A.K.E.L. (Rumcada “Emekçi
Halkın İlerici Partisi” anlamına gelen kelimelerin ilk harfleri), 19.
Kurultayını 7-10 Aralık 2000 tarihlerinde Lefkoşa’da gerçekleştirdi. 100
kişilik Merkez Komite üyeleri ile Dimitris Hristofyas’ın yeniden 5 yıllık bir
dönem için parti genel sekreterliğine seçilmesiyle tamamlanan AKEL kurultayına,
1281 parti üyesi ve 43 ülkeden 69 davetli katıldı.
GENEL SEKRETERİN AÇILIŞ KONUŞMASI
Kurultayın açılış
konuşmasını yapan AKEL Genel Sekreteri Hristofyas, partisinin, Mayıs 2001’de
yapılacak olan parlamento seçimlerinden en büyük parti olarak çıkacağına olan
inancını dile getirdi. Yapılan kamuoyu yoklamalarına göre, partisinin
prestijinin gittikçe arttığını söyleyen Genel Sekreter, Kıbrıs sorununun gerçek
rayından saptırıldığını, Rum tarafının ilkelere dayalı net bir tutum izlemesi
gerektiğini vurguladı.
Kıbrıs sorununa iki
bölgeli, iki toplumlu, federal bir çözüm öngören BM kararları ve doruk
anlaşmaları zemininde bir çözüm bulunması gerekliliğini savunan Hristofyas,
bulunacak çözümün, tek egemenliği, tek uluslararası kişiliği ve tek
vatandaşlığı olacak bir devleti, yani Kıbrıs Cumhuriyeti’ni öngörmesini istedi.
Hristofyas, bunun anlamının, bütün vatandaşların insan hakları ve temel
özgürlüklerinin, göçmenlerin ev ve mallarına dönme hakkını güvence altına
alacak bir çözüm olduğunu savundu.
AKEL Genel Sekreteri,
ayrıca bulunacak çözümün Türk işgal kuvvetleri ile sömürgecilerin ayrılmasını,
Güvenlik Konseyi direktifleri altında faaliyet gösterecek uluslararası bir
gücün adaya gönderilmesini, adanın askerden arındırılmasını ve tek yanlı
müdahaleleri ortadan kaldıracak genişletilmiş uluslararası garantiler öngörmesi
gerektiğini söyledi.
AB üyeliği konusuna da
değinen Hristofyas, AB’ın, takdim edilmesine çalışıldığı gibi kutsal bir aile
olmadığını, AB içinde birçok sorunlar bulunduğunu, AB üyeliğini desteklemeleri
yönündeki politika değişikliğini, “üyeliğin Kıbrıs’ın yeniden birleşmesine
hizmet edeceği için” yaptıklarını kaydetti.
Hristofyas, 100 dakika
süren konuşmasında küreselleşme ve “yeni dünya düzeni”ni de eleştirerek,
bunların kapitalizmin yeni ifade şekilleri olduğunu söyledi ve Sovyet blokunun
çökmesi ardından ABD’nin tek süper güç olarak kaldığını ve Birleşmiş Milletler
örgütünün güçsüzleştiğini belirtti.
AKEL Genel Sekreteri şöyle
konuştu:
“Sol’un, sosyalizm için,
küreselleşmeye insancıl bir içerik kazandıracak insancıl ve demokratik bir
sosyalizm için mücadeleyi sürdürme
görevi vardır. İlericilerin, kendi kendilerine olan güvenlerini yeniden
kazanacaklarına inanmaktayım. Solcu hareketler, kayıplarını telafi etmeye ve
güçlerini toparlamaya çalışmalıdır.
Türkiye, Batı’nın
Ortadoğu’daki jandarması olarak görülmektedir ve bu Ankara ile Rauf Denktaş’ın
Kıbrıs konusundaki küstahlığından bellidir.
Kıbrıs halkı ABD’nin,
Kıbrıs’ta insan haklarını desteklediğini ve adanın iki bölgeli, iki toplumlu
bir federasyon çerçevesinde barışçı bir şekilde yeniden bütünleştirilmesi için
çalıştığını görmek istemektedir. ABD, İngiltere ve diğer NATO’lu
müttefiklerinin, Türkiye’ye karşı tavır almalarını beklemiyoruz. Ama onların,
Kıbrıs sorunu çözümlenmedikçe Doğu Akdeniz’e barış ve istikrarın gelemeyeceğini
anlamalarını bekliyoruz.”
KIBRISLI TÜRK KONUKLARIN KONUŞMALARI
Çin’den Kuba’ya, Rusya’dan
Hindistan’a kadar 43 ülkeden gelen yabancı konuklara da seslenen Hristofyas,
AKEL’in 19 Kurultayının, ayrıca ilerici ve sol partilerin önemli bir
uluslararası toplantısını oluşturduğunu vurguladı. Kurultaya katılan yabancı
ülkelerden komünist ve sosyalist parti temsilcileri yanında, Temsilciler
Meclisi Başkanı ve Cumhurbaşkanı Vekili Spiros Kiprianu, Kıbrıs Ortodoks
Kilisesi Başkanı Başpiskopos Hrisostomos, diğer Kıbrıs Rum partilerinin
temsilcileri, Kıbrıs Türk kesiminden CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat ile YBH
Genel Sekreteri İzzet İzcan da vardı.
Kurultay üyelerine hitaben
yaptığı konuşmada, “Anavatanımız Kıbrıs zor günler geçiriyor” diyerek, barış ve
dostluk günlerinin beklentisi içinde olduklarını söyleyen Talat, AB
ilişkilerine değinirken, Kıbrıs sorununun Türkiye’nin AB üyeliği gidişatıyla
bağlantılı kılınmasının, Kıbrıs sorununa çözüm arayışlarını baltaladığını,
Türk-AB ilişkilerinin, Türk-Yunan ilişkilerinin düzeltilmesiyle bağlantılı
olması konusunun ise Kıbrıs sorununun çözümüne büyük ölçüde yardımcı olacağını
savundu. Adanın, iki toplumun siyasi eşitliğine dayanacak, iki toplumlu, iki
bölgeli bir federasyonla birleştirilmesinin her ikiş toplumun çıkarlarına
hizmet ettiğini savunan CTP Genel Sekreteri Talat, Kıbrıus sorununun
çözümsüzlüğünden daha fazla sıkıntı çeken Kıbrıs Türkleri, böyle bir
düzenlemeyi kararlılıkla destekliyorlar” diye ekledi.
YBH Genel Sekreteri İzzet
İzcan ise konuşmasında, ülkenin diğer yarısından, Kıbrıslı Türklerden, Girne,
Güzelyurt, Maraş ve Karpaz’dan selam getirdiğini, mevcut durumdan Rumlar kadar
Türklerin de sıkıntı çektiğini belirtti. Kıbrıs’ın emperyalizmin böl ve yönet
politikalarına kurban edildiğini vurgulayan İzcan, geçmişte her iki toplumun da
hatalar yaptığını, kendine milliyetçi diyen unsurların Enosis ve Taksim
ülküleri peşinde koşarak emperyalizme hizmet ettiklerini dile getirdi. Bu
politikaların Kıbrıs halkına acı ve gözyaşından başka hiçbir şey
kazandırmadığını dile getiren İzzet İzcan, “Oysa Kıbrıs Kıbrıslılarındır. Bu
memleket, güneyi ve kuzeyi ile hepimizindir. Her karış toprağında hakkımız
vardır ve hepimize yetecek kadar büyük, ancak bölünemeyecek kadar küçüktür”
diyerek, tüm kesimleri sağduyulu davranıp barışa katkı yapmaya çağırdı.
KURULTAY KARARLARI
Kurultayın son gününde
onaylanan 35 sayfalık siyasal kararlarda, partinin tüm konulardaki siyasetinin
eksenleri yer aldı. Kıbrıs sorunu için kurultay kararında şunlar vurgulandı:
“Son 5 yıl Kıbrıs
sorununun çözümü yönünde ilerleme olmayan kısır bir dönemdir. BM kararları ile
Doruk Anlaşmaları’nın belirlediği temelden sapma ve gerileme oldu. Kıbrıs
sorunu, 1974’den bu yana en kötü durumda bulunuyor. Kayma durdurulmaz ve sapma
tamamlanırsa, Kıbrıs ile Kıbrıs halkı, yani Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler
yeni acı maceralara sürüklenecek. Herşeye rağmen görüşmeler prosedürü çözüm
bulunması için tek elverişli yoldur. Türk uzlaşmazlığına rağmen, BM kararları,
Doruk Anlaşmaları, insan hakları ve temel özgürlüklerle ilgili AB normları
temelinde çözüm bulunması imkanları tükenmedi.”
Kıbrıs-AB ilişkileri için
ise şunlara yer verildi:
“AB’ın Kıbrıs sorunundaki
rolüyle ilgili beş yıllık dönemde, hükümetin ve diğerlerinin beklentileri
gerçekleşmedi ve AKEL’in değerlendirmeleri doğrulandı. Helsinki’nin olumlu
unsurlarının sonuç vermesi için (eğer verirlerse), sıkı çalışma ve sürekli
mücadele gerekecek.”
SEÇİMLERLE İLGİLİ STRATEJİLER
Kurultay’da kabul edilen
kararda, ayrıca Güney Kıbrıs’ta Mayıs 2001’de yapılacak parlamento seçimleri
ile Şubat 2003’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde AKEL’in nasıl bir
tavır izleyeceği onaylandı. Buna göre, parlamentoda daha fazla temsil edilmek
ve daha fazla sandalye kazanmak için “Yeni Güçler” diye nitelendirilen ve
AKEL’e üye olmayan demokrat kişilerin, AKEL seçim listesinden aday olmaları
sağlanacaktır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de, AKEL’in “demokratik ilerici
güçler”le yapacağı işbirliği sonucu belirlenecek olan adayın seçilmesi ve bu
amaçla yeni seçilen Merkez Komitesinin bunu gerçekleştirmek için elinden geleni
yapması istenmektedir. Kararda, başkanlık seçimlerinde diğer partilerle
yapılacak görüşmelerde Hristofyas’ın isminin ortaya konulması ve bunda uzlaşma
olmaması durumunda, AKEL’in kendi adayı ile seçimlere katılması görüşünün kabul
görmemesinden dolayı rahatça hareket edebileceği belirtildi.
AKEL, geçmişte hiçbir zaman
Kıbrıs Cumhurbaşkanlığı için kendi adayını göstermemiş ve daima işbirliği
yaptığı partilerin adayını desteklemiştir. Partinin 19. Kurultayında alınan
karar göre ise, AKEL’in desteklediği aday, 2003’de yapılacak Başkanlık seçimini
kazanırsa, parti, yeni başkanın kuracağı hükümete katılmayı ilk defa talep
edecek.
İDEOLOJİK GÖRÜŞLER
Gözlemcilere göre,
Dimitris Hristofyas, AKEL Genel Sekreterliğine yeniden seçildikten sonra
yaptığı konuşmada “bizler demokratız, çünkü komünistiz” diye konuştu ve burada
anılan komünizm sözcüğü, kurultay sırasında yapılan konuşmalarda ilk ve son
defa kullanıldı, 35 sayfalık kurultay kararları arasında da hiç kullanılmadı.
Bunun yerine karar tasarısında şu söylem yer aldı:
“Solcu ilerici hareketin
dünya sahnesine ısrarlı ve etkin bir dönüş yapması, halk arasında etkisini
artırması için zaman olgunlaşmıştır. Solcu partilerin girişimiyle örgütlenen
uluslararası toplantılar, sol partilerin eski durumlarını kazanmasına önemli
katkıda bulunmaktadır. Bu partiler arasındaki işbirliği ve eşgüdümün bir üst
dereceye yükseltilmesi çabaları, bölgesel ve küresel düzeyde
yoğunlaştırılmalıdır. AKEL bu doğrultuda girişimlerde bulunmayı sürdürecektir.”
Kurultay, Avrupa Birliği
çerçevesinde bir “Avrupalı Solcu Parti”nin oluşturulması için çaba sarfetme ve
solcu-ilerici partilerin, küreselleşmeye ve çok uluslu şirketlere karşı
uluslararası hareketlenmede daha aktif bir şekilde katılmalarını sağlama
hedefini de önüne koymaktadır.
Kurultay, AKEL’in ciddi iç
sorunlarla yüzyüze olduğunu kabul etmekte ve şöyle demektedir:
“Parti yetkilileri
arasında ideoloji ve ruh birliğinden memnun olunmasına karşın, bu birliğin daha
da güçlendirilmesi için, üyelerin disiplinli, parti tüzüğüne saygılı ve üyeler
arasındaki ilişkilerde yoldaşça ve içten davranılması, ne kadar asil olursa
olsun kişisel emellerin, parti çıkarları ve davasından üstün tutulmaması
gerekmektedir. Genelde bireyci olan çevresel koşullar, parti örgütlenmesini
etkilemekte olup gevşeklik, yorgunluk, kayırmacılık ve gönüllülükte azalmaya yol
açmaktadır. AKEL’in yapısı, bu tür durumlarla uzlaşmaya olanak tanımamaktadır
ve Merkez Komite bu konuyu derinliğine araştırarak, iyileştirme önlemleri
almalıdır.”
AKEL’İN ÜYE YAPISI
AKEL’in Merkez Komitesine
seçilenlerin %85’i, AKEL Merkez Komitesi
yetkilileri ve ödenekli personelidir. 100 üyeden oluşan Merkez Komitesideki
kadın üye sayısı 12 olup, ilk defa seçilenlerin sayısı sadece 24 kişidir.
Merkez Komite üyelerinin yaş ortalaması 48 olup, en genç üye 30, en yaşlı üye
de 65 yaşındadır. Merkez Komitede 5 üye üniversite mezunu olup, 12’si yüksek
eğitimli, 31’i orta eğitimli, 2’si de ilkokul eğitimlidir. Yeni Merkez
Komitesi, ayrıca 8 kişilik bir Merkez Denetim Komitesi seçmiştir ve bunlar
arasında ilk defa bir kadın üye yer almıştır.
4 gün süren kurultaya
katılan 1281 delegeden yalnızca 190’ı kadın olup, gençlerin yokluğu hissedilir
derecede idi. Delegelerden 76’sı 30 yaşına kadar, 251’i 37-40 yaşları arasında,
409’u 41-50 yaş arasında, 279’u 51-60 yaşları arasında, 266’sı da 60 yaş üstünde
idi. Bunların 367’si ilkokul, 486’sı orta eğitim, 108’i yüksek okul ve 320’si
de üniversite öğrenimi görmüştü.
(“Yusuf Aydın” imzasıyla, Kıbrıs’ta Sosyalist Gerçek dergisi, Sayı:59-60,
Ocak-Şubat 2001)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder