Uluslararası
Kıbrıs'ta İnsan Haklarını Koruma Derneği ile Avrupa Konseyi İnsan Hakları
Başkanlığı tarafından birlikte düzenlenen ve "Avrupa Konseyi'nin 50
Yılı-İnsan Hakları Alanındaki Kazanımlar ve Öngörüler" konulu seminer, 16
Ekim 1999 günü Kıbrıs'ın Rum kesimindeki Le Meridian Otel'de gerçekleştirildi.
Dernek
Başkanı Dr.Hristos Kleridis, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Başkanlığı temsilcisi
Stefano Valenti ve Kıbrıs Cumhuriyeti Başsavcısı Alekos Markidis'in konuşmaları
ve Kıbrıs Cumhurbaşkanı Glafkos Kleridis'in masajının okunması ile başladı.
Kıbrıs
Adalet ve Kamu Düzeni Bakanı Nikos Koşis tarafından okunan Kleridis'in
mesajında şöyle denildi:
"Bağımsızlığından
beri Avrupa Konseyi üyesi olan Kıbrıs, acı deneyimlere sahiptir; Türk istilası
ve devam eden işgalin sonuçlarına maruz kalmaya devam ediyor. Bunlar insan
hakları ile ilgili bütün anlaşmalar dahil olmak üzere, uluslararası hukuk
prensipleri ve kurallarının ciddi bir ihlalidir.
Beyan
edilenler ve gerçekler arasında büyük uçurum bulunduğu bir gerçektir.
Bölünmelerden arınan Avrupa'da Kıbrıs ve halkının dramı acı bir istisna olarak
kalmamalıdır. Birbirine bağımlı dünyada hiçbir ülke komşularının sorunlarına
ilgisiz kalamaz. Bundan dolayı Kıbrıs, demokrasi ve insan hakları
prensiplerinin aynı zeminde ileri götürülüp uygulandığını ezelden beri görmeyi
arzuluyor. Avrupa kurallarının etkinliği, deklerasyonlardan ziyade prensip ve
değerlere ne kadar bağlı olduğumuza; ayrıca çifte ölçü uygulamadan herkesin
bunlara saygı göstermesini talep etmemize bağlıdır."
EN ÇOK BAŞVURU TC ALEYHİNE
Seminerin
sabahki ilk toplantısı, Kıbrıs Yüksek Mahkeme Başkanı Yorgos M.Pikis
başkanlığında yapıldı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başkan Yardımcısı
Elizabeth Palm, "Strazburg Mahkemesinin bugünü ve geleceği" konulu
konuşmasında ilginç bilgiler sundu. Mahkeme önünde 16 Haziran 1999 itibarıyla 9,979 kayıtlı başvuru ve inceleme halinde bulunan 47,186 geçici dosya
bulunmakta olup, bunların üçte birinin kaydedileceği sanılmaktadır. Aleyhine
yapılmış ve kabul edilmiş en çok şikayet başvurusu bulunan ülke Türkiye'dir
(2,115). Bunu İtalya (1,472), Polonya (943), Birleşik Krallık (706) ve Fransa
(667) izlemektedir.
Avrupa'da
insan haklarının korunması konusunda son 45 yıldır tarihi bir rol oynayan İnsan
Hakları Komisyonu, Avrupa Konseyi'nin 1 Kasım 1998 tarihinde yürürlüğe giren
11. Protokolü uyarınca feshedilerek, İnsan Hakları Mahkemesi'nin tam gün mesai
yapan sürekli bir mahkemeye dönüşmesi kararlaştırılmıştı. Komisyonun mahkeme
haline dönüştürülmesinde en büyük etken, gelen başvurularda 1980'li yılların
sonunda büyük patlama olması ve başvuruların çok geç sonuçlandırılmasıydı.
İnsan Hakları Komisyonu, Ekim ayı sonunda çalışmalarını bitirip, elindeki
dosyaları Mahkemeye devretmiş olacak. Komisyon yazılı başvurular yanında, her
gün 700 mektup ve 200'den fazla telefon almaktadır.
"Egemenliğe
dayanan dokunulmazlık ve insan hakları: Hukuk ile Politikanın uyuşmazlığı -
Pinochet Kararı'nın etkileri" konusundaki konuşmayı da, Kaliforniya Üniversitesi
Uluslararası ve Karşılaştırmalı Hukuk Profesörü Bayan Virginia A.Leary yaptı.
KOMİSYON YERİNE, TAM GÜN ÇALIŞACAK MAHKEME
Öğle
arasından sonra üzerinde tartışılan konu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
yargıçlarından Lukis Lukaidis tarafından sunulan "Mahkeme ve başvurunun
kabul edilebilirliğinin koşulları" idi. Belirtildiğine göre, Avrupa İnsan
Hakları Komisyonu, kendisine gelen başvuruların incelenmeye alınıp alınmaması
konusunda ilk araştırma ve duruşmaları tamamladıktan sonra, taraflar arasında
"dostane çözüm"e gidilmemesi halinde, başvuruların ya Avrupa
Konseyi'nin karar organı Bakanlar Komistesi'ne gönderilmesine, ya da önemli
başvuruların her ay 1 hafta toplanan İnsan Hakları Mahkemesi'ne gönderilmesine
karar veriyordu. Şimdi Mahkemenin tam mesai yapmasıyla, işlemler daha hızlı
sonuçlanabilecek. Herhangi bir başvurunun sonuçlanması, acil durumlar dışında
ortalama en az iki yıl sürmektedir.
Avrupa
Mahkemesi yargıçlarından Bostjan Zupancic ile İnsan Hakları Başkanlığı
Bilinçlendirme Birimi'nden Stefano Valenti'nin konuşmaları ve bunlar üzerinde
yapılan tartışmalardan sonra seminere son verildi.
KIBRISLI TÜRKLER DE KATILDI
Leymosun'daki
seminere Kıbrıs Türk kesiminden Ahmet An ile Haklar ve Özgürlükler Derneği
temsilcisi Hayati Yaşamsal, Ulus Irkad ve Ümit İnatçı'nın katıldığı öğrenildi.
Dergimize ulaşan bilgiye göre, Rum kesimine geçiş iznini önce vermeyen Kıbrıs
Türk makamları, Ahmet An'ın ısrarları sonucu, geçiş iznini vermek zorunda
kaldılar. Bilindiği gibi Ahmet An'ın, halen Strazburg'da görülmekte olan bir
şikayet başvurusu bulunmaktadır.
Editörün Notu: Geçen sayımızda yer alan Ahmet
An'ın "İnsan haklarını savunmada tekelcilik mi?" başlıklı makalesinin
özünü anlamak istemeyen Haklar ve Özgürlükler Derneği'nden Ümit İnatçı ve
Hayati Yaşamsal, yazarımızı telefonla arayarak tehdit ederken; Ulus Irkad da,
Ahmet An'ın "Hade" yazı kurulundan uzaklaştırılmasını talep etmiştir.
Ülkemizde insan haklarını savunmaya soyunanların bu tavırları, ibret verici
olmaktadır!
(İmzasız, Kıbrıs'ta Sosyalist Gerçek dergisi, Sayı:46,
Kasım-Aralık 1999)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder