Son
aylardaki gelişmeler, adamız Kıbrıs’ın jeo-stratejik konumu nedeniyle
emperyalizmin hedef tahtası olmayı sürdürdüğünü göstermektedir. 1974 yılında
Yunan faşist darbesi ve onu izleyen Türk askeri işgali ile ikiye bölünen
adamız, doğrudan NATO’nuın etki alanı içine çekilmiş oldu. Kıbrıs
Cumhuriyeti’nin bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüğünü sözümona garanti
etmiş olan üç NATO ülkesi, yani İngiltere, Türkiye ve Yunanistan, adanın
bölünmesi ve askerileştirilmesi karşısında sorumluluklarını yerine
getiremediler. Yunanistan darbe yapıp, yasal Makarios hükümetini devre dışı
bırakmak isterken, Türkiye güya buna engel olacakmış diye askeri müdahalede
bulundu. Adanın %37’sini işgal edip, buradaki Kıbrıslı Rumları güneye sürdü.
Anadolu’dan getirdiği 100 bini aşkın yeni nüfus ile kuzeyin demografik
yapısında önemli değişiklikler gerçekleştirdi. 1960’dan beri ada üzerinde
egemen askeri üsler bulunduran İngiltere ise, olanlara seyirci kalarak,
böl-yönet politikasının bu kez Türkiye tarafından uygulanmasına onay verdi.
Şu
anda ada üzerindeki askeri duruma bakacak olursak şu tablo ortaya çıkmaktadır:
KUZEYDE ASKERİ DURUM
Sayıları
40 bine yaklaştığı söylenen Kıbrıs'taki Türk silahlı kuvvetleri ve sayıları
bilinmeyen subay ailelerine ek olarak, Kıbrıs Cumhuriyeti kuruluş anlaşmalarına
göre adada bulunan 650 kişilik Türk Alayı personeli vardır. Mecburi askerlik
yasası çerçevesinde görev yapan Kıbrıslı Türk gençlerinin sayısı da 4300 olarak verilmektedir. Kıbrıs Türk Güvenlik
Kuvvetleri'nde görevli Türkiyeli subay sayısı hakkında herhangi bir bilgi elde
edilememiştir. Eğitilmiş 50 yaşın altındaki yedekler ise 26 bin kişi kadardır.
Askeri
araç olarak 300 tane ABD malı modern M-48A5 tankı, 200 tane M-113 ve M-59
zırhlı personel taşıyıcısı, çeşitli silahlar, havan topları ve uçaksavar
silahlar, 8 uçak, 12 helikopter ve 3
sahil botu vardır.
Ercan
(Timbu) sivil havaalanına ek olarak, askeri amaçlı Geçitkale (Lefkonuk)
Havaalanı, Ağırdağ-Kırnı yanındaki yardımcı pist, Girne Deniz Üssü, Mağusa
Limanındaki askeri gemilere kolaylıklar sağlayan düzenlemeler ve diğer askeri
tesisler bulunmaktadır.
TC
devletinin Kıbrıs toprakları üzerindeki askeri güçleri için, 1990 yılında 328
milyon dolarlık bir harcama yaptığı (savunma bütçesinin %10'u) kaydedilmiştir.
Halen yılda 510 milyon dolar harcama yaptığı hesaplanmaktadır. Bu para ABD
tarafından TC'ye verilen askeri yardımın üzerinde bir miktardır.
Türkiye'nin
Kıbrıs'ın kuzeyinde kendi askerinin denetiminde tuttuğu topraklarda oluşturduğu
ve uluslararası topluluk tarafından yasadışı olduğu için kabul görmemiş olan
KKTC devletçiği, sadece kendi tarafından tanınmakta olup, Türkiye burjuvazisine
bir yandan bölgede askeri üstünlük ve avantaj sağlarken, öte yandan da ekonomik yarar sağlamaktadır.
ASKERİ İŞGAL ALTINDAKİ EKONOMİK SÖMÜRÜNÜN BOYUTU
Sadece
1987 ile 1996 yılları arasındaki 10 yıllık dönemde, Kıbrıslı Türklere ekonomik
yardım adı altında gönderilen 395.4 milyon dolar, bunun beş katını tutan mal
satımı ile geri alınmıştır. Bir başka deyişle, Türkiye ticaret ve sanayi
burjuvazisi, Türk Kıbrıslılarla yapmış oldukları alışverişten 2 milyar 7 milyon
200 bin dolar kârlı çıkmıştır. Örneğin
1996 bütçesi gerçekleşme rakamlarına göre, Türkiye'nin 1996 yılında KKTC
bütçesine katkısı 7 trilyon 367 milyar TL (89.7 milyon dolar) olurken, bunun 6
trilyon 119 milyar 642 milyon TL'si (74.5 milyon dolar) doğrudan ekonomiye
enjekte edildiği ve geriye kalan bölümünün ise savunma harcamalarına gittiği
açıklanmıştır.
GÜNEYDE ASKERİ DURUM
9200
erkek ve 500 kadından oluşan 9700 kişilik Rum Milli Muhafız Ordusu personeli,
9050 piyade, 300 hava ve 350 deniz gücü olarak görevlendirilmiştir. 650 Yunanlı
subayın bu orduda yönetici olarak çalıştığı bilinmektedir. Buna ek olarak 1960
Kuruluş anlaşmalarına göre 950 kişilik bir de Yunan Alayı vardır. Yunan
Alayında 81 ve 107 MM havan topları, 90 ve 106 mm tanksavar silahlar ve Milan
füzeleri bulunmaktadır. Bunların dışında 2 Yunan Komando Taburu'nun da
bulunduğu söylenmektedir. Eğitilmiş yedekler 88 bin kişi kadardır. Rum Milli
Muhafız Ordusu'nun idamesi için her yıl 200 milyon Kıbrıs Lirası'ndan fazla
para harcanmakta, S-300 gibi yeni silah sistemlerinin alımı için de milyonlarca
dolar heba edilmektedir.
Askeri
araç olarak 52 Fransız malı AMX-30B-2
tankı, 120 EE-R ve 28 EE-3 tipi Brezilya malı zırhlı araç ve çeşitli zırhlı
personel taşıyıcılar, 4 savaş uçağı, 8 helikopter ve 5 sahil koruma botu
vardır.
Larnaka sivil havaalanına ek
olarak, sivil amaçlar için kullanılan
Baf hava alanı, son zamanlarda askeri
hava üssüne dönüştürülmüştür. Ara bölgede kalmış olan Lefkoşa Uluslararası
Havaalanı ise 1974 savaşından beri kullanılmamakta olup BM Barış Gücü'nün
denetimindedir.
ARA BÖLGE DE TEHLİKELİ
180km
uzunluğundaki ateşkes hattı üzerinde 17 bin kadar mayının döşenmiş olduğu
sanılmaktadır. 110 mayın tarlasından 39'u BM denetimindegi ara bölgede yer
alırken, 71 tanesi de ara bölgenin 500 metre kadar yakınındaki yerlerde
yerleştirilmiş bulunmaktadır.
1964'den
beri adada görev yapmakta olan BM Barış Gücü askerlerinin sayısı da halen 1197
olup, bu görevin maliyeti yılda 45 milyon dolar tutmaktadır.
EGEMEN İNGİLİZ ASKERİ ÜS
BÖLGELERİ
Bunlara
ek olarak 1960 Garanti ve İttifak Anlaşmalarına göre, ada üzerinde iki askeri
üs bulundurma hakkı elde eden İngiltere'nin, Dikelya ve Ağrotur'daki Egemen
İngiliz Üs Bölgelerinde 1500'ü Kraliyet Hava Gücü (RAF) ve 2300'ü de Kara Gücü
olmak üzere 3800 İngiliz askeri vardır. Adanın en yüksek tepesi üzerinde bir
ufukötesi radar bulunduran İngiltere, doğa koruma alanı olarak ilan edilmiş
bulunan Akama bölgesinde ise askeri tatbikatlar gerçekleştirmekte ve bölge
halkının tepkisine neden olmaktadır. ABD'ye ait iki adet U-2 casus uçağı da
1974 öncesinden beri Ağrotur'da konuşlandırılmış bulunmaktadır.
YENİ ÜSLER,YENİ TEHLİKELER
Görüldüğü
gibi adamız Kıbrıs, emperyalist güçler ve onların yerli işbirlikçileri
tarafından patlamaya hazır bir barut fıçısına döndürülmüştür. Kıbrıs Rum
tarafının Rusya'ya sipariş verdiği S-300 füzelerinin adaya getirilip
konuşlandırılması ve bunun yaratacağı tehlikeler, Türk tarafının artan meydan
okuma tehditleri, durumu daha da karmaşık bir hale getirmektedir.
Rumlar,
Baf askeri havaalanını hizmete açmaya hazırlanırken, Türkiye de işgali altında tutmaya devam ettiği Kıbrıs'ın
kuzeyindeki topraklar üzerinde yeni militarist projelerin gerçekleşmesi için
çalışmaktadır. Türk Genel Kurmayı tarafından hazırlanan iki yeni projeye göre,
Gemikonağı ve Mağusa boğazında iki büyük deniz üssü inşa edilecek, üçüncü
projeye göre ise, Geçitkale Havaalanı
büyük bir hava üssü şeklinde donatılacaktır. Anımsanacağı gibi,
Geçitkale Havaalanı'na, NATO'nun 25-27 Şubat 1990 tarihlerinde harita üzerinde
gerçekleştirilen bir tatbikatında "aktif ve öncü görev" verildiği
basın haberlerine yansımış, Toros-2 1997 tatbikatı sırasında da Türk Hava
Kuvvetlerine bağlı F-16'lar tarafından kullanılmıştı.
Bu
arada Türk silah sanayicilerinden bir grup, Kıbrıs'ın işgal altındaki kuzeyinde
"Türk milli silah sanayi yatırımlarının bir halkası"nı kuracakları
açıklamışlardır. 1998'in Ocak ayı ortalarında bölgemize gelen Çarmıklı Holding ve Yurtsan Yönetim Kurulu
yetkilileri, buradaki askeri olanakları Türkiye'dekilerle "sanayi, silah
ve arazi işbirliği halinde" nasıl birleştireceklerini araştırdıklarını
açıklamışlar ve askeri yatırımlar yapmayı planladıklarını duyurmuşlardır.
DOĞU AKDENİZ'DE KURULAN YENİ
ASKERİ DENGELERDEKİ YERİMİZ
Doğu
Akdeniz sularında Aralık 1997'de yapılan ve 5 gemi ile bin bahriyelinin
katıldığı ABD-İsrail-Türkiye askeri tatbikatları da bölgemizde, ABD
emperyalizminin çıkarlarına hizmet edecek yeni askeri dengelerin kurulmakta
olduğunu göstermektedir.
İsrail,
Türk Hava Kuvvetleri'nin modernizasyonuna katkıda bulunurken, İsrail Merkava
tanklarının Türkiye'de yapımına başlanması planlanmaktadır. İsrail-Türkiye
stratejik ittifakı çerçevesinde Kıbrıs'ın kuzeyindeki egemen askeri ve sivil
güçler de, kendilerine düşen rolü almakta gecikmeyecektir. Nitekim UBP'nin
yayın organı Birlik gazetesinde üçlü Amerikan taksim planını lanse etmeye
çalışan Fuat Nalcıoğlu, 6 Ocak 1998
tarihli köşesinde şunları yazmıştır:
"Türkiye,
ABD, İsrail askeri ortak tatbikatı başlamıştır. Ülkemizin de içinde olduğu Doğu
Akdeniz’de yapılan bu askeri tatbikat, bizleri de yakından ilgilendirmektedir.
Başlatılan bu işbirliği, gelecekte biz KKTC’yi de içine alacak olan bir
işbirliğidir. ABD’nin bölgemizde en stratejik konuma sahip ve de en yakın
müttefikleri olan Türkiye ve İsrail ile başlattığı bu askeri işbirliği, 2000
yüzyılına damgasını vuracak olan bir işbirliğidir...
Bu
yıldan itibaren Kıbrıs sorunu da yol ayrımına doğru gitmektedir. Avrupa Birliği
ya Türkiye’yi de bu yıl içinde tam üyelik için adaylığa kabul edecek ve her şey
planlandığı gibi gidecektir. Üç bölgeli Kıbrıs Taksim edilecek, KKTC olarak biz
de, Türkiye, ABD, İsrail ortak cephesinin içinde yer alacağız. Ülkemiz Doğu
Akdeniz’in en stratejik ülkelerinden biridir. Biz beğensek de, beğenmesek de
ülkemizin pozisyonu budur. Kafkasya’da, Doğu Avrupa’da ve Ortadoğu’da
kurulmakta olan yeni yapılanmadaki yerimizi mutlaka alacağız. Bu
kaçınılmazdır.”
ACİL GÖREV NE OLMALIDIR?
Yukarıda
çizilen genel tablo, bölgemizin
barışsever halkları açısından hiç de iç
açıcı değildir. Arap Birliği ülkeleri bu üçlü tatbikatları kınarken, Kıbrıslı
Rum bir yetkili de şu açıklamayı yapmıştır: "Gelişmeleri izlemekteyiz.
Tatbikatların Kıbrıs'la herhangi bir ilgisi olmadığı hakkında bize güvence
verilmiş ve kurtarma amaçlı oldukları söylenmiştir; ama sürekli olarak soykırım
ve insan hakları ihlallerine ilişkin kayıtları bulunan Türkiye gibi bir ülkenin
de bu tatbikatlara katılması, olayın insancıllığı ile bağdaşmamaktadır."
Kıbrıslı
Türk ve Rum yurtseverlere düşen acil görev, adamızın tamamen
askersizleştirilmesi, yabancı askeri üs ve tesislerden arındırılması, Kıbrıs
Cumhuriyeti'nin halkını ve topraklarının federal bir çatı altında yeniden
birleştirilmesi ve adamızın bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüğünü
sağlamak için kitleleri bilinçlendirip, anti-emperyalist mücadele cephesine
kazandırmaktır.
(“M.İlker” imzasıyla, Kıbrıs'ta
Sosyalist Gerçek, Sayı:25-26, Şubat-Mart 1998 ve kitap içinde, Ahmet An, Kıbrıs
Sorununun Perde Arkası, İstanbul 2000, s.39-44)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder