İngilizce yazılışının ilk harfleri ile kısaca NATO
diye anılan Kuzey Atlantik Paktı, 21 ve 22 Kasım 2002 tarihlerinde Çek
Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’da yaptığı bir toplantıda, 53 yıllık geçmişi
içinde, emperyalizmin bir seçkinler kulübü olmaktan çıkarak, bir “kitle örgütü”
haline geldi. Üç Baltık ülkesi olan Estonya, Letonya ve Litvanya yanında,
Slovenya ile Slovakya ve Doğu Avrupa’nın fakir ülkeleri olan Bulgaristan ile
Romanya, NATO’ya katıldı. NATO doruk toplantısının, ilk defa eskiden Varşova
Paktı üyesi olan bir ülkenin başkentinde yapılmış olması da anlamlıydı.
NATO 2004 yılının ortasında, 26 üye ülkeyi
kapsamış olacak ve üzerinde etkin olduğu topraklar, Rusya sınırlarına kadar
ulaşacaktır. Böylece, NATO Genel Sekreteri George Robertson’un da dediği gibi
“Avrupa’nın parçalanmış olmasına, nihai olarak son verilmiş olacak”tır.
Bilindiği gibi NATO’nun doğuya doğru ilk
genişlemesi, “soğuk savaşın sona ermesi” ardından, 1999’da Washington’da
yapılan NATO doruk toplantısında, Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Polonya’nın bu
askeri örgüte katılması ile sağlanmıştı..
Katılan ülkelerin askeri yönden zayıf olmaları yüzünden NATO’nun
zayıfladığı ileri sürülebilirse de, NATO’nun Doğu Avrupa’ya doğru genişlemesi
ile askeri vurucu gücü yanında, siyasal düzeni de yeniden şekillenmektedir.
Artık Doğu’daki düşmana karşı yardımcı askeri birliklerin devşirilmesi söz
konusu olmayıp, NATO’nun sınırları Rusya’ya kadar uzanmış bulunmaktadır.
Yeni NATO üyesi olan Doğu Avrupa ülkeleri, artık
kendi başlarına dış politika yürütemeyeceklerdir. Bağımsız bir dış politika,
ancak tarafsız, bağlantısız ve hiç bir bloka bağlı olmayan ülkeler topluluğu
ile olası olabilirdi. Bunu Yugoslavya, Miloseviç döneminde denemek istemişti.
NATO’nun Doğu’ya doğru genişleme projesi, daima
NATO ile onun emperyalist emellerine karşı duran unsurlar arasında bir tarafsız
bölge oluşturmaya yönelikti. NATO’nun genişleyip, bütün dünyayı saran bir
pakt haline dönüştürülmesi, ABD’nin dünya çapındaki stratejik çıkarlarına
hizmet etmeyi amaçlamaktadır. ABD’nin tek yanlı saldırganlığı, NATO’nun kendi
iç yapısı ile bile uyuşmamaktadır. Pentagon’un görüşüne göre, NATO, Batı’nın genel çıkarlarından çok,
ABD’nin kendi çıkarlarına uygun düşmesi halinde işe yarayacaktır.
NATO Genel Sekreteri George Robertson’a göre, NATO
artık bölgesel bir savunma örgütü olmaktan çıkmış, “küresel bir örgüt” haline
gelmiştir. Artık tehdit, sınırlardan değil de, “başka yerler”den gelmektedir.
ABD’nin NATO Büyükelçisi Nicholas Burns ise,
NATO’nun ileride Kafkasya ve Orta Asya ülkeleri ile de yakın ilişkiler kurma
yanlısı olduğunu söyledi. Burns, Gürcistan’dan Uzbekistan’a kadar bir dizi
ülkenin NATO ailesinin yeni üyeleri olması perspektifine değinerek, NATO’nun
sınırlarının Çin’e kadar uzanmasına ilişkin planlardan söz etti.
Nitekim Prag’da buluşarak, bu ikinci genişlemeyi
kutlayan 19 NATO üyesi ülkenin devlet ve hükümet başkanları, “kapının başka
ülkeler için de açık tutulduğunu” duyurdular. Almanya’nın Dışişleri Bakanı
Joseph Fischer, olası yeni üyeler olarak Hırvatistan ve Makedonya’nın adını
andı. Ama Burn’a göre, iç politik sorunlarla boğuşmakta olan Makedonya ve
Arnavutluk ile Hırvatistan şimdilik bekleme odasında kalmalıdırlar.
NATO Doruk Toplantısında
alınan önemli kararlardan biri de, NATO’nun Acil Müdahale Birlikleri
oluşturması için yolun açılmasına ilişkindi. “Response Force” diye anılacak
olan 21 bin kişilik bir askeri mukabele gücü, en erken Ekim 2006’da hazır
olacaktır. Bu birliklerden 5 bin kişilik çekirdek bir gücün, birkaç gün içinde dünyanın
herhangi bir yerine “derhal ulaştırılması” amaçlamaktadır. Bu komando
birlikleri, yüksek teknolojik silah donanıma sahip olacak ve en az bir ay,
herhangi lojistik bir destek almadan savaşabilecektir. ABD, bir süreden beridir
bu birliklerin kullanacağı silahlarla ilgili araştırma ve silahlanma
projelerini yürütmektedir.
Siyasal alandaki tartışmalar ise süregelmektedir. Avrupa
Birliği, NATO’nun bu askeri birliklerine paralel olarak kendi ordusunu
oluşturmayı istemektedir. NATO diplomatlarına göre, AB ordusu 60 bin kişilik
olacak ve daha çok çatışma çıkan bölgelerde barışı sağlamak için kullanılırken,
yeni NATO birlikleri de Afganistan gibi güç savaş koşullarının olduğu yerlerde
kullanılacaktır.
NATO doruk toplantısının
Prag’da yapıldığı günlerde, Avrupa’daki en güçlü komünist partilerden biri olan
Çek Cumhuriyeti’nin Bohemya ve Moravya Komünist Partisi (KSCM)’nin
başkanlığında Avrupa’daki 25 ülkeden gelen 35 komünist ve işçi partisinin
temsilcileri, bir “NATO Doruğu Karşıtı”
toplantı ve gösteri düzenleyerek, NATO politikalarını protesto etmişler ve
Avrupa barış hareketinin canlandırılması için çalışmalarını eşgüdümleme kararı
aldılar. ATTAC gibi başka silahsızlanma örgütleri de, 1980’li ve 90’lı yıllarda
Yeşiller’in savunduğu “NATO’nun dağıtılması” talebini yükselten gösteriler
yaptılar.
(“Hüseyin Erdoğan” imzasıyla, Kıbrıs’ta Sosyalist Gerçek dergisi, Sayı:85,
Aralık 2002)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder