13 Kıbrıslı Türk ve 17 Kıbrıslı Rum örgüt tarafından, 29
Kasım 1997 günü Lefkoşa’daki ara bölgede bulunan Ledra Palas Oteli’nin
bahçesinde düzenlenen Barış Şenliği’ne, 2,500’e yakın Kıbrıslı Türk ve Rum
katıldı. Yabancı bir ülke Büyükelçiliği’nin katkısı olmadan, Kıbrıslıların
kendi örgütleri tarafından ilk defa düzenlenen
bu kültürel etkinlikte, Rh (-) adlı Kıbrıslı Türk grup şarkılar
çalarken, Kıbrıs Türk tarafından Güzelyurt Sanat Derneği (GÜSAD) ile Kıbrıs Rum
tarafından Vasilika grubu da, Kıbrıs halk danslarından örnekler sundular.
Şenliğe katılan Kıbrıslı barışseverler, birbirleriyle konuşup, tanışma ve daha
önce tanışmış olanlar da dostluklarını ilerletme olanağı buldular.
Katılımcıların, özellikle Kıbrıs Türk kesiminden gelenlerin, sayıca daha fazla ve genç
kuşaktan olması, Kıbrıs Türk tarafının bu konudaki duyarlılığının daha çok
olduğunu göstermektedir. Halkımız, yıllardır kendisine “düşmandır, sizi
yutacak” diye tanıtılan komşu toplumu, bu ve benzeri etkinliklerle daha
yakından tanıma olanağını bulmakta ve Kıbrıs Türk liderliğinin yalan-yanlış
propagandalarının kofluğunu canlı olarak yaşayarak, boşa çıkarmaktadır. O
nedenle, genelde bu tür buluşmalar her iki toplum için yararlı olmaktadır.
GEÇMİŞTEKİ TEMASLAR
1958’de Türk-Rum çatışmalarının emperyalizm ve yerli
işbirlikçileri eliyle kışkırtılması ardından, birleşik Kıbrıs sendikal
hareketinin TMT terörü sonucu, etnik kökene göre, Rum ve Türk olarak kesin bir
şekilde ayrılması sonrasında, Kıbrıslı Rum ve Türk ilericilerin ilk defa 1989
yılı içinde bir araya gelerek, “Bağımsız
ve Federal Kıbrıs için Temas Grubu”nu oluşturdukları anımsanacaktır. Ancak
bu-iki toplumlu ilk siyasal, kültürel ve sosyal çalışmalar, bir süre sonra
ayrılıkçı Kıbrıs Türk liderliğinin yasaklarına maruz kalarak engellenmişti.
Aradan geçen 10 yıla yakın süre içinde, çeşitli meslek
grupları, siyasal partiler ve sendikalar, gerek yabancı büyükelçiliklerin
aracılığı ile, gerekse kendi girişimleriyle Rum ve Türk toplumları
arasındaki temasları yürütegelmişlerdir.
Burada özellikle ABD’nin Lefkoşa Büyükelçiliği ve ona bağlı Fulbright
Komisyonunun finansmanı ile düzenlenen
“Conflict Resolution” (Uyuşmazlıkların Çözümü) gruplarının çalışmaları dikkat
çekmektedir. Gelecekte adamıza kabul ettirilecek olan “Amerikan barışı” için önkoşulları
hazırlamaya yönelik olan bu grupların, gerek Rum, gerekse Türk kesimlerinde
yoğun bir şekilde eleştirildikleri de bilinmektedir. İçine kapalı ve kamuoyuna
bilgi verilmeden yapılan tartışma toplantılarının geçtiğimiz dört-beş yılda bir arpa boyu yol alamadığı,
yine katılan kişiler tarafından belirtilmekte, hatta Kıbrıs Türk kesiminden
bazıları kendilerinin “kobay” olarak kullanıldıklarından şikayet etmelerine
karşın, bu yemekli-gezmeli toplantılardan da geri duramamaktadırlar!
Her iki toplumdan, resmi ideolojilere bağlı kişileri
Conflict Resolution gibi “Amerikan yöntemleri” ile yakınlaştırma
çalışmalarında, Amerikan ve İngiliz
emperyalizminin Kıbrıs sorunundaki rolü üzerine herhangi bir düşünce
serdedilememektedir. Öngörülen işbirliği projelerinin çoğu da, iki devletli bir
çözümün önkoşullarını sağlamaya yöneliktir.
Ne yazık ki ilk hedefimiz, Kıbrıs’ımızın, ada ve halk
olarak bölünmüşlüğüne son vermek olmasına ve
bütün iki-toplumlu temaslara karşın, henüz ortak bir siyasal çalışmaya
gidilememiştir. İşte bu bağlamda, son aylarda yapılan her iki toplumdan solcu
örgütlerin temasları, önem kazanmakta ve üzerinde durmak gerekmektedir.
KIBRIS SENDİKAL HAREKETİ’NİN BİLDİRİSİ
Yine anımsanacaktır, ilk defa 1 Eylül 1997 tarihinde,
Dünya Barış Günü nedeniyle yine Ledra Palas Oteli’nde toplanan 7 Kıbrıslı Türk
(Türk-Sen, Dev-İş, KTAMS, Koop-Sen, KTÖS, KTOEÖS ve BES) ve 9 Kıbrıslı Rum
(SEK, PEO, PASYDY, ETYK, POED, OELMEK, OLTEK, DEOK ve POAS) sendikanın AB’nin
girişimiyle oluşturdukları “Kıbrıs Sendikal Hareketi”, ortak bir deklerasyon
yayınlamış ve Kıbrıs’taki barış sürecineköstek olmak isteyenlere karşı
sendikalar olarak güçlerini birleştirdiklerini duyurmuşlardı.
51 İLERİCİ KURULUŞUN BİLDİRİSİ
Kıbrıslı Türk ve Rum sendikal örgütlere paralel olarak,
19 Kıbrıslı Rum ve 39 Kıbrıslı Türk solcu kurum ve kuruluş da bir araya gelip,
“Barış için Ortak Deklerasyon” başlıklı bir bildiri yayımlamak için ön
çalışmalar yapmışlardı. Ama ilginçtir, aynı gün bu amaçla Türk kesiminden gelen
örgütlerden bazıları, son anda “ben oynamam” diyerek, mızıkçılık çıkarmış ve
bildiriye imza atmaktan geri durmuşlardı! (Katılan örgütlerin adları ve “Barış
İçin Ortak Deklerasyon” için Bak. Kıbrıs’ta Sosyalist Gerçek, Eylül 1997,
Sayı:20, s.11)
Rum kesiminden gelen barışçı örgütler arasında Rum ve
Türk Kıbrıslıların ortaklaşa oluşturdukları İhsan Ali Vakfı’nın adını gören bir
zamanların yeşillenmiş “ılımlı sol”cuları, kırmızı renk görmüş boğalar gibi
öfkelenip imzalarını geri çekmişlerdi. Böylece ortak deklerasyon, 58 yerine 51 Kıbrıslı barışsever örgütün
imzasını taşıdı.
Kıbrıslıların adada barış için iş ve güçbirliği
yapmasınden son anda kaçan 7 “solcu” örgütümüzün adlarını hatırlatmakta yarar
var: CTP, KTAMS, Dev-İş, KTOEÖS, Barış Derneği, Vet-Sen ve Naci Talat Vakfı.
32 İLERİCİ KURULUŞUN BARIŞ ŞENLİĞİ
Yukarıda sözü edilen ve 1 Eylül Barış Bildirisini
yayımlayan kuruluşların girişimi ile, 29 Kasım 1997 günü yine Ledra Palas
Oteli’nin bahçesinde ve BM denetiminde düzenlenen “Barış Şenliği”ne ise, Rum
kesiminden sadece bir fire ile (İhsan Ali Vakfı) aynı 19 solcu örgüt
katılırken, Türk kesiminden bu kez
sadece 13 örgüt katıldı. Bu etkinliğe katılmamayı siyasal tercih olarak
seçen 19 örgütten, YKP dışındaki büyük çoğunluğu, yine CTP eğilimli olup,
adları şunlardır: Tarım-Sen, K.T.Tabipler Birliği, Güç-Sen, KTMMOB, Has-Der,
Tel-Sen, GASAD, Barış ve Federal Çözüm için Kadın Hareketi, Yön-Sen, Emek-İş,
Genel-İş, ÜTK, Basın-Sen, Kutlu Adalı Vakfı, Yeşil Barış Hareketi, Yurtsever
Kadınlar Birliği, Serbest Çalışan Hekimler Birliği, Gençlik Merkezi.
Görüldüğü gibi, Kıbrıslı Rum ve Türk barış güçlerinin iş
ve güç birliğinin sürdürülmesi önünde bazı zorluklar bulunmaktadır. Kıbrıs Rum
kesiminden gelen solcu kurum ve kuruluşlar, AKEL ve yan örgütleri, AKEL dışı
sol gruplar ve bağımsız ilerici kuruluşlardan oluşurken, Kıbrıs Türk kesiminden
gelen solcu kuruluşlar, daha çok kendi bağımsız görüşlerini savunan ve herhangi
bir siyasal partinin güdümünde olmayan ilerici örgüt ve gruplardan
oluşmaktadır.
Siyasal partiler ise, oy kaygusu veya başka nedenlerle
“Rumcu” veya “Türkçü” olarak damgalanmak istememekte, ama propaganda amaçlı
olarak Parti Genel Başkanları düzeyinde bu tür etkinliklerde boy
gösterebilmektedirler.
Oysa ki Kıbrıs’ın her iki kesiminde barış yanlısı güçler,
toplumlararası barış ve temastan yanadırlar. Siyasal partiler ise, küçük, ama
etkin olan şoven bir azınlıktan çekindikleri için, halkın duygularına tercüman
olmak ve onları bu doğrultuda örgütlemek yerine, geride durmayı
yeğlemektedirler.
Kıbrıs’ta barış ve demokrasiden yana olan güçler, bir an
önce ikircikli davranmaktan kaçınmalı, adamızın bağımsızlığı, egemenliği ve
toprak bütünlüğünü yeniden sağlamak ve emperyalist güçleri adamızdan kovmak
için bir araya gelmelidirler.
Siyasal planda anti-emperyalist demokrasi cephesinin
kurulmasında, ilerici kurum ve kuruluşlara ciddi ve önemli görevler
düşmektedir. Bağımsız, ilerici kuruluşlar, tutarlı ve yılmaz çabaları ile
siyasal partilere bu konuda örnek olmalıdırlar. İş ve güç birliğinden kaçanlar,
sürekli olarak tenkit ve teşhir edilmelidir.
(“H.Karlıdağ”
imzasıyla, Kıbrıs'ta Sosyalist Gerçek dergisi, Sayı:23, Aralık 1997)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder