4 Aralık
1999 Cumartesi günü, yaklaşık 70 kadar Kıbrıslı Türk ve Rum ilerici, ara
bölgede bulunan karma Pile köyünde bir araya gelerek "Kıbrıs Sorunundaki
Son Gelişmeler ve Kitlelerin Rolü" konusunu tartıştılar. Uzun bir aradan
sonra yapılan ilk toplantı olması nedeniyle konuşmacılar, daha çok genellemeler
yaptılar ve özel konular üzerinde ayrıntılara gidilmedi.
Doros
Mihail'in açış konuşmasından sonra ilk sözü alan Eleni Mavru (AKEL Yeniden
Yakınlaşma Bürosu Başkanı), New York'taki görüşmelere paralel olarak Pile'de
yapılan bu toplantının Kıbrıs halkının mücadelesine bir katkı sağlaması
dileğinde bulundu. Konuşmacı, NewYork'ta Kleridis ile Denktaş arasında
yapılmakta olan görüşmelerden ümitsiz olduklarını, daha çok Helsinki Zirvesi
öncesinde Türkiye'ye AB üye adaylığını vermek için gerekçe hazırlandığını
vurguladı. Kıbrıs'ta yaşayan Rum ve Türk toplumlarını yakınlaştırmak
gerektiğine değinen Mavru, bu görevin zor olduğunu söyledi ve dezenformasyona karşı
diyalog kapılarının açık kalmasının önemine dikkat çekti. Eleni Mavru, AKEL'in
Kıbrıslı Rum ve Türk partilerinin 1991 yılında yapılan toplantısına sunduğu
yakınlaşma önerilerinin Şubat 1999'da Londra'da yapılan Kıbrıs, Yunistan
veTürkiye ilerici partilerinin buluşmasında yeniden düzenlendiğini ve 2 Ocak
2000'de Ledra Palas Oteli bahçesinde ortak bir etkinliğin planlanmış olduğunu
duyurdu. AKEL'in temsilcisi, yabancı asker ve yerleşiklerin adayı
terkedecekleri, adanın bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüğünün yeniden
sağlanacağı ve bütün Kıbrıslıların insan hakları ile siyasal haklarına saygı
gösterileceği bir Kıbrıs için mücadelelerini sürdüreceklerini vurguladı.
CTP
Gençlik Kolları adına konuşan Erbay Akansoy ise, yaptığı konuşmada Kıbrıslı
Türklerin ayrı kimliklerini ve güvenliklerini güvence altına alacak;
toplumların ayrı kültürel, dinsel ve sosyal kimliklerinin korunacağı bir
çözümden yana olduklarını söyledi. Kıbrıs sorununun çözümü ile birlikte
Kıbrıs'ın AB'ye girişinin daha iyi olacağını belirten konuşmacı, federal Kıbrıs
Cumhuriyetinde egemenliğin ortak olmasını ve Türkiye, ya da Yunanistan'a
bağlanmanın yasaklanmasını istedi.
İlk
sunulan iki yazılı konuşmanın ardından başlayan toplantının ikinci bölümünde,
yazılı veya sözlü olarak görüş bildirmek için 15 kişi adını yazdırdı. Sırasıyla
şu örgütlerin temsilcileri söz alarak, şu görüşleri aktardılar:
Kıbrıs
Türk Barış Derneği'nden Adil Nami, İşçi Demokrasisi'nden Drakos (New York'ta
görüşenler halkın çıkarlarını savunmuyorsa, onların konuştukları konulara
burada hiç değinmemeliyiz. Kıbrıs'ta S-300'leri desteklemiş olanlar,
yakınlaşmadan söz edemezler), Kıbrıs'ta Sosyalist Gerçek temsilcisi Mustafa (bu
sayımızda tam metin olarak verilmiştir), EDON'dan Katerina (Biz yakınlaşma
sorununu çözmeyeceğiz, ancak buna yardımcı olacağız. Ulaşılacak anlaşma herkes
için adil olmalı ve insanların temasını teşvik etmelidir), Yurtsever Birlik Hareketi'nden
İzzet (Kıbrıslı Türkler olarak kuzeyde azınlığa düştük. Kıbrıs sorununun
hallinde federal çözüm ideal olan değil, ama mümkün olan çözüm şeklidir.)
Kıbrıs Barış Konseyi'nden Dinos, DAÜ-SEN'den Mustafa (iki toplumun ayrılığı
ardındaki tehlikeleri biliyoruz. O nedenle "tek ada, tek Kıbrıs ve tek
Kıbrıslılık" diyoruz.), Savaş ve Milliyetçiliğe Karşı Platform'dan
Patrikios (New York'taki liderler Kıbrıs'taki iki egemen sınıfın çıkarlarını
temsil etmektedirler ve bu çıkarlar birbirine terstir. Bizim kitleleri harekete
geçirmemiz gerekir. Çünkü kitlelerin ortak noktaları, liderliklerin ortak
noktalarından çok daha fazladır. Bu tür ortak toplantılar sürdürülürse,
gelecekten de ümitli olabiliriz.), Doros Mihail (Kıbrıs sorununda anlaşmaya
varılması demek, sorunun çözümlenmesi demek değildir. Kıbrıs'ta anlaşmaya
varılsa bile, sorunların çözümü için kitlelere ihtiyaç duyulacaktır.
Çözümlenemeyen sorunlar, daha büyük çatışmalara yol açabilir. Yaptığımız bu ilk
toplantıyı diğerlerinin izlemesini diliyorum.), Sol Kanat'tan Dinos (Bugün
adanın taksimi bir gerçekliktir. Bazıları taksimi önceleri kabul etmek
istememişti. Kıbrıs'ta sorun Türk ve Rum burjuvazilerinin elindedir, halk
kitlelerinin elinde değil. Adada Türk askerinin üstünlüğü vardır. Kıbrıs işçi
sınıfı açısından, toplumlar arasında herhangi bir sorun yoktur. Her iki tarafın
sol partileri, yani Rum tarafında AKEL ve EDEK, Türk tarafında CTP ve TKP
burjuva hükümetlerinde yer aldılar ve onlarla uzlaştılar. Yakınlaşmadan söz
ederler, ama burjuvazileri ile bağlarını koparmadılar. Güneydeki S-300 örneği
ve Ortak Savunma Doktrini, karşılıklı güveni sarsmıştır. Aynı şekilde kuzeyde
de entegrasyon politikası benzer etkiyi yapmıştır. Kıbrıs'ta burjuva
politikalarına umut bağlandığı sürece çözüm olamaz. İşçi sınıfının örgütleri
öne geçmeli ve ortak bir program oluşturulmalıdır. Lidra Palas ve Pile'de
yapılan toplantıların katkısı az oluyor. Kıbrıs'ta çözüm, gençlik ve halk
kitlelerinin politikayı ele alması ve Türkiye ve Yunanistan'daki işçi
sınıflarının katkısıyla olasıdır.), Naci Talat Vakfı'ndan Özdil, Kostis
Ahniotis (Federal ve iki bölgeli çözüm şekli, mümkün olan değil, doğru çözüm
olarak görülmelidir. Önümüzde yakın bir çözüm görmemekteyim, uzun bir süre daha
mücadele etmeliyiz. Kıbrıs sorununu iki toplumu da kavrayacak bir şekilde
yeniden formüle etmeliyiz. Bu tanımlama çağımıza uygun, örneğin çok
kültürlülük, azınlıklara destek, çeşitlilik içinde birlik gibi olmalı ve Avrupa
kamuoyuna sunulmalıdır. Görüşlerinizi iki toplumlu "Hade" dergisine
yazınız.), "Hade" dergisinden Sofoklis (İkinci adım olarak ortak bir
platform oluşturalım ve aynı hedef için mücadele eden Kıbrıslı insanların var
olduğunu gösterelim), İşçi Demokrasisi'nden Dinos (ABD bölgemizde istikrar
istiyor, ama Türkiye ve Yunanistan, farklı çözümlerden yana olup, adayı kendi
denetimleri altında tutmak istiyorlar. Üzerinde anlaşılacak çözümün adı ne
olursa olsun, aunı çatı altında da yaşayabiliriz, ama yine birbirimizi
öldürebiliriz. Tek umut, kitlelerdir. Onları bir araya getirmeli, birlikte iş
yapmalı ve karşılıklı güven kurulmalıdır. Kendi taraflarımızda, kendi
milliyetçi ve şoven güçlerimize karşı savaşmalıyız. Silahsızlanmayı da hiçbir
önkoşul olmadan savunmalıyız.), İşçi Demokrasisi'nden Kiryakos (Bugünkü
toplantımıza katılanlardan bazıları, milliyetçi mitinglere de katılmayı
desteklemişlerdi. AB üyeliği, Kıbrıs Türklerine karşıdır).
Verilen
aradan sonra tekrar söz alan CTP Gençlik Kolları temsilcisi, güven artırıcı
önlemlerin uygulanmasını ve gelecek toplantıların daha geniş katılımla
yapılmasını istedi. AKEL temsilcisi de, yakın bir çözümden umutlu olmadığını,
yakınlaşma çabalarının sürdürülmesi ve halkın bu mücadeleye daha fazla
katılması gerektiğini vurguladı. Kıbrıs'ın gerçek anlamda bütünleşmesini
sağlayacak koşulların güvence altına alınmasından yana olduklarını söyleyen
Eleni Mavru, federasyonun çalışacak tarihsel ve tek çözüm çerçevesi olduğunu
belirtti.
Son
konuşmayı yapan Doros, toplantının başarılı geçtiğini söyleyerek, konuşmaların
İngilizce yapılması yüzünden bazı arkadaşların zorlandığını ve gelecek
toplantıların iki dilde yapılması için çaba gösterilmesini istedi. Bir sonraki
toplantıda tartışmaların belli bir konu üzerinde odaklanmasına çalışılacağını
söyleyen Doros, Ocak ayında yapılacak yeni yıl kutlamasının daha geniş katılımla
yapılacağını duyurarak, toplantıyı kapattı.
Her iki
kesimden Kıbrıslı ilericiler, daha sonra, toplantı salonuna girişte satın
aldıkları biletler karşılığında, aynı yerde yapılan küçük bir kokteyl partisine
katıldılar ve karşılıklı sohbet ettiler.
(“H.Karlıdağ” imzasıyla Kıbrıs'ta Sosyalist Gerçek,
Sayı:47, Ocak 2000)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder