şener Levent'e polis tarafından temiz belgesi verildi. 1 Ocak 2000 tarihinden
itibaren casuslukla suçlanmaktadır. İnanılır gibi değil. GKK'nın başına bir Kıbrıslı Türk subayın gelmesi gerekir."
(11.7.)
***
Devlet ve askeri
sırlarla ilgili casusluk faaliyetleri yaptıkları gerekçesiyle tutuklanan 4'ü
gazeteci 6 kişiden 2'sinin dün serbest bırakılmasına karar verildi. (Birlik,
12.7.)
***
"Komplo skandala
dönüştü: Fiyasko. Tepkiler çığ gibi büyüyor. 28 örgüt bir basın açıklaması
yaparak, General'in görevden derhal alınması talebini tekrarladı ve yaşananları
"fiyasko" olarak niteledi. Adli şube amiri Refik Öztünen, mahkemeye
hiçbir ciddi delil sunamadı. (Avrupa, 12.7.)
***
Akıncı: Vatan hainliği ve casusluk suçlamaları
yanlış." (Kıbrıs, 12.7.)
***
Kıbrıs Türk Mücahitler Derneği: "İşgalci nitelemesi
ihanettir." (12.7.)
***
"Rauf Denktaş: "Türkiye'deki bazı yayın
organlarının devletin var olmadığını yazacak kadar ileri gitmeleri, Türkiye hep
işi yapar demeleri büyük bir haksızlıktır...Güvenlik Kuvvetleri Komutanı
konuşmalı mıydı? Konuştu. Güvenlik
Kuvvetleri Komutanı'ndan konuşmasını ben istedim. Yazılanları görseniz
illallah dersiniz...Türkiye adına konuşmadı, bizim memurumuz, bizim komutanımız
olarak gördüğü çirkinlikleri, gördüğü yanlışlıkları artık dile getirmek
mecburiyetinde bırakıldı, onun için konuştu. Ve bunları bizim yapmamız
lazımdı...Yurda döndüğüm zaman konuşacak
çok şeyim olacak." (Kıbrıs, 13.7.)
***
Aralarında siyasi
partiler de bulunan 31 sivil toplum örgütünce düzenlenen "Bu Memleket
Bizim" mitingi, 18 Temmuz Salı akşamı Lefkoşa İnönü Meydanı'nda
yapılacak." (13.7.)
***
7 gündür hücrede her türlü insanlık haklarından yoksun
bulundurulan Şener Levent ve arkadaşları bugün yeniden yargıç huzuruna
çıkıyorlar. Daha önce tutuklular hakkında hiçbir ciddi iddia ve delil ortaya
koyamayan GKK ve Polis, olmayan bir şeyi yaratmak için adeta çırpınıyor: Suç
yok, tezgah çok. KKTC ile ilgili gerçekçi yazılardan rahatsız olan Denktaş,
"TC basını ileri gitti" diyor. Dikkat! Çok yakında Türkiye'de casus
avı başlayabilir! (Avrupa'nın manşeti, 14.7.)
***
Ecevit: "KKTC bağımsız bir devlettir. Casusluk
iddiası ile ilgili yargı işlemleri KKTC'nin iç sorunlarıdır." (a.a.
haberi, 14.7.)
***
Denktaş Cenevre'den döndü ve sert konuştu: "Kıbrıs
Türkünü Türkiye'den ayırmak ve Türkiye'yi gücendirmek isteyen kötü niyetli
girişimlerle devletin köküne kibrit suyu
dökülmek isteniyor...'Polisimizi idare edemezsek, hükümeti nasıl idare
edeceğiz' sözü gayet afakidir. Çünkü anayasayı bu halk yapmıştır. Anayasayı, bu
halk referandum ile geçirmiştir. Anayasal bir kurum olarak ve geçici olarak
ateşkes zamanında bu durum bu şekilde ayarlanmıştır. Değişmez mi? Değişir. Ama evvela hükümetler değişmelidir."
(Kıbrıs, 14.7.)
***
CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat'ın Yeni Düzen
gazetesine özel demecinden: "Sayın Denktaş, Güvenlik kuvvetleri
Komutanının sivil idareye yönelik davranışını kışkırttığını ve böylelikle Komutanın
hükümete ve Başbakan Yardımcısına yönelik hakaret dolu sözlerinin de
sorumluluğunu yüklenmiş oldu. Bu sivil
yönetimin Cumhurbaşkanı olması gereken Sayın Denktaş'ın, anti-demokratik
yaklaşımların Kıbrıs Türk tarafındaki esas savunucusu olduğunu bir kez daha
göstermiştir. Belki de casusluk (!) operasyonunun talimatı da kendi bilgisi
dahilinde verilmiş ve bizi dünya önünde küçük düşüren son günlerin
gelişmelerini teşvik etmiştir." (14.7.)
***
CTP Başkanı Mehmet Ali Talat'ın Radikal gazetesiyle
yaptığı söyleşiden: "Avrupa gazetesi Kıbrıs'taki mücadelenin 'sembolü'
haline geldi...Ben bu gazetenin
provokatör olduğunu hep söyledim. Ama bizim de provokasyona gelmemize gerek
yok. Örneğin bu gazete Türk ordusunun Kıbrıs'ı işgal ettiğini yazdı. Bunu
söyleyeni temizlemeli mi? Hayır. İzah edeceksiniz. Öyle nitelenebilecek
eylemler yaparsanız, söylediğini ispat edersiniz. Generaller bunu bile ayırt
edemedi. Mesele bu." (Yeni Düzen, 17.7.)
***
Aralarında EKİM Gençlik'in de bulunduğu 6 gençlik
örgütünün açıklamasından: "Son dönemlerde askeri otoritenin sivil yaşama
yaptığı müdahale ve antidemokratik davranışlar, polisin sivil otoriteye
bağlanması isteminin gerekliliğini bir
kez daha gündeme getirmiştir." (Kıbrıs, 17.7.)
***
EKİM Kültür, Sanat
Üretim Merkezi'ne dün sabah 02.30 sıralarında kimliği meçhul kişi veya
kişilerce, kapısına benzin dökülerek yakılmak istendi...Alev alev yanan kapının
asma kilidini demir kesme makasıyla kesen polis, olay yerine itfaiye ekiplerini
çağırdı...Polis, kundaklama girişimiyle ilgili soruşturma başlattı. (Kıbrıs,
18.7.)
***
"Cumhurbaşkanı Denktaş, dünkü kabullerinde sert
konuştu: "Her devletin içerisinde
öyle insanlar yetişir ki, 20 Temmuz'a 'işgal günü' diyebiliyor. Rum'un ağzıyla,
"Benim memleketim işgal altındadır" diyebiliyor. Bu soysuzluğun sonu
yok. Onlarla biz ilgilenecek değiliz...Türkiye gelmeseydi biz bugün burada
yoktuk. Bu nedenle 20 Temmuz'u 'yeniden doğuş bayramı' olarak kutlamaktayız. Türkiye Kıbrıs'tan çıkmaz, çıkamaz."
(Kıbrıs, 18.7.)
***
"Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, son günlerde KKTC
gündemini meşguş eden ve "casusluk davasıyla ilgili peşpeşe açıklamalar
yaptı ve tutuklanan gazeteciler için "Komplo yoktur" dedi. "Şerefli bir komutanı komploculukla
suçlamak, açıkça şerefsizliktir" diyen Cumhurbaşkanı Denktaş,
Türkiye'nin Kıbrıs üzerindeki haklarından fedakarlık yapılamayacağını
vurguladı." (Kıbrıs, 18.7.)
***
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mustafa Akıncı'nın
açıklamasından: "Tartışmalar içerisinde katılmadığımız, bizim de
benimsemediğimiz unsurlar da olacaktır, onu da söylemekten çekinmeyeceğiz. Mesela Kıbrıs'ta Türk ordusunun varlığını
işgal olarak nitelemek yanlıştır. Çünkü eğer 15 Temmuz olmasaydı, zaten 20
Temmuz olmayacaktı." (Kıbrıs, 19.7.)
***
"Devlet ve askeri sırlarla ilgili casusluk
faaliyetlerinde bulundukları gerekçesi ile 11 gün tutuklu kalan Avrupa gazetesi
Genel Yayın Yönetmeni Şener Levent, Astsubay Vasfi Tütüncü ve eşi Pembe
Tütüncü, dün çıkarıldıkları mahkemece serbest bırakıldı.
Casusluk davası ile ilgili yürütülen soruşturma
kapsamında suça bağlayıcı yeterli şahadet bulunmadığı gerekçesi ile önce
gazetenin köşe yazarlarından Ali Osman Tabak ve Harun Denizkan serbest
bırakılmış, önceki gün de aynı gerekçe ile Mehmet İnancı salıverilmiş, böylece
davada tutuklu sayısı üçe düşmüştü.
Askeri Mahkeme Yargıcı Emine Dizdarlı (*)'nın dünkü
kararının ardından ise "Casusluk davası" ile ilgili tutuklu kalmadı.
Casusluk konusu ile ilgili polis soruşturması devam ediyor." (Kıbrıs,
19.7.)
(*) Emine
Dizdarlı'nın babası da, geçmişte İngiliz casusu suçlaması ile Kıbrıs Türk
liderliğine bağlı yeraltı örgütü TMT tarafından öldürülmüştü. (H.E.)
***
"Miting
duyurusuyla ilgili görüş belirten Denktaş, bu duyurunun içinde maksatlı ve
anavatana yönelik suçlamalar ve havalar estirildiğini ifade ederek, şunları
söyledi:
"Bu gayet yanlıştır, bu halk bindiği dalı kesmemelidir. Bu halk yegane
dayanağı ve desteği olan anavatanıyla arasına soğuk su dökmek isteyenlere
yardımcı olmamalıdır. Bu büyük bir gaf olur, gaflet olur. Bunu maksatlı bir
şekilde yıllardır yapmak isteyen pek küçük bir azınlık, ekonomik paketi sebep
göstererek, ekonomiyle ilgili gösterilerin içine sızmak suretiyle, kendi menhus
emellerine ulaşmak için bir fırsat bulmuş oluyor. Halk dikkatli olmalı ve bu
toplantıların hedefi şaşırtılmamalıdır. Bindiğimiz dalı kesecek aşırılıklara
varılmasın." (Yeni Demokrat, 19.7.)
***
Aralarında CTP ve YBH'nin de bulunduğu 35 örgütün
ortak organize ettiği "Bu Memleket
Bizim" mitingi dün akşam Lefkoşa İnönü Meydanı'nda yapıldı. Mitinge 5 bini aşkın kişi katıldı...Miting
sırasında, programda olmamasına rağmen tutukluluğu dün sona eren gazeteci Şener
Levent de kısa bir konuşma yaptı." (Kıbrıs, 19.7.)
***
Denktaş, önceki akşam "Bu vatan bizimdir"
diyenlerin doğruyu söylediklerini kaydederek, şöyle konuştu: "Bu vatan
bizimdir, çünkü bu sözü size, bize karşı değil, Rum'a karşı söylüyorlar
herhalde, başka anlamı olamaz bu sözün. Bu vatan bizimdir, bu vatan Türk'ündür.
Anavatan'ın himayesinde olan Türk'ündür." (Kıbrıs, 20.7.)
***
Denktaş'ın Anadolu Ajansı'na demecinden:
"Genelkurmay Başkanı 'Delil yok' demiş. Genelkurmay Başkanı böyle birşey
demedi. Yalan haberlerle kendilerini aklayamazlar. Deliller vardır. Delilleri
ben gördüm. Başsavcılık dava hazırlayacaktır. Beraat etti diye bir hava
yarattılar. Beraat yoktur, şartlı tahliye vardır. Benim tavsiyem, biraz
yumuşasınlar, biraz yelkenlerindeki havayı indirsinler. Aleyhlerine büyük bir suç vardır. İspat edilir, edilemez, başka
meseledir, ama delil yoktur diyerek ve Genelkurmay Başkanı 'Yoktur' dedi
diyerek, hava basmasınlar. Ayıptır, seslerini kıssınlar. Tahkikat devam
ediyor, deliller toplanmıştır. Başlarına daha büyük bela açmasınlar. Biraz
yavaşlasınlar. Üç buçuk kişi bizi Türkiye'den ayıramaz, bu mümkün
değildir." (Kıbrıs/Yeni Demokrat, 21.7.)
***
Cenevre'de bulunan Rauf Denktaş'ın Hürriyet gazetesinin
bir sorusuna yanıtı: "Çare rejim
değişikliğidir. Başkanlık sistemine dönmektir. Bu küçük ülkede çok başlılık
olmaz. Denktaş başkan olur diye reddettiler. Halka, davaya yazıktır. Açık ilan
ediyorum. Başkanlık sistemine dönsünler, garanti veriyorum, girmeyeceğim. Ama
birkaç kişi daha garanti vermeli. Bu iş böyle gitmez. 26 yılda neler kaybettik.
Çok üzülüyorum." (Hürriyet, 24.7)
***
KKTC'de rejimin değişmesi gerektiğine işaret eden
Cumhurbaşkanı, kendisinin cunhurbaşkanı olmasının, bu değişikliğin şartı
olmadığını belirtti. Denktaş şöyle konuştu: "Ben nedensem, cumhurbaşkanı olmamayı taahhüt ederim, ancak kimse
sorumluluktan kaçtığımı zannetmesin. Mudiler bana faks çekerek, sorunlarını
çözemiyorsam istifa edebileceğimi belirtmişler. Görevden kaçtım gibi bir anlam
çıkarılmasın. Ben acil tedbirler
alınması için çağrıda bulunuyorum. Türkiye de bir değişiklik ve fedakarlık
istiyor kanısındayım." (Kıbrıs, 25.7.)
***
"KARA
GÜN-Bankazedeler, sonunda patladı ve Cumhuriyet Meclisi'ni işgal ederek, her
tarafı yakıp döküp, darmadağın etti; olaylara müdahale eden polis, mudiye
"meydan dayağı" çekti...Polis, aralarında sendika başkanı ve parti
yöneticilerinin de bulunduğu 60 kişiyi tutukladı. Tutuklamaların sabaha kadar
sürmesi bekleniyordu." (Kıbrıs, 25.7.)
***
"Buharlaşan trilyonlar, 19 yaralı, 200 tutuklu ve
binlerce acı...27-28 Ocak 1958'de, İngiliz valisinin askerleri bile, Ali
Nihat'ın Çevik Birliği kadar acımasız ve insafsız değildi. Ankara şahinlerinin Kuzey Kıbrıs atağı! İMHA" (Avrupa, 25.7.)
***
"Vatan hainliği"
edebiyatına devam. Hasipoğlu saçmaladı. Meclis Başkanı, dün düzenlediği basın
toplantısında, mudi eylemini "Rum yanlısı partiler ve sendikaların
kışkırtması" olarak değerlendirmek gafletine düştü. (Avrupa, 26.7.)
***
"KTÖS Genel Sekreteri Varol Öztuğ'dan ilginç iddia: "Mudi eylemine başkanlık sistemi talep
eden provokatörler katıldı. Güvenlik güçleri gerekli önlemi almayarak, önce
insanların Meclis'e girmesine fırsat verdi, sonra da bomba ve coplarla
saldırıldı." (Birlik, 26.7.)
***
"Mudilerin mecliste yaptıkları eylemde, polisin
gazetecilere yönelik tutumlarına gazeteciler tepki gösterdi. Gazeteciler,
fotoğraf makinesi ve kamera bıraktı." (Halkın Sesi, 27.7.)
***
"Bankazedeler Eşgüdüm Komitesi Başkanı Avukat Ali
Riza Görgün, dün bir basın toplantısı düzenledikten sonra, tutuklandı...Önceki
gün yaşanan olayların ardından tutuklanan 54 kişi dava okunarak,rahatsızlanan 4
kişi de dava okunmak üzere kefaletle serbest bırakılmıştı. (Yeni Düzen,
27.7.)
(“Derleyen: Hüseyin Erdoğan” imzasıyla, Kıbrıs’ta Sosyalist
Gerçek dergisi, Sayı:56-57, Ekim-Kasım 2000)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder