27 Mayıs 2015 Çarşamba

ABD YARDIMLARI


NEÇÜN DA DEN
Geçenlerde TRT’deki “Açı” programında konuşan genç bir Kıbrıslı Türk öğrenci, 1974’den  önce Kıbrıslı Rumlarla birlikte yaşamadığı konusunda “Ne yazık ki!” deyiverince, sunucu hanım “İyi ki yaşamamışsın, desen ya!” demez mi?
Resmi  devlet TV’sinde, resmi görüş dışında fikir beyan edersen, alacağın cevabın da bu olacağını  bilmezmisin a Kıbrıslım! Kaşarlanmış politikacılar aksini kanıtlamaya çalışırken, senin böyle konuşmanı kim ister ki!
                                                       ******
Kıbrıs sorununda resmi Türk görüşünü benimsemeyen bir parti olarak kurulan “Yeni Kıbrıs Partisi”,  22 Eylül 1996 günü Lefkoşa’da 3. Olağan Kurultayını gerçekleştirdi. YKP’li bir avuç  delege, hem Parti Genel Başkanı Alpay Durduran’ın konuşmasını, hem de Genel Sekreter Rasıh Keskiner’in sunduğu Parti Meclisi raporunu huşu içinde dinlediler. 5 adet karar tasarısı da sırayla okunup kabul edildi.
Ne bir eleştiri, ne bir perspektif getirilmedi derken, Lefke’li bir delege söz alarak, “kurultayın namusu”nu kurtardı. “Kıbrıs sorunu çözülmeden birşey olmaz” saptaması ile yerel seçimlere katılırken öne sürülen önerilerin çelişkisine dikkat çeken delege, “devlet halkın hizmetçisidir” tanımlamasıyla da  sınıfsal özün ortaya konamadığını vurguladı.
Ne çün da den,  solcu parti olmak da artık bu toplumda ciddiyet gerektiren bir iş olmalıdır. CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat’ın,  32 aylık DP ile olan iktidar ortaklığında “Bu topluma çok önemli tatları yaşattık” diyebildiği bir ülkede, YKP’li delegeler aktif olarak gelecek iki yılın programını tartışmalarıyla oluşturmaz ve bütün yük Genel Başkanlarının omuzlarına bırakılırsa, sonunda önlerine getirilen çorbayı eleştirmeye hakları olmasa gerek.
                                                         ******
(Yukarıdaki iki yazıya, dergide  yer verilmemiştir. Çıkarılan bu yazılarım yerine konan “Ortak vatan nerede”, “İnsan Hakları dersi üzerine”  ve “İnsani olan ne acaba” başlıklı yazılar, Doğan Harman’a aittir)

TÜRK SOLCULARI
Kıbrıslı Türk solcuları ciddiyete çağırmamızın bir başka nedeni de şudur: Yazar arkadaşımız Kutlu Adalı’nın 6 Haziran 1996 akşamı bir siyasal cinayete kurban gitmesi ardından oluşturulan “Demokrasi ve Barış için Eylem Birliği”ne, Lefkoşa’dan 48, Londra’dan 20 olmak üzere 68 Kıbrıslı Türk örgütünün destek verdiği açıklanmıştı. Yürüyüş, oturma eylemi, mumlu yürüyüş, ziyaretler ve 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde düzenlenen müzikli geceden sonra, 2 Ekim akşamı yapılan ve 4 örgütten 14 kişinin katıldığı bir toplantıda, Eylem Birliği’nin faaliyetleri sona erdirilmiş ve hâlâ daha faal olmak isteyenler varsa, Demokrasi ve İnsan Hakları Hareketi denen ve büyük oranda yine CTP’nin yönlendirdiği oluşuma katılabilecekleri önerilmiş! Yani “ölü”den siyasal parsa toplama operasyonu bittiği için dükkan kapatılmış! Zaten Londra’daki “Kutlu Adalı Kampanyası” da önce TKP ve sonra da CTP yanlılarının uzaklaşması ile tatil edilmemiş miydi?
Neçün da den, Rum kesimindeki bir grup siyasi, sosyal ve kültürel kuruluş da benzeri bir platform oluşturarak, 6 Eylül akşamı müzikli bir etkinlik yapmış ve “Vermekte olduğumuz mücadele ortak vatanımızda, barış için verilen mücadelelerin yoğunlaştırılması amacıyla bir başlangıç olmasını umarız” şeklinde bir barış mesajı göndermişlerdi.
Bizim sözümona “eylembirlikçiler”, bir kez daha partisel propagandalarını yapıp, yine kış uykusuna yatmışlarsa, karşı taraftakiler acaba başka “Adalı”nın öldürülmesini, ya da ilkeli bir birlik oluşturulmasını mı bekleyecekler? 

                                             ******

ABD YARDIMLARI
Eylül ayı içinde Anadolu Ajansı Vaşington kaynaklı bir haber verdi ve ABD Kongresi'nin "1997 yılı dış yardım bütçesinde Kıbrıs'ta iki kesimin birleştirilmesine yönelik önlemlerde kullandırılmak üzere 15 milyon dolarlık bir fon ayırdığı"nı duyurdu.
Bilindiği gibi her yıl ayrılan bu 15 milyon doların 10 milyonu, 1974'den sonra yerlerinden edilenlere yardım başlığı altında Rum ve Türk toplumlarına verilmekte, ya da iki toplumlu UNHCR projelerinin finansmanında kullanılmakta; geriye kalan 5 milyon dolar da Rum ve Türk öğrenci ve seçkinlerinin ABD'de yüksek öğretim, ya da kendi meslek alanlarında kurs görmeleri için verilen CASP burslarına harcanmaktadır. Bu yolla ABD'yi ziyaret etmiş olan Kıbrıslıların sayısı son yıllarda hiç de küçümsenemeyecek rakamlara ulaşmış bulunmaktadır.
Ama bizim dikkatimizi çeken, A.A.'nın bu haberinin bazı Kıbrıs Türk gazetelerinde hangi başlıklarda verildiğidir. Neçün da den, at başlığı, anlıyalım Kıbrıs sorunundaki siyasal görüşünü:
"ABD'den KKTC'yi yıkma fonuna 15 milyon dolar" (Birlik)
"Amerika Birleşik Devletleri'nden çözüm için 15 milyon dolar!.." (Ortam)
"ABD bütçesinden Kıbrıs'a fon" (Kıbrıs)
"Conflict Resolution'cuların gözü aydın: 15 milyon dolar fon" (Yeni Demokrat)

                                             ******
"Conflict Resolution"culardan söz açılmışken, 30 Eylül 1996 akşamı ara bölgedeki Ledra Palace Oteli'nin bahçesinde gerçekleştirdikleri resepsiyona da değinmek gerek. Bir zamanların "anti-emperyalist" gazetesi Yeni Düzen, Amerikan muhiplerinin bu toplantısını ön sayfadan ve iri puntolarla duyurdu: "Sınır olaylarından sonra Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumların ilk buluşması...Umut ve barış toplantısı". Lefkoşa'daki ABD Büyükelçiliği'nin ilgili birimleri tarafından seçilip onaylanan Kıbrıslı Rum ve Türk seçkinlerin özel davetli olarak katıldığı bu tür toplantılara, sıradan yurttaşların katılamaması, baştan beri eleştirilen bir nokta oluyor.
Kıbrıs için bir "Amerikan barışı" hazırlamakla görevlendirilen ve CIA danışmanı hocalar tarafından kendilerine dersler verilen "Conflict Resolution"culardan biri olan bir Türk katılımcı, geçenlerde bir sohbet sırasında, "Evet, bizi bu toplantılarda kobay olarak kullandıklarının farkındayız.  Ama bizi adam yerine koyup da davet ettikleri için, gitmemezlik etmiyoruz!" şeklinde konuşurken, bir başka üst düzey kamu görevlisi de, "Bizi bu resepsiyona dekor diye çağırdıklarını hissettim" diyerek bu tür CR toplantılarının yapaylığını vurgulamak ister gibiydi.  
CR Resepsiyonunda Türkler adına Fatma Azgın ve Rumlar adına Nikos Anastasiyu tarafından yapılan konuşmaları iç sayfalarında tam metin olarak veren Yeni Düzen gazetesi, Ekim 1992'den beri yürütülmekte olan bu çalışmalarda ulaşılan noktanın ne olduğu, ya da olumlu veya olumsuz unsurlar üzerinde nedense herhangi  bir bilgi aktarmamayı tercih etti. (Yoksa haberi bir CR'cu mu hazırlamıştı?)
Kendilerini "Adamızın sorumluluk duygusu taşıyan vatandaşları" olarak tanıtan Fatma Hanım, ilgili Amerikan ve Türk  birimlerinin onayını almayan diğer Kıbrıslıların, neden istedikleri vakit biraraya gelip de kendileri gibi tartışma olanağını bulamadıklarına hiç değinmedi. Larnaka'daki Amerikan Akademi'deki Türk sınıf arkadaşlarıyla, 20 yıl sonra  nasıl buluştuklarını anlatan Nikos Efendi de, bu tür istekleri olan öteki Kıbrıslıların bunu neden gerçekleştiremediklerinden hiç söz etmedi.
Dahası Rauf Bey bile aracılar yardımıyla, 70 yılı aşkın bir süre önce ölmüş olan annesinin Kıbrıs Rum kesiminde kalan mezarının bulunup, Türk kesimine getirilmesi için girişimlerde bulunabiliyor, ama sıradan yurttaş, ailesinin mezarını taşımak bir yana, canlı bir Kıbrıslı Rumu gidip göremiyor bile!
Neçün da den, bir yandan yüzlerce Kıbrıslı Türkün Rum kesiminde çalışabildiği bu ülkede, öteki toplumla temas, belli seçkinlerin bir "ayrıcalık"ı  haline getirilebiliyor.

(Kıbrıslı Türkün Sesi dergisi, Sayı:15, 23 Ekim-23 Aralık 1996, imzasız olarak “Neçün da den” başlığı altında)







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder