14 Mayıs 2015 Perşembe

BARIŞ ŞENLİĞİ VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ


13 Kıbrıslı Türk ve 17 Kıbrıslı Rum örgüt tarafından, 29 Kasım 1997 günü Lefkoşa’daki ara bölgede bulunan Ledra Palas Oteli’nin bahçesinde düzenlenen Barış Şenliği’ne, 2,500’e yakın Kıbrıslı Türk ve Rum katıldı. Yabancı bir ülke Büyükelçiliği’nin katkısı olmadan, Kıbrıslıların kendi örgütleri tarafından ilk defa düzenlenen  bu kültürel etkinlikte, Rh (-) adlı Kıbrıslı Türk grup şarkılar çalarken, Kıbrıs Türk tarafından Güzelyurt Sanat Derneği (GÜSAD) ile Kıbrıs Rum tarafından Vasilika grubu da, Kıbrıs halk danslarından örnekler sundular. Şenliğe katılan Kıbrıslı barışseverler, birbirleriyle konuşup, tanışma ve daha önce tanışmış olanlar da dostluklarını ilerletme olanağı buldular.

Katılımcıların, özellikle Kıbrıs Türk kesiminden  gelenlerin, sayıca daha fazla ve genç kuşaktan olması, Kıbrıs Türk tarafının bu konudaki duyarlılığının daha çok olduğunu göstermektedir. Halkımız, yıllardır kendisine “düşmandır, sizi yutacak” diye tanıtılan komşu toplumu, bu ve benzeri etkinliklerle daha yakından tanıma olanağını bulmakta ve Kıbrıs Türk liderliğinin yalan-yanlış propagandalarının kofluğunu canlı olarak yaşayarak, boşa çıkarmaktadır. O nedenle, genelde bu tür buluşmalar her iki toplum için yararlı olmaktadır.

GEÇMİŞTEKİ TEMASLAR
1958’de Türk-Rum çatışmalarının emperyalizm ve yerli işbirlikçileri eliyle kışkırtılması ardından, birleşik Kıbrıs sendikal hareketinin TMT terörü sonucu, etnik kökene göre, Rum ve Türk olarak kesin bir şekilde ayrılması sonrasında, Kıbrıslı Rum ve Türk ilericilerin ilk defa 1989 yılı içinde bir araya gelerek,  “Bağımsız ve Federal Kıbrıs için Temas Grubu”nu oluşturdukları anımsanacaktır. Ancak bu-iki toplumlu ilk siyasal, kültürel ve sosyal çalışmalar, bir süre sonra ayrılıkçı Kıbrıs Türk liderliğinin yasaklarına maruz kalarak engellenmişti.

Aradan geçen 10 yıla yakın süre içinde, çeşitli meslek grupları, siyasal partiler ve sendikalar, gerek yabancı büyükelçiliklerin aracılığı ile, gerekse kendi girişimleriyle Rum ve Türk toplumları arasındaki  temasları yürütegelmişlerdir. Burada özellikle ABD’nin Lefkoşa Büyükelçiliği ve ona bağlı Fulbright Komisyonunun  finansmanı ile düzenlenen “Conflict Resolution” (Uyuşmazlıkların Çözümü) gruplarının çalışmaları dikkat çekmektedir. Gelecekte adamıza kabul ettirilecek olan  “Amerikan barışı” için önkoşulları hazırlamaya yönelik olan bu grupların, gerek Rum, gerekse Türk kesimlerinde yoğun bir şekilde eleştirildikleri de bilinmektedir. İçine kapalı ve kamuoyuna bilgi verilmeden yapılan tartışma toplantılarının geçtiğimiz  dört-beş yılda bir arpa boyu yol alamadığı, yine katılan kişiler tarafından belirtilmekte, hatta Kıbrıs Türk kesiminden bazıları kendilerinin “kobay” olarak kullanıldıklarından şikayet etmelerine karşın, bu yemekli-gezmeli toplantılardan da geri duramamaktadırlar!

Her iki toplumdan, resmi ideolojilere bağlı kişileri Conflict Resolution gibi “Amerikan yöntemleri” ile yakınlaştırma çalışmalarında,  Amerikan ve İngiliz emperyalizminin Kıbrıs sorunundaki rolü üzerine herhangi bir düşünce serdedilememektedir. Öngörülen işbirliği projelerinin çoğu da, iki devletli bir çözümün önkoşullarını sağlamaya yöneliktir. 

Ne yazık ki ilk hedefimiz, Kıbrıs’ımızın, ada ve halk olarak bölünmüşlüğüne son vermek olmasına ve  bütün iki-toplumlu temaslara karşın, henüz ortak bir siyasal çalışmaya gidilememiştir. İşte bu bağlamda, son aylarda yapılan her iki toplumdan solcu örgütlerin temasları, önem kazanmakta ve üzerinde durmak gerekmektedir. 

KIBRIS SENDİKAL HAREKETİ’NİN BİLDİRİSİ
Yine anımsanacaktır, ilk defa 1 Eylül 1997 tarihinde, Dünya Barış Günü nedeniyle yine Ledra Palas Oteli’nde toplanan 7 Kıbrıslı Türk (Türk-Sen, Dev-İş, KTAMS, Koop-Sen, KTÖS, KTOEÖS ve BES) ve 9 Kıbrıslı Rum (SEK, PEO, PASYDY, ETYK, POED, OELMEK, OLTEK, DEOK ve POAS) sendikanın AB’nin girişimiyle oluşturdukları “Kıbrıs Sendikal Hareketi”, ortak bir deklerasyon yayınlamış ve Kıbrıs’taki barış sürecineköstek olmak isteyenlere karşı sendikalar olarak güçlerini birleştirdiklerini duyurmuşlardı.

51 İLERİCİ KURULUŞUN BİLDİRİSİ
Kıbrıslı Türk ve Rum sendikal örgütlere paralel olarak, 19 Kıbrıslı Rum ve 39 Kıbrıslı Türk solcu kurum ve kuruluş da bir araya gelip, “Barış için Ortak Deklerasyon” başlıklı bir bildiri yayımlamak için ön çalışmalar yapmışlardı. Ama ilginçtir, aynı gün bu amaçla Türk kesiminden gelen örgütlerden bazıları, son anda “ben oynamam” diyerek, mızıkçılık çıkarmış ve bildiriye imza atmaktan geri durmuşlardı! (Katılan örgütlerin adları ve “Barış İçin Ortak Deklerasyon” için Bak. Kıbrıs’ta Sosyalist Gerçek, Eylül 1997, Sayı:20, s.11)

Rum kesiminden gelen barışçı örgütler arasında Rum ve Türk Kıbrıslıların ortaklaşa oluşturdukları İhsan Ali Vakfı’nın adını gören bir zamanların yeşillenmiş “ılımlı sol”cuları, kırmızı renk görmüş boğalar gibi öfkelenip imzalarını geri çekmişlerdi. Böylece ortak deklerasyon,  58 yerine 51 Kıbrıslı barışsever örgütün imzasını taşıdı.

Kıbrıslıların adada barış için iş ve güçbirliği yapmasınden son anda kaçan 7 “solcu” örgütümüzün adlarını hatırlatmakta yarar var: CTP, KTAMS, Dev-İş, KTOEÖS, Barış Derneği, Vet-Sen ve Naci Talat Vakfı.

32 İLERİCİ KURULUŞUN BARIŞ ŞENLİĞİ          
Yukarıda sözü edilen ve 1 Eylül Barış Bildirisini yayımlayan kuruluşların girişimi ile, 29 Kasım 1997 günü yine Ledra Palas Oteli’nin bahçesinde ve BM denetiminde düzenlenen “Barış Şenliği”ne ise, Rum kesiminden sadece bir fire ile (İhsan Ali Vakfı) aynı 19 solcu örgüt katılırken, Türk kesiminden bu kez  sadece 13 örgüt katıldı. Bu etkinliğe katılmamayı siyasal tercih olarak seçen 19 örgütten, YKP dışındaki büyük çoğunluğu, yine CTP eğilimli olup, adları şunlardır: Tarım-Sen, K.T.Tabipler Birliği, Güç-Sen, KTMMOB, Has-Der, Tel-Sen, GASAD, Barış ve Federal Çözüm için Kadın Hareketi, Yön-Sen, Emek-İş, Genel-İş, ÜTK, Basın-Sen, Kutlu Adalı Vakfı, Yeşil Barış Hareketi, Yurtsever Kadınlar Birliği, Serbest Çalışan Hekimler Birliği, Gençlik Merkezi.

Görüldüğü gibi, Kıbrıslı Rum ve Türk barış güçlerinin iş ve güç birliğinin sürdürülmesi önünde bazı zorluklar bulunmaktadır. Kıbrıs Rum kesiminden gelen solcu kurum ve kuruluşlar, AKEL ve yan örgütleri, AKEL dışı sol gruplar ve bağımsız ilerici kuruluşlardan oluşurken, Kıbrıs Türk kesiminden gelen solcu kuruluşlar, daha çok kendi bağımsız görüşlerini savunan ve herhangi bir siyasal partinin güdümünde olmayan ilerici örgüt ve gruplardan oluşmaktadır.

Siyasal partiler ise, oy kaygusu veya başka nedenlerle “Rumcu” veya “Türkçü” olarak damgalanmak istememekte, ama propaganda amaçlı olarak Parti Genel Başkanları düzeyinde bu tür etkinliklerde boy gösterebilmektedirler.

Oysa ki Kıbrıs’ın her iki kesiminde barış yanlısı güçler, toplumlararası barış ve temastan yanadırlar. Siyasal partiler ise, küçük, ama etkin olan şoven bir azınlıktan çekindikleri için, halkın duygularına tercüman olmak ve onları bu doğrultuda örgütlemek yerine, geride durmayı yeğlemektedirler.

Kıbrıs’ta barış ve demokrasiden yana olan güçler, bir an önce ikircikli davranmaktan kaçınmalı, adamızın bağımsızlığı, egemenliği ve toprak bütünlüğünü yeniden sağlamak ve emperyalist güçleri adamızdan kovmak için bir araya gelmelidirler.

Siyasal planda anti-emperyalist demokrasi cephesinin kurulmasında, ilerici kurum ve kuruluşlara ciddi ve önemli görevler düşmektedir. Bağımsız, ilerici kuruluşlar, tutarlı ve yılmaz çabaları ile siyasal partilere bu konuda örnek olmalıdırlar. İş ve güç birliğinden kaçanlar, sürekli olarak tenkit ve teşhir edilmelidir.


(“H.Karlıdağ” imzasıyla, Kıbrıs'ta Sosyalist Gerçek dergisi, Sayı:23, Aralık 1997)     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder