17 Mayıs 2015 Pazar

ABD’NİN GİZLİ SEÇENEĞİ: SINIRLI BİR İSTİLA- 1964’DE ASKIYA ALINAN PLAN, 1974’DE NASIL GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİ?


İngiliz gazeteciler Brendan O’Malley ile Ian Craig tarafından 1999 yılında yayımlanan “The Cyprus Conspiracy”(Kıbrıs Komplosu) adlı kitapta yer alan konuyla ilgili bilgileri, aslına sadık kalarak Türkçeye çevirdik ve aşağıda okuyucularımıza sunuyoruz:

“Makarios’un Kıbrıs Anayasanın 13 maddesinin değiştirilmesini talep etmesi ardından, toplumlararası çatışma çıktı. 1960’da kurulan hükümet sistemi çöktü. İngilizler, barışı korumak için Aralık 1964’de bir ateş-kes gücü oluşturarak, barışı korumaya çabaladılar.
Ocak 1964’de ABD Dışişleri BakanYardımcısı George Ball, adanın taksim edilmesini önerdi. Başkan Johnson, ABD’nin adaya asker göndermesi çağrılarına yanıt vermedi.

ABD PLANI NEYİ ÖNGÖRMEKTEYDİ?
“Türklerin harekete geçmesi ile zor bir durumla karşı karşıya kalınacaktı. Yunanistan’la girişilecek bir savaşın kolayca yayılabilecek, Amerika’nın stratejik çıkarları büyük ölçüde zarar görecek ve NATO zayıflayacaktı. Amerikalıların, barışı koruyacak bir güç gönderilmesi önerilerinin tutmaması halinde, durumu geriye döndürecek bir plana ihtiyaçları vardı. Ball, Londra’ya gitmeden önce, 8 Şubat 1964 günü Johnson ile danışmalarda bulundu ve Washington’daki yetkililer, Türkiye’nin adayı istila ve adanın kuzeyinde büyük bir bölgeyi ve gerekirse, Batı’da ek bir enklavı, Kıbrıslı Türkleri korumak için işgal etmesine izin veren hayret verici bir beklenmedik hal planı hazırladılar. Plan, Ball, İngiliz Uluslar Topluluğu ile İlişkilerden Sorumlu Bakan olan İngiliz meslektaşı Duncan Sandys ile görüşme yapmak üzere ABD’den ayrılmazdan önce, Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı’nın ilgili yetkililerinin çoğunun katılımı ile tarafından hazırlanmıştı. İki bakan bu planın uygulamaya nasıl konabileceğini tartışmışlardı. Amerikalılar, Sandys’den İngiltere’nin de benzeri bir plan hazırlamış olduğunu öğrenmişlerdi. (ABD Dışişleri Bakanlığı Belgeleri, 78 399B, Görevli Sekreter Benjamin Read’den Ulusal Güvenlik Konuları Başkanlığı’nın Özel Yardımcısı McGeorge Bundy’ye gönderilen andırı)
Gizli danışmalardan sonra, planın gözden geçirilmiş bir taslağı 14 Şubat günü, İngiltere, Yunanistan, Türkiye ve Kıbrıs arasında diplomatik mekik dokuyan Ball’a gönderildi. Planın çalışması için Atina, Ankara ve Lefkoşa’daki Amerikan Büyükelçilerinin bulundukları ülke hükümetlerine nasıl davranacaklarına ilişkin ince ayrıntılar bulunmaktaydı. Türkler, Kıbrıs’ta daha fazla karmaşa ile kışkırtılacak olur ve müdahale etmeye karar verirlerse, Türklerin Kıbrıs hava sahasına veya kara sularına girmesinden önce, İngilizlerin destek gücü göndermeleri için, Amerikalılar önce zaman kazanmaya bakacaklardı. Bundan sonra, Türklerin güçlerini ilerletebilmesi için Kıbrıs’taki bazı yerlerde hatlar çizmeye çalışacaklardı. Burada ümit edilen, Yunanlıların, bunun sınırlı bir müdahale olduğunu görmeleri ve Türkiye ile savaşa girmeme için ikna edilmeleriydi. (ABD Dışişleri Bakanlığı Belgeleri, 78 399B, 14.2.1964, Philips Talbot’tan Ball’a andırı)     
Amerikalılar, Türkiye’nin Kıbrıs’ta eyleme geçmeye karar verdiğini öğrendiklerinde, ABD Büyükelçisi Türkiye Başbakanına, coğrafik ve askeri durumun büyük ölçüde Türkiye’nin yararına olması yüzünden, Ankara, saldırgan askeri bir hücumdan çok, “temkinli ve dikkatlice denetlenmiş bir hareket” ile ilerlemesini söyleyecekti. Bunun gerekçesi, Yunanlıların buna askeri karşılık vermesinin önlenmesi ve dünya kamuoyunu, Türkiye’nin Garanti Anlaşmasındaki hakkı neden,iyle “disiplinli bir müdahale” yapmakta olduğuna inandırmaktı. Türk eylemindeki bir gecikme, Yunanlıların düşüncesini değiştirebilir ve İngilizlerin destek gücünün adaya gönderilmesi için zaman kazanılabilirdi. Tabii eğer  ABD ve İngiltere’nin barış gücü girişimini kabul etmesi için Makarios’a baskı yapması için elde hala daha kart varsa. Makarios’a şöyle denecekti: “Türk istilası”nın başlamasına sadece birkaç saat kalmıştır. Amerikalılar “kısa bir gecikme” için Türkleri iknaya çalışmaktadır. Ama çıkacak sonucu garanti edemezler. Barış Gücü nasıl oluşursa oluşsun, o anda ABD’nin desteğini alacaktır. Makarios, bunların kabul etmesi için baskı altına alınacak. (agy)
Eğer Türkler gecikmeyi kabul etmezlerse, ABD Büyükelçisi, İngiliz meslektaşları ile belli talimatlar çerçevesinde uyum içinde çalışarak,  birlikte Türk askeri birliklerinin sadece planda anlaşılmış bölgelerde harekata geçmesini ve Yunan askerleriyle karşılaşma riskine girişmeyeceklerini güvence altına almaya gayret edecekler. Ankara’nın, adaya gönderilecek askerleri, İttifak Anlaşması gereğince halen adada bulunan 650 kişilik Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı’nın devamı gibi görmesini ve bütün Türk birliklerinin adadaki bir İngiliz üst düzey görevlisinin komutası altına konmasını isteyecekler. Planda, “denetimli istila”nın, hem Kıbrıslı Türk azınlığı korumak, hem de Yunanistan ile bir silahlı çarpışmayı önlemek için yapılmasının zorunlu olduğu belirtilmekteydi. Türkiye, müdahalesini, başka yerlerdeki çarpışmaların önlenmesi ümidi ile belli toprak sınırları içinde tutmayı kabul etmeliydi. (agy)

PLANDA HANGİ BÖLGELERİN İŞGAL EDİLECEĞİ BELİRTİLMİŞTİ
Plan, Kıbrıs’ın hangi bölgelerinin ele geçirileceğini tek tek belirtmekteydi. Örneğin Türk Birlikleri, “Girne’den başlayıp, Lefke de içinde olacak şekilde, tepesi Lefkoşa surlariçinin kuzey yarısında olacak olan üçgene benzer bir alana yayılacaktı. Türkler, havaalanı düşmanca amaçlar için kullanılmadığı sürece, Lefkoşa Havaalanı’ndan ve Havaalanı-Lefkoşa yolundan uzak duracaklardı.” Türk askeri birlikleri, plana göre, sadece kendilerini savunmak için ateş atacaklar, ama Kıbrıslı Türklere karşı şiddet kullanımı sürerse, İngiliz komutan ve Yunan Hükümeti ile eşgüdüm halinde, “Baf limanına kadar giden bir başka enklava girebileceklerdi. Planda belirtildiğine göre, ABD-İngiliz barış planı henüz daha görüşülmekte olduğundan, Türkler, adaya yeni barış güçleri geldiği zaman kendi askerlerini geri çekmeye rıza göstermeliydiler.(agy)        
Atina’daki ABD Büyükelçisi, Yunanlıların Türkiye’ye karşı askeri bir hareket başlatarak işleri bozmamalarını söyleyecekti. Çünkü böylece Washington’un herhangi bir Türk müdahalesini denetleme şansı azalacaktı. Türkiye ile savaş tehlikesi çıkarsa, Yunan ana karasına karşı olacak tehdidi karşılamak için kendi askerlerini ülkede tutması askeri açıdan daha akıllı olacaktı. (agy)
Ball, İngilizler ve ilgili büyükelçilerle beraber beklenmedik hal ile ilgili planlarına başlamışlardı bile. Aslında, ilk adımlar 13 Şubat günü, çok sayıda Kıbrıslı Türkün öldüğü söylentileri ardından, Amerikalılar adadan boşaltıldıktan sonra atılmıştı. Makarios, İngiliz Uluslar Topluluğu’nun öncülük edeceği bir Barış Gücü önerisini reddetmişti ve acil bir önlem alınmazsa, bir Türk müdahalesi kaçınılmaz görünmekteydi. Amerikan beklenmedik hal planında öngörüldüğü gibi, İngilizler geceyarısı, adaya bir ordu komuta örgütünün gönderileceğini açıkladılar. Dünya kamuoyuna söylenen, bu askerlerin görüşmelerin sonucu ne olursa olsun, uluslararası barış gücünü yönetmek üzere hazır bulunacaklarıydı. Tümgeneral Michael Carver komutasındaki İngiltere’nin Stratejik Yedek Gücün 3. Piyade Bölüğü Karargahı, birkaç saat içinde Kıbrıs’a uçtu. Carver ve 170 subayı, Güvenlik Güçlerinin yönetimini derhal devraldı ve bu görevi yürütmekte olan General Young, egemen İngiliz üslerindeki asli görevine geri döndü. (The Times, 14.2.1964) Savunma Bakanlığı, bu eylemin Amerikalılarla anlaşılmış gizli planın bir parçası olduğuna ilişkin hiçbir ipucu vermedi. Daha büyük bir komuta yapısı ve daha katı yeni bir komutanın adaya gönderilerek, Türklerin adayı istila etmesi halinde, kendi askeri birliklerinin sınırları çizilmiş bölgelere dikkatlice kanalize edilecekti. (Daily Express,15.2.1964)
İngiliz askeri birlikleri Kıbrıs’a doğru yola çıktıktan sonra bile, Türk askerleri gemilere bindirilerek, adayı istila etmekle tehdit ettiler. Bunalımı denetim altında tutmak, Washington’da yapılan Johnson ile Douglas-Home arasında yapılan görüşmelerdeki acil öncelik haline gelmişti. 1962 yılında Nassau Konferansında nükleer füzelerin gündemdeki bütün konuları ortadan kaldırdığı gibi, burada da görüşmeler üzerinde çakan şimşek gibi tanımlanmıştı. (The Times, 7.2.1964, 15.2.1964) Douglas-Home Johnson’a, tam bir Türk istilasını “bir Sovyet müdahalesinin izleyeceğinin hemen hemen kesin olduğunu” söyledi. Dean Rusk, NATO Konseyindeki ABD temsilcisine, olayların Yunanistan ile Türkiye arasında bir çarpışmaya yol açması halinde surumun felaket olacağı uyarısında bulundu. (ABD Dışişleri Bakanlığı belgeleri, 79 74A, 14.2.1964, Rusk’dan NATO Konseyi’ndeki ABD daimi temsilcisi Finletter’e)
Ball, Ankara’da beklenmedik hal planının bir sonraki aşamasını harekete geçirmişti. Amerikalıların,  Türkiye’nin adaya müdahale hakkına halel getirmeyecek olan BM barış gücü girişimini sürdürecekleri güvencesini vererek, Türkleri sakinleştirmeye çalıştı. Daha sonra, İngiliz Dışişleri Bakanı Butler ve Sandys ile görüşmek üzere Londra’ya uçtu. Bunun sonucunda, İngiltere, BM’i hayrete düşürerek, Makarios’un o ana kadar reddettiği adaya bir barış gücü gönderilmesi isteğinin Güvenlik Konseyi’nin acilen yapacağı bir toplantıda tarafından görüşülmesini talep etti. (The Times, 18.2.1964) Beklenmedik hal planının öngördüğü gibi, bu hareket, Makarios ve müttefiklerinin Güvenlik Konseyi’ne herhangi bir başvuruda bulunması olasılığını önceden yoketmişti. (ABD Dışişleri Bakanlığı Belgeleri, 78 398C, 9.2.1964, Telgraf 6077, Ball’dan Atina’daki ABD Büyükelçiliği’ne)      
 Ateşli diplomatik hareketliliğin sürdüğü bir anda, Türk savaş gemileri adaya doğru yol almaya başladı. Ama Kıbrıs karasularına yaklaştıkları sırada aniden durdular. Bu durum, İngilizler Kıbrıs’a asker gönderirken, Kıbrıs karasularına girmeyi geciktirmeleri için Türklere başvurulmasını öngören Washington planının ilk aşamasını gizli kapaklı olarak yansıtmaktaydı. Ne var ki, İngiliz askerlerinin adaya varışı ve BM girişimi, Türklerin sadece gecikmesini değil, şimdilik adayı istila etmekten vazgeçmeleri için de ikna etmeye yetmişti. Gemilere bindirilmiş askerlere, gerçekten adanın istila edileceğinin söylendiği daha sonra kaydedilmişti. “Kıbrıs’a yanaştığımız anda, bize geri Türkiye’ye dönmemiz söylendi.” (Daily Express, 17.2.1964)
Sonunda ABD beklenmedik hal planında öngörülen denetimli istila gerçekleşmedi ve belki de, Türkler, daha fazla bastırsalardı, Kıbrıs’a daha sonra girebildikleri gibi, 10 yıl önceden de girebileceklerini asla anlamadılar. Ama o zaman bu plan, Türkler askeri eylem yapmaktan vazgeçirilemezse, son anda başvurulacak sadece bir beklenmedik hal planıydı. 10 yıl sonra, Kıbrıs’taki askeri tesisleri kaybetme tehlikesinin gerçekten var olduğuna inanan Amerikalıların, Türklerin Kıbrıs’tan uzak tutulmasından çok, onların oraya girmesini teşvik etmeleri için daha güçlü gerekçeleri vardı.” (s.98-100)    

10 YILLIK ARA
“Mart 1964’de BM Barış Gücü, göreve başladı. Rum Milli Muhafız Ordusu oluşturuldu. 18 bin kadar Kıbrıslı Türk evklavlara çekildi ve Makarios onlara karşı ambargo uyguladı. Haziran 1964’de Kıbrıslı Türklerin BM Barış Gücü korumasında karma köylere dönüşüne ilişkin bir plandan vazgeçildi. Toplumlararası bir çatışma sırasında Türkiye adayı istila etmekle tehdit etti, ama Johnson buna “kaba diplomatik bir nota” ile engel oldu. Türkiye istiladan vazgeçti. Ağustos 1964’de eski ABD Dışişleri Bakanlarında  Dean Acheson Türkiye’ye askeri bir üs verip, özerk Kıbrıs Türk kantonları oluşturma karşılığı adanın Yunanistan’a bağlanmasını önerdi. Bu kabul edilmeyince, Acheson ve Ball Yunanistan ve Türkiye’yi, adayı kendi aralarında bölmeye zorlamayı düşündüler. Grivas adaya döndü.   
Nisan 1967’de Yunanistan’da askeri bir darbe oldu. Kasım 1967’de Harold Wilson, sterlini devalüe etti ve dünya çapındaki savunma sorumluluklarına son verdi. 6 gün süren Arap-İsrail savaşı oldu. Grivas yönetimindeki Rum Milli Muhafız Ordusu Kıbrıslı Türklere saldırdı. Türkiye askeri eylem tehdidinde bulundu. Yunanistan geriledi ve adadaki fazladan askerlerini ve Grivas’ı geri çekti.

1974’DE UYGULANAN ABD PLANI İDİ
Şubat 1974’de Wilson seçimleri kazandı ve savunmada büyük kesintilere gittiğini açıkladı. (s.xiv-xv) Amerikalıların, Kıbrıs’taki İngiliz askeri üs ve tesislerinden yararlanmaları tehlikeye girebilirdi ayı bölme planı uygulamaya kondu.
“Klerides, 1985 yılında Brendan O’Malley ile yaptığı bir söyleşide, Türklere 1974 öncesinde adanın taksimi için bir NATO planının verildiğini söylemiştir.” (s.186)
“1964’de hazırlanmış olan gizli ABD planı, 15 Temmuz 1974 darbesi ardından, Türkiye’nin yararına uygulamaya konmuş gibiydi. ABD’nin perde gerisindeki bütün diplomatik çabaları, 1964 yılındaki beklenmedik hal planında öngörülenleri yansıtmaktaydı.” (s.191)
“Gazeteler, Türkiye’nin, Girne de içinde Lefkoşa’nın bazı kısımları ve Mağusa’yı da içine alacak şekilde, Kıbrıs’ın kuzey yarısını ele geçirmeye çalıştığı haberini vermekteydi. Girne’yi ele geçirmiş olan Türk askeri güçleri, liman gerisindeki dağlarda yer alan Kıbrıs Rum mevzilerini bombaladı. Başkente giden yolun ele geçirilmesi, Lefkoşa’nın kuzeyindeki askerleriyle temasa geçmelerini sağladı ve kentin Kıbrıs Türk enklavına ve havaalanına saldırmakta olan askerlerin ikmal yolunu açtı. Uygulanan taktikler, Girne-Lefkoşa yolunun, Türk işgali için bölgenin doğu sınırını oluşturmasını öngören 1964 yılına ait Amerikalıların beklenmedik hal planındaki taktiklerle önemli bir benzerlik göstermekteydi.” (s.191)
“Aslında Türkler, adaya ayak basıp, kendilerini güvenceye aldıktan sonra, ateşkes anlaşmasının sadece Yunanistan’dan gelecek bir tehdidi gidermekle kalmayıp, ayrıca planladıkları iki aşamalı harekatın ikinci ayağı için elde ettikleri köprübaşını güçlendirmek amacıyla kendilerine zaman da kazandıracaktı. Türkler, Kissinger’in kendileri olayı bu şekilde görmeleri için cesaretlendirdiğine inanmaktaydılar. Türk yazar Mehmet Ali Birand’a göre, Kissinger şöyle demişti: “Bu köprübaşını ele geçirmek sizin için gerekliydi ve bunu yaptınız. Şimdi, daha ileriye gitmezden önce, güçlerinizi artırmanız için beklemeniz gerekecektir.” Kissinger, bir ateşkes üzerinde anlaşmazdan önce, askerlerinin Kıbrıs’ta güvenliğe ihtiyacı olduğunu söyleyen Türklere, bunu sağlamak için Yunanlılarla konuşabileceğini önermişti. (Birand, 30 Hot Days, s.30, 39) Bunun sonuçları şöyle olmuştu: Kiisinger Türklerin adaya çıkartma yapmasını onaylamış ve herhangi bir ateşkes anlaşması, Türklerin daha fazla toprağı ele geçirmesi için hazırlanmasına izin vermek üzere, sadece geçici bir ateşkes olacaktı. Amerikalılar işgalin, Kuzey sahildeki Girne, Lefkoşa’nın Kıbrıs Türk kesimi ve kuzey-batıdaki Lefke arasında kalan üçgen bir bölge ile sınırlı bir işgal olmasını öngören 1964 tarihli ABD beklenmedik hal planındaki benzer şekilde olması için yönlendirmekteydiler. (ABD Dışişleri Bakanlığı Belgeleri, George Ball’dan Philips Talbot’a andırı, 14.2.1964)” (s.193-194)
“...Türkler Lefkoşa havaalanını bombalama tehdidinde bulunmaktaydı. Bir NATO müttefiki, oradaki BM Barış Gücü’nde yer almakta olan İngiliz ve Kanadalı askerleri ortadan kaldırmak istemekteydi. Wilson, derhal Downing Street’deki bürosuna giderek Ecevit’i telefonla aradı ve askerlerin geri çekilmesini talep etti...Bu, denetimli Türk istilası için hazırlanan 1964’deki beklenmedik hal planından ilk kesin ayrılığı oluşturmaktaydı. Oysa planda Türklerin havaalanından ve havaalanı düşmanca amaçlar için kullanılmadığı sürece Havaalanı-Lefkoşa yolundan uzak durmalarını öngörmekteydi. (ABD Dışişleri Bakanlığı Belgeleri, Philips Talbot’tan George Ball’a, 14.2.1964)
Gergin bir aradan sonra Ecevit tekrar aradı ve kan dondurucu bir öneride bulundu. Bombalamaya başlayabileceklerini, ama İngiliz askerlerinin mevzilerini bunun dışında bırakabileceklerini söyledi. Bu, İngilizlerin değil de, Kanada askerlerinin ateş altında kalabilecekleri anlamına geliyordu. Wilson öfkelendi. İngiliz askerlerinin hayatının, başka BM askerlerinin hayatı için tehlikeye atılmasına izin veremezdi. Ecevit’e, eğer bu tehdidi yerine getirirlerse, İngiliz Fantom uçaklarına Türk bombardıman uçaklarını düşürme emri vereceğini söyledi. Ecevit ısrarını sürdürünce de, Wilson kırmızı alarm verdi ve Ağrotur’un acil düzenlemelerle güçlendirilmesi ve uçakların hazır duruma getirilmesini istedi. İngiltere,  savaşın eşiğine gelmişti. Callaghan bunu, meslek yaşamının en korkulu anı olarak anımsamaktadır. Ecevit 90 dakika sonra bombardımandan vazgeçtiğini bildirdi. Wilson ise şöyle yazmaktadır: “Eğer Ecevit son anda fikrinden vazgeçmeseydi, daha da tırmanacak olan düşmanlıklar içine kuşkusuz girmiş olacaktık. Süveyş’teki delilik dışında, 1945’den beri İngiltere’nin başka bir ulusla girebileceği belki de en yakın savaş olasılığı idi.” (H.Wilson, The Final Term, London 1986, s.64) (s.198)
Kissinger, 1150 sayfa tutan ve “Years of Renewal” adını verdiği anılarında, 1974’deki Kıbrıs bunalımına 47 sayfa ayırmış olmasına karşın, Şubat 1964’de hazırlanmış olan ve adanın Türkler tarafından sınırlı olarak işgaline izin veren ABD planlarından ve George Ball ile Dean Acheson tarafından Yunanistan ve Türkiye’yi adayı bölmeye zorlayacak önerilerden hiç söz etmemektedir. Bu önerilerden biri de, Yunanlıların enosis’i ilan etmeleri ve Kıbrıs’ın bir parçasının askeri üs olarak Türklere önceden anlaşılmış bir pazarlık gereği verilmesini öngörmekteydi.” (s.232-233)

(“Hazırlayan: A.Can” imzasıyla, Kıbrıs’ta Sosyalist Gerçek dergisi, Kasım-Aralık 2000, Sayı:58)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder