Kıbrıslı
Türk ve Rum sanatçılardan oluşan bir grubun, İsveç'in Gotland adasında
buluştuğu haberi basınımızda yer aldı. 25 Temmuz ile 1 Ağustos 1999 tarihleri
arasında yapılan bu iki-toplumlu atölye çalışmasını, UNESCO'nun finanse ettiği
duyuruldu. İsveç Sanatçı ve Yazarlar Birliği ise ev sahipliğini yaptı.
Anımsanacağı
gibi 31 Mart-2 Nisan 1998 tarihlerinde Stokholm'da düzenlenen "Kültürün
Gücü" zirvesine de Güney Kıbrıs'ta yaşayan Kıbrıslı Türk şair Neşe Yaşın
ile Kıbrıslı Rum şair arkadaşı Niki Marangu yine birlikte katılmışlardı. Neşe
Yaşın, bu uluslararası toplantıda yaptığı veciz konuşmada özgürlük adına önce
babasına, sonra kocasına, daha sonra da siyasi otoriteye nasıl karşı geldiğini
anlatmış ve Kıbrıslı dergisinin Mayıs 1998 tarihli sayısında, Doğan Harman'ın
"Kültür, herşeyin inkarı temelinde büyüyen bir çiçek değildir"
başlıklı makalesine konu olmuştu.
İsveç'e
bu kez daha geniş bir grupla gidildi. Neşe Yaşın ve onun titiz bir seçimle
oluşturduğu KKTC'nin "Sanat Elçileri" grubu, konuyla ilgilenen sanat
çevrelerinde çok tartışıldı, ama sonunda İsveç gezisi de gerçekleştirildi.
Grubun
önde gelen üyelerinden şair Fikret Demirağ, izlenimlerini "Baltık'ta
"Sanat Buluşması" başlığı altında (herhalde yazarın da kuşkuları var
ki "Sanat Buluşması" kelimeleri tırnak içine alınmış!) üç gün süreyle
Kıbrıs gazetesinde okuyuculara aktarırken (12-14 Ağustos 1999), Osman Alkaş da
Torba adlı TV programında gezinin
turistik yanlarını yansıttı. Demirağ'ın üç günlük yazı dizisi içinde
yayımladığı 8 fotoğraftan 7'sinde kendisinin görüntülenmiş olması da
gülümsemeyle karşılandı.
Kamuoyu,
Demirağ'ın "Kıbrıslı Türk ve Rum sanatçıların, kültürel ve sanatsal
alışveriş yoluyla birbirini tanıma ve bu çerçevede barışa dolaylı katkıda
bulunma düşüncesi" diye tanımladığı amacın ne derecede gerçekleştiği
konusunda yeterince aydınlatılamadı. Yazılanlardan anlaşılan, yine 6 gün
boyunca, kişisel tanıtım ve promosyonun önde olduğu şeklinde. Toplum bundan pek
bir yarar sağlayamadı.
Her zaman
olduğu gibi, yine F. Demirağ ve N.Yaşın'dan 3-4'er şiirin çevrildiği, Rum
kesiminden de bu tür etkinliklerin değişmez kadro elemanı Yorgo Moleskis'ten
çeviriler yapıldığı kaydedilmiş. Neşe Hanım'ın Londra'daki dostlarından olup da heyete katılan Gürgenç ile Kıbrıs'tan Feriha
Altıok da seçkin şairler kadrosundan olup, şiirleri çevrilenlerden olmalı.
Kıbrıs
Türk resminin olmazsa olmaz isimlerinden Çizenel ve Mene, yenilerden R. Atakan
ile Rum ressam arkadaşları da birlikte resim çalışmışlar. Kıbrıs Türk tiyatrosunun
olmazsa olmazı Yaşar Ersoy, dostu Osman Alkaş ve Rum tiyatrocu arkadaşları,
herhangi yabancı ortak bir dile egemen olamadıklarından "beden dili"
ile bir oyunu kotarma çalışmaları yapmışlar. Kıbrıs Türk fotoğraf sanatının
bilinmeyen dehalarından Mehmet Ali Serak ile CR çalışmalarından tanıştığı ve
Demirağ'ın "yapışık ikiz"i diye nitelendirdiği Rum kızı ile birlikte
eşsiz çalışma anlarını ölümsüzleştirmişler. Ünal Dede ile iki Rum meslektaşı
bir müzik resitalinin provalarını gerçekleştirirken, Türkiye'de yerleşmiş
Kıbrıslı Türk sinemacı Derviş Zaim'in uzun, Kıbrıs Türk kesiminde
"ünlü" Rum sinemacı Panikos ile Hristos'un da kısa filmleri
gösterilmiş. Ama Demirağ'ın kaydettiğine göre, hepsinden önemlisi İsveç'in
dünyaca ünlü yönetmeni Igmar Bergman'ın gönderdiği kameramanı tarafından,
yönetmenin 'dünyada tek' olduğu söylenen kamerasıyla parktaki bir ortak gezinti
filme alınmış.
F.Demirağ'ın
belirttiğine göre, tüm etkinlikler büyük ilgi görmüş ve görüntülü olarak da
belgelenmiş. Ama İsveç medyasına nasıl yansıdığı hakkında henüz bilgi
edinilememiş.
Oysa,
Lefkoşa'daki Ledra Palas Geçiş Kapısı'nın yasak duvarlarının yıkılması ve
dileyen herkesin kültürel temas kurabilmesi ve toplumlararası karşılıklı
anlayış köprülerinin kurulması mücadelesi, İsveç'tekinden tamamen farklı bir
boyutta ve Lefkoşa'da sürdürülmeli.
(Kıbrıslı Türkün Sesi dergisi, Sayı:50, Ekim 1999)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder