17 Mayıs 2015 Pazar

NATO GENİŞLERKEN


İngilizce yazılışının ilk harfleri ile kısaca NATO diye anılan Kuzey Atlantik Paktı, 21 ve 22 Kasım 2002 tarihlerinde Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’da yaptığı bir toplantıda, 53 yıllık geçmişi içinde, emperyalizmin bir seçkinler kulübü olmaktan çıkarak, bir “kitle örgütü” haline geldi. Üç Baltık ülkesi olan Estonya, Letonya ve Litvanya yanında, Slovenya ile Slovakya ve Doğu Avrupa’nın fakir ülkeleri olan Bulgaristan ile Romanya, NATO’ya katıldı. NATO doruk toplantısının, ilk defa eskiden Varşova Paktı üyesi olan bir ülkenin başkentinde yapılmış olması da anlamlıydı.
NATO 2004 yılının ortasında, 26 üye ülkeyi kapsamış olacak ve üzerinde etkin olduğu topraklar, Rusya sınırlarına kadar ulaşacaktır. Böylece, NATO Genel Sekreteri George Robertson’un da dediği gibi “Avrupa’nın parçalanmış olmasına, nihai olarak son verilmiş olacak”tır.
Bilindiği gibi NATO’nun doğuya doğru ilk genişlemesi, “soğuk savaşın sona ermesi” ardından, 1999’da Washington’da yapılan NATO doruk toplantısında, Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Polonya’nın bu askeri örgüte katılması ile sağlanmıştı..
Katılan ülkelerin askeri  yönden zayıf olmaları yüzünden NATO’nun zayıfladığı ileri sürülebilirse de, NATO’nun Doğu Avrupa’ya doğru genişlemesi ile askeri vurucu gücü yanında, siyasal düzeni de yeniden şekillenmektedir. Artık Doğu’daki düşmana karşı yardımcı askeri birliklerin devşirilmesi söz konusu olmayıp, NATO’nun sınırları Rusya’ya kadar uzanmış bulunmaktadır.
Yeni NATO üyesi olan Doğu Avrupa ülkeleri, artık kendi başlarına dış politika yürütemeyeceklerdir. Bağımsız bir dış politika, ancak tarafsız, bağlantısız ve hiç bir bloka bağlı olmayan ülkeler topluluğu ile olası olabilirdi. Bunu Yugoslavya, Miloseviç döneminde denemek istemişti.
NATO’nun Doğu’ya doğru genişleme projesi, daima NATO ile onun emperyalist emellerine karşı duran unsurlar arasında bir tarafsız bölge oluşturmaya yönelikti. NATO’nun genişleyip, bütün dünyayı saran bir pakt haline dönüştürülmesi, ABD’nin dünya çapındaki stratejik çıkarlarına hizmet etmeyi amaçlamaktadır. ABD’nin tek yanlı saldırganlığı, NATO’nun kendi iç yapısı ile bile uyuşmamaktadır. Pentagon’un görüşüne  göre, NATO, Batı’nın genel çıkarlarından çok, ABD’nin kendi çıkarlarına uygun düşmesi halinde işe yarayacaktır.
NATO Genel Sekreteri George Robertson’a göre, NATO artık bölgesel bir savunma örgütü olmaktan çıkmış, “küresel bir örgüt” haline gelmiştir. Artık tehdit, sınırlardan değil de, “başka yerler”den gelmektedir.
ABD’nin NATO Büyükelçisi Nicholas Burns ise, NATO’nun ileride Kafkasya ve Orta Asya ülkeleri ile de yakın ilişkiler kurma yanlısı olduğunu söyledi. Burns, Gürcistan’dan Uzbekistan’a kadar bir dizi ülkenin NATO ailesinin yeni üyeleri olması perspektifine değinerek, NATO’nun sınırlarının Çin’e kadar uzanmasına ilişkin planlardan söz etti.
Nitekim Prag’da buluşarak, bu ikinci genişlemeyi kutlayan 19 NATO üyesi ülkenin devlet ve hükümet başkanları, “kapının başka ülkeler için de açık tutulduğunu” duyurdular. Almanya’nın Dışişleri Bakanı Joseph Fischer, olası yeni üyeler olarak Hırvatistan ve Makedonya’nın adını andı. Ama Burn’a göre, iç politik sorunlarla boğuşmakta olan Makedonya ve Arnavutluk ile Hırvatistan şimdilik bekleme odasında kalmalıdırlar.
            NATO Doruk Toplantısında alınan önemli kararlardan biri de, NATO’nun Acil Müdahale Birlikleri oluşturması için yolun açılmasına ilişkindi. “Response Force” diye anılacak olan 21 bin kişilik bir askeri mukabele gücü, en erken Ekim 2006’da hazır olacaktır. Bu birliklerden 5 bin kişilik çekirdek bir gücün, birkaç gün içinde dünyanın herhangi bir yerine “derhal ulaştırılması” amaçlamaktadır. Bu komando birlikleri, yüksek teknolojik silah donanıma sahip olacak ve en az bir ay, herhangi lojistik bir destek almadan savaşabilecektir. ABD, bir süreden beridir bu birliklerin kullanacağı silahlarla ilgili araştırma ve silahlanma projelerini yürütmektedir.
            Siyasal alandaki tartışmalar ise süregelmektedir. Avrupa Birliği, NATO’nun bu askeri birliklerine paralel olarak kendi ordusunu oluşturmayı istemektedir. NATO diplomatlarına göre, AB ordusu 60 bin kişilik olacak ve daha çok çatışma çıkan bölgelerde barışı sağlamak için kullanılırken, yeni NATO birlikleri de Afganistan gibi güç savaş koşullarının olduğu yerlerde kullanılacaktır.
            NATO doruk toplantısının Prag’da yapıldığı günlerde, Avrupa’daki en güçlü komünist partilerden biri olan Çek Cumhuriyeti’nin Bohemya ve Moravya Komünist Partisi (KSCM)’nin başkanlığında Avrupa’daki 25 ülkeden gelen 35 komünist ve işçi partisinin temsilcileri, bir  “NATO Doruğu Karşıtı” toplantı ve gösteri düzenleyerek, NATO politikalarını protesto etmişler ve Avrupa barış hareketinin canlandırılması için çalışmalarını eşgüdümleme kararı aldılar. ATTAC gibi başka silahsızlanma örgütleri de, 1980’li ve 90’lı yıllarda Yeşiller’in savunduğu “NATO’nun dağıtılması” talebini yükselten gösteriler yaptılar.

(“Hüseyin Erdoğan” imzasıyla, Kıbrıs’ta Sosyalist Gerçek dergisi, Sayı:85, Aralık 2002)

   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder