27 Mayıs 2015 Çarşamba

KUYUDAN ÇIKARILAMAYAN TAŞ...


 "Bir "kötü taklitler manzumesi" oluşturan 1940-60 dönemi "şiirleri"ni de Kıbrıs Türk şiiri (edebiyatı) içinde saymak gerçekçi gelmiyor bana...Kıbrıs Türk Şiiri'ni 1960'lı yıllarda kendini göstermeye başlayan "genç bir şiir" olarak tanımlıyorum ben...Kendi politikasını kurabilmiş, bilinçli, süregen üretim yapabilen şairlerin sayısı oldukça az." (T.Öncül, Yaşasın Edebiyat dergisi, Temmuz 98)
Yıllardır eleştirdiğimiz hastalık, demek ki şimdi de seni sarmış. Reçetenizi baba Özker Yaşın, son çıkardığı "Yüreğimin Yarısı Sende" kitabında yer alan "Kıbrıs'ta yaşayan bazı şiir heveskarları üzerine yazılmış hiciv denemeleri"nde yazmış bulunuyor. (s.109-128) Acil şifalar dileriz!
***
"Önce Demirağ vardı, şimdi bir de Öncel çıktı...Kıbrıs Türk Şiiri bunlarla başlayıp, bunlarla bitiyormuş!...Yapmayın. Ayıptır. Yalnızca ayıp da değil, genelde Kıbrıs Türk kültürüne, özelde de Kıbrıs Türk şiirine emek vermiş onlarca insanımızın alın terlerine ve özverili çabalarına ihanettir de yaptığınız" (B.Fevzioğlu, Kıbrıslı, Ekim 98)
Yıllardır, pohpohlanmış "sanat cuntası"nın bencilliğine karşı vermekte olduğumuz mücadeleye katkıda bulunduğu için Bülent'e teşekkürler.
***
"Nerdeyse herkes sanatçı, şair yazar. Nereye dönseniz 50 adet şaire, sanatçıya, yazara çarpıyorsunuz...Bunları niye yazıyoruz? Çünkü, bu işin iyice cılkı çıkmıştır da ondan. Kim sahici, kim sahte, birbirine karışmıştır, ya da da öyle sanılıyor. Elbette, bu sahiciler ve sahteler karmaşasında ülkemizde eleştirinin kurumlaşamamasının, herkesin kendi ahbaplarını karşılıklı övme çiğliğinin rolü büyük." (F.Demirağ, Kıbrıs, 2.10.98)
Yazdığımız eleştiri yazılarını, hoşgörüyle karşılayıp, elinizde tuttuğunuz yayın organlarında basma dürüstlüğünü ve demokratlığını gösteremezseniz, eleştiri kurumu nasıl gelişecek?
***
"201 yılda yazılan ve yayınlanan bütün şiirler BOŞ, tek DOLU olanları Demirağ'la Öncül'ün yazdıkları. Akıl işi mi bu?...Müminlik bizden, imamlık sizden. Sizi, önümüze alalım lütfen. (B.Fevzioğlu, Avrupa, Vatan, Birlik, 7.10.98)
***
"Birtakım şeyleri deştik, kedinin pisliğini örtmesi gibi görmezlikten-bilmezlikten gelmedik diye, hemen savunma ve saldırıya geçenler...Kıbrıslı Türk şair ve yazar sayısının neden yıllardır ve hala 3-5'i geçemediği üzerinde düşünmelidirler...Kimseden akıl almayız, doğru bildiğimizi yazarız; kendi üretimimize güvenir, hiç kimseden çekinmez ve bir şey de beklemeyiz." (F.Demirağ, Kıbrıs, 8.10.98)
Kargaya sümüğü tatlı gelirmiş derler...
***
"Kendini 'her ilmin alimi' sanan kişiler, birşey üretmek yerine, üretilen her şeyde 'kusur' aramaktan öteye geçemezler...
Dikkat, yazının sonuna "zorunlu üçüncü not"u koymayı unutmuşsun! (T.Öncül, Yeni Düzen, 8.10.98)
***
"Bugüne kadar eleştiri mekanizmasının oluşturulamaması, hedefleri saptırıyor. Kimin hangi ilişkilerle nereye gittiği, kaç saniye alkış aldığı, hangi ünlüyle fotoğraf çektirdiği, falanca dergide kaç sayfa yer tuttuğu gündemi belirlemeye devam ediyor." (F.Naldöven, Yeni Düzen, 13.10.98)
***
"Yanlış ve haksız bir yaklaşıma zorunlu bir yanıt: ...Eğer benim (ve benim gibi yaptıklarını görmezden geldiklerinin) bugüne değin neler yaptığımı(zı), neler ürettiğimi(zi) bilmiyorsa bu kendi defosudur...Hele de başkasını yok sayarak sizin varolmanız mümkün değildir." (N.Cahit, Ortam, 15.10.98)
***
"Benmerkezci tutum ve davranışları sergileyenler, K.T.Edebiyatına zararlı oluyorlar...(M.Kansu, Avrupa, 15.10.98)
***
"Ve...üç yazının sahibine de tek soru: Biz, medyada 'çarşaf çarşaf yer' kaptık da onlar geri mi kaldı; üçünün de gazetelerde sütunları, hemen tüm gazetelerde çoğunun ürünlerine çarşaf çarşaf yer veren sayfalar...anlı şanlı ekranlarda kendileriyle ahbaplarının reklamlarına dönük, ahkam kestikleri programları yok mu?" (F.Demirağ, Kıbrıs, 16.10.98)
Üzüm üzüme bakarak kararmıyor mu?
***
"Bizim gocunacak hiçbir şeyimiz yok." (F.Demirağ, Kıbrıs, 20.10.98)
O halde niye bu hiddet, niye bu celal!
***
"Mitolojiye angaje olmak, mitolojiden isim ve esin araklayarak çarşaf çarşaf şiir yazmak, hazır imgelere konarak papatyayla sayfa süsler gibi şiir yazmak ne kadar özgünlük olur bilmem. Türk şiirinden import ettiği yazınsal değerlere yasemin, zeytin ve Limnidi ateşi katarak Kıbrıs Türk şiiri yaratma yanılgısına kapılırken, şiirini belagata dayalı illüstratif bir şiire indirgeyen Fikret Demirağ mı özgünlük örneği olacak?" (Ümit İnatçı, Avrupa, 21.10.98)
Doğru söze ne denir?
***
"Bir yazı yazdım, ortalık karıştı." (T.Öncül, Yeni Düzen, 22.10.98)
***
"Bana gelince...Hiçbir zaman 'en önde, en üstte olmak' gibi bir derdim olmadı. 'En iyisi benim' gibi bir iddiam da olmadı." (F.Demirağ, Kıbrıs, 27.10.98)
Sen git bunları bir de Orbay Deliceırmak'a anlat.
***
"Doğru! Siz büyüklerimiz, ancak sizi övdüğümüz zaman bizi takıyorsunuz. Yerdiğimiz zaman ise nerdeyse peşimize DDT ile düşeceksiniz. Şunu artık kavrayınız: biz sadece zırıltı çıkaran sinekler değiliz. Bize konuşma hakkı sağlayan tahsilimiz var." (Ümit İnatçı, Avrupa, 30.10.98)
***
"Tartışmanın kurallarını öğrenmek durumundayız...Kimse, başkasının varlığını, kimliğini görmezlikten gelemez, yok sayamaz, kendini hep öne çıkarıp küfürler yağdıramaz." (M.Kansu, Halkın Sesi, 3.11.98)
***
"Amatör şairimize yanıt: ...Peki sen (T.Öncül) 14 edebiyatçıyı bir araya getirebilir misin? Kaldı ki senin başkanlık döneminde Sanatçı ve Yazarlar Birliği mum gibi eriyip, akıp gitmedi mi?" (Kemal Ankaç, Ortam, 5.11.98)

(Kıbrıslı Türkün Sesi dergisi, Sayı:40, Aralık 1998)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder