Ahmet Tolgay, imzasız başyazılarını yazdığı gazetesinde
geçenlerde şöyle yazıyordu: “Fuat Veziroğlu’nun yıllar önce yayınlanmış bir
şiir kitabı vardı. Kitabın adı, “Çukur Yanaklıya Mektuplar”. “Çukur Yanaklı”
göründüğünde, Abdi Çavuş’ta kopan
fırtınaları dizelerinde güçlü bir ozan duyarlılığıyla anlatıyordu
Veziroğlu. Şimdilerde yeni insan manzaraları, ayrıksı yaşam biçimleri ve
dökülen binalarıyla hızlı bir değişime sahne olan Abdi Çavuş’tan geçerken kendi
kendimize sormadan edemedik:
“Fuat Veziroğlu Çukur Yanaklılı günlerinden yıllar sonra
anılarının sokağı Abdi Çavuş’u bugün bir kez daha dizelerinde anlatmaya
kalkışşa, acaba ne tür duyguların fırtınasını estirirdi?”
Lefkoşa’nın surlariçinin ünlü sokağı Abdi Çavuş’tan
geçerken bu düşüncelere dalan başyazar, nedense eski Lefkoşa’yı dolduran “yeni insan manzaraları” ve “ayrıksı yaşam
biçimleri”ne sahip bu insanların Türkiye’den adamıza gelmiş yerleşikler
olduklarına değinmiyor. Çünkü onyıllardır, onların bu ülkeye gelip, demografik
yapımızı değiştirmelerine, rejimin oy deposu olmalarına onay veren çevrelerden
birisidir. İş işten geçtikten sonra, eski Lefkoşa’nın izini süremediği için
“hüzünlenmemek olanaksız” diye başyazı yazan Ahmet Tolgay Albayrak’a , onu daha
da hüzünlendirici bazı bilgiler aktarmak istiyoruz:
Kuzey Kıbrıs’ta uzun süre yaşamış ve gözlemlerde bulunmuş
olan Alman bilim adamı Ronald Wellenreuther, birkaç ay önce Münih’te yayımlanan
“Kuzey Lefkoşa (Kıbrıs): Doğu ile Batı arasında bölünmüş bir kentte, kent
gelişimi ve sosyal çevre analizi” adlı araştırma kitabının bir bölümünde, kuzey
Lefkoşa’da yaşamakta olan de-fakto nüfus miktarını 40 ile 50 bin kişi olarak
verirken, bunun üçte birini Türkiyeli Türklerin, geriye kalanını da Kıbrıslı
Türklerin oluşturduğunu yazmaktadır.(s.184)
Kuzey Lefkoşa’da
yaşamakta olan Türkiyeli Türklerin sayısının, ancak tahmini olarak
bilinebileceğini belirten araştırmacı, Türkiyelilerin tüm surlariçi nüfus
içerisinde % 70 ile 80 arasında bir oran oluşturduklarını söylemenin gerçekdışı
sayılamayacağını belirtmektedir. (s.186)
Surlariçi Lefkoşa’da ilkokula gitmekte olan Atatürk ve
Arabahmet İlkokullarındaki öğrencilerin ulusal
kökenleri hakkında yaptığı bir araştırmada ise şu sonuçlar ortaya
çıkmıştır:
Öğretim yılı Kuzey Kıbrıslı Türkiyeli Diğer
1987-88 60 21 4
1988-89 53 19 4
1989-90
ve 1990-91 70 91 10
1991-92 31 63 1
1992-93 39 63 2
1993-94 18 60 6
Wellenreuther, 1992-93 ders yılında 12 öğrencinin,
1993-94’de de 32 öğrencinin doğum yeriyle ilgili veri bulunmadığını not ederek,
Kuzey Kıbrıs doğumlu olan çocukların hepsinin de Kıbrıslı Türk olmadığına
dikkati çekmektedir.
Yukarıdaki listeden de görüleceği gibi, 1989-90 ders
yılından başlayarak, surlariçi ilkokullarında Türkiyeli öğrenciler leyhine bir
artış söz konusudur. Buna paralel olarak, surlar içindeki konutlarını terk
etmiş olan Kıbrıslı Türklerin evlerinde artık Türkiyeliler yaşamaktadır ve son
yıllarda surlar içinde yaşamakta olan Türkiyelilerin sayısı artmıştır.
Surlariçi bölgesinde yaşayanlar sosyal-coğrafya açısından da üç kısma
ayrılmaktadır: 1-Türkiye’den gelmiş ve işçi pansiyonlarında kalan kaçak
işçiler, 2-Yasal yollardan adaya göç etmiş olan ve oturma izni bulunan
Türkiyeli işçiler, 3- Sosyal durumları zayıf olan az gelirli Kıbrıslı Türk
aileler ve emekliler. Bu arada, surlar dışındaki okullarda, örneğin Köşklüçiftlik İlkokulunda
Türkiyeli öğrencilerin Kıbrıslılara oranı sadece %6,8 olarak
saptanmıştır.(s.186)
1993-94 ders yılında Lefkoşa surlariçi ilkokullarındaki
bütün öğrenciler içinde Türkiye doğumlu olanların Türkiye’nin hangi yöresinden gelmiş olduğuna
ilişkin yapılan saptamalarda ise şu tablo ortaya çıkmıştır:
Olağanüstü hal bölgesi Hatay Çukurova Batı TC kentleri Diğer
114 104 84 75 159
TC
Dışişleri eski Bakanlarından DSP milletvekili Prof.Mümtaz Soysal’ın
İngiltere’deki Kıbrıslı Türklerle yaptığı bir toplantıda söylediği şu sözler
de, Ahmet Tolgay ve benzerlerinin hüznüne geç de olsa hüzün katmalıdır: “Kuzey
Kıbrıs toprağı bizim, federasyon bile bunu değiştiremez...Siz göç etseniz de biz
bu toprakları boş bırakmayız, gidenin yerine gelecek çok.”(Toplum Postası,
27.6.1996)
(Kıbrıslı
Türkün Sesi, Sayı:13, 20 Ağustos-20 Eylül 1996)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder