15 Mayıs 2015 Cuma

"GÜÇLÜ SOL" ÜZERİNE AZ KATKILI VE AZ YORUMLU BİR ÇORBA


CTP Seçim Bildirgesi'nden: "Sevgili yurttaşlar. CTP Kıbrıs'ta Kıbrıs Türk toplumunun ve Türkiye'nin çıkarlarını koruyacak adil ve şerefli bir çözüm sağlamak için seçime girmektedir."
NATO ve ABD'nin hizmetkarı Türkiye egemenlerinin Kıbrıs üzerindeki çıkarları, Kıbrıs Türk toplumunun çıkarları ile çelişirse, o zaman ne olacak? Bu iki çıkar nasıl bağdaştırılacak? Yoksa TC'nin çıkarı mı önde tutulacak?
***
CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat: "Güçlü Sol, toplumu bölmeyecek, birleştirecektir. Güçlü Sol, o engin hoşgörüsüyle toplumsal birliği sağlayacaktır...Güçlü Sol, toplumsal katmanların ve toplumsal sınıfların uyumunu sağlamaktadır. Emeğin ve toplumun ilerlemesini sağlamaktadır." (Yeni Düzen, 16.11.98)
Toplumda, çıkarları birbiri ile çelişen sermayedar ve emekçi sınıfları uyumlaştırma iddiasındaki politikanın adı, sosyal demokrasidir. CTP, hem programına sosyalist olduğunu yazacak, hem de uyum işine soyunacak. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!
***
Fatma Azgın (CTP milletvekili adayı): "CTP'nin solculuğu, Avrupalıların algıladığı ve tarif ettiği biçimdedir...CTP'nin güçlü sol vizyonu, politik ve kültürel bağlamdaki Avrupalılık vizyonuyla da kesişmektedir. Avrupa'yı AB haline getiren değerlerin tümü sol felsefeyle sağlanmıştır. Bu nedenledir ki AB ülkelerinin büyük çoğunluğu sol partiler tarafından yönetilmektedir." (Yeni Düzen, 18.11.98)
Batı Avrupa sermayesinin çıkar birliği olan AB'yi oluşturan Hıristiyan Demokratlar ne zamandan beri "solcu" sayılıyor ki?
***
CTP Genel Sekreteri Ferdi Sabit Soyer: "Güçlü sol demek, Kıbrıs Türk toplumunun siyasal varlığını herşeye ve herkes karşı korumak demektir...Siyasal eşitlik talep ederek, bu topraklarda Kıbrıslı Rumlar kadar hak sahibi olduğumuzu söylüyorsak..." (Yeni Düzen, 19.11.98)
Kıbrıs sorununda, ayrılıkçı Kıbrıs Türk liderliğinin talep etmekte olduğu KC=KKTC eşitliğini "sol" da savunuyorsa, bu nasıl bir sol ve bu nasıl bir eşitlikçilik oluyor? Zaten sorunun özü, %18'in %82 ile eşitlenmek istenmesinden kaynaklanmıyor mu? Federal KC'de yurttaşların ve toplumların eşit haklardan yararlanması başka, fethedilen topraklar üzerinde, askeri üstünlüğe dayanılarak kurdurulan kukla devletçiğin siyasal eşitliğini talep etmek başka...
***
Mehmet Ali Talat: "Güçlü sol CTP, Denktaş'ı da Avrupa'ya taşıyacak tek güçtür." (Yeni Düzen, 19.11.98)
Yanıtı hemen Rauf Denktaş'tan geldi: "Beni kaç okka, kaç kilo addediyor, ama ben 65 milyon 195 bin kiloyum ve beni hiçbir güç Türkiye'den başka AB'ye taşıyamaz."
***
Mehmet Ali Talat: "CTP'nin ideallerinde bölmek yoktur, birleştirmek vardır...Sol, yani CTP, değişik birçok düşünceyi birbirinin karşısına değil, birbirinin yanına koyar. Çünkü her görüş, aynı gerçeğin bütünleyici parçalarıdır." (Yeni Düzen, 20.11.98)
Bu nasıl bir sol'dur ki, sağ ile sol'u birleştirip, birbirinin yanına koyuyor?
***
Fuat Veziroğlu: "Mehmet Ali'nin CTP'sinin dağıttığı bir el ilanı var. CTP, orada sol parti olarak sunulmakta, güçlü sol falan gibilerinden palavralar sıkılmaktadır. Sol ne demek? Sol çok geniş bir alandır...Siz bu alan içerisinde neredesiniz, yer'iniz neresidir? Palavra'yı bırakın ve söyleyin. Yoksa korkuyor musunuz veya utanıyor musunuz?" (Yeni Demokrat, 22.11.98)
***
Fuat Veziroğlu: "İhtilalci Lenin'den tutun, ta kapitalist politikalar uygulayan liberal karakterli Fransuva Mitterand'a kadar binlerce, onbinlerce, milyonlarca politikacı hep SOL olmuşlardır. CTP...Sol'un neresindedir? Niçin söylemiyor? Niçin korkuyor? Niçin utanıyor? Ne demek güçlü sol? TKP de SOL olduğunu söylüyor. Güçlü sol demek..."hem CTP'ye, hem TKP'ye oy verip, Kuzey Kıbrıs'ta GÜÇLÜ SOL yaratın" demek midir? Yoksa..."sadece CTP'ye oy verin, CTP'yi güçlendirin, TKP'yi dışlayın" demek midir? Özker Hoca'nın partisi de SOL'dur. Güçlü sol demek, ona da oy vermek demek midir? Velhasıl, bu güçlü sol deyimi lastik gibi, nereye çekseniz, oraya gitmekte. Tam "karagözlülük". Tam CTP'ye göre.
Özker Hoca'yı partiden attıkları günlerde...Mehmet Ali'nin CTP'si veya CTP'nin Mehmet Ali'si parti programına bir adet SOSYALİST sözcüğü eklemişlerdi. Sadece eklediler. Süs olsun diye. Ve unuttular. Parti programında SOSYALİST oldukları yazılı. Seçim broşürlerinde ise SOSYALİST sözü hiç geçmiyor. SOSYALİST olduklarını söylemeye ya korkuyor, ya utanıyorlar. GÜÇLÜ SOL gibi yavan, genel, her tarafa çekilebilen kaypak bir kavramın arkasına saklanıyorlar. Tam bir rezalet.
Seçim kampanyasında CTP'nin hiç SOSYALİST olduğu yolunda propaganda yaptığını görüyor musunuz? Göremezsiniz ve göremeyeceksiniz. SOL kelimesinin arkasına saklanarak, ama SOL'un neresinde olduklarını da gizleyerek bu kampanyayı böyle bitirecekler. Tıpkı korkak bir ova tavşanı gibi. Sosyalist olduklarını açıklamaktan korkuyorlar. Gerekçe? Onlar söylemeseler de, ben gerekçeyi biliyorum.
Onlar...ne sol'durlar, ne sosyalist.
Onlar...sadece ve sadece koltuk kavgası veren, ilkesi olmayan oportünist ve çıkarcılardır.
İdeoloji mi? Sovyetler döneminde SOSYALİST geçinirlerdi. O sosyalistlikleri bile sahteydi...Şimdi kah Amerika'nın kucağındadırlar, kah Avrupa Birliği'nin. Kapitalizmin salıncağında "sol" gazeller söyleyerek koltuk kavgası vermektedirler. Seçim kampanyasında Amerika'ya ve Avrupa Birliği'ne, yani kapitalizmin ağababalarına çattıklarına hiç rasladınız mı? İmkansız. Bunlar işte bu kadar SOL, bu kadar SOSYALİST'tirler. Tam kepazelik." (Yeni Demokrat, 24.11.98)
***
Hasan Erçakıca: "CTP'deki konumlarını başkaları ile paylaşmak istemeyenlerin, parti içindeki etkinliklerini kaybedince, partiyi terketmeye veya içten yıpratmaya çalıştıkları da bilinen bir gerçektir. Bu kişilerin bir kısmı ayrıldı, bir kısmı yıkıcı çalışmaları yüzünden ihraç edildi. Şimdi kendilerine "sol demeye bile utanıyorlar, ama CTP'yi "solculuğu tekeline almakla" eleştirmekten de vazgeçmiyorlar... Kendisini sol diye tanımlayan bütün görüşlere CTP'de yer vardır...Bu niteliği ile CTP, bütün solcuların partisidir." (Yeni Düzen, 23.11.98)
***
"Yurtsever Birlik Hareketi (YBH)'nin önceki akşam Alsancak'ta düzenlenen mitinginde konuşan Özker Özgür, kendisini sorgusuz sualsiz ihraç eden CTP'yi bağışladığını söyledi, ülkenin çıkarları için sol partilere çağrıda bulunarak, "Barış ve demokrasi güçleri birlikte hareket etmeli" dedi. (Kıbrıs, 29.11.98)
Kim utangaç, kim solcu, hangi parti bütün sol görüşlere hoşgörü ile bakarak, birliğini korumuş, hangi ilkeler altında barış ve demokrasi güçlerinin işbirliği? Elmalarla armutlar, ya da sap ile saman hikayesi gibi birşeyler!
***
Ferdi Sabit Soyer: "Bir TKP tüm siyasi varlığını CTP'den nasıl farklılaşacak üzerine kurdu. Bu hakkı! Ama öyle bir noktaya sürüklendi ki CTP'den farklılaşacak diye sağ politikanın milliyetçi gömleğini koluna aldı. Üzerinde eğreti duruyor....Güçlü sol söyleminden ürküyor! Buna karşı "sosyal demokrat" parti söylemini geliştirip CTP'yi toplumu sağ-sol diye bölmekle suçluyor. Pes doğrusu. Sosyal demokrasi sol değil mi? Solcu olduğunu söylemekten korkan sosyal demokrat olamaz!!
...CTP'yi "Güçlü Sol" sloganı için eleştirip "toplumun güçlü sola değil, güçlü Kıbrıs Türk toplumuna ihtiyacı var" diyen YBH, şimdi çağdaş sol parti diye kendini tanımlıyor.
Ayrıca bu durum da çok garip. Sayın Özker Özgür ve arkadaşları CTP'den ayrılma süreci içerisinde; tüzük kurultayı idi, o idi, bu idi iddiaları ile partiden ayrılmaya çalışırlarken bir şey söylüyorlardı:
"CTP 1990 sonrası kurultayında emekçi halkın kitle partisi tanımlamasını, "Çağdaş insana ve emeğin çıkarlarına değer veren çağdaş sol bir partidir" diye değiştirdiği için sağa kaydı". Bu yüzden partiden ayrılmışlardı. Ne kadar üzücü bir durummuş bu ki, YBH da şimdi çağdaş sol tarifi altında kendilerini ifade ediyorlar. Kim sağa kaydı??
Peki o kadar kavganın, gürültünün, tüzük kurultayını terk edip kaçmanın, ayrı parti kurmanın gerekçeleri ne oldu? Döndü dolaştı, "Çağdaş parti"ye geldi!! (Yeni Düzen, 29.11.98)
***
Selim Selçuk: "Benim esas değinmek istediğim nokta bunca zamandır Kıbrıs Türk toplumu ile dalga geçen ve zaman zaman halkın gözünü önemli halisinasyonlarla boyayan, ne olduğunu, ne yapmak istediğini bilmeyen, ama ne olmak istediğini iyi tasvir eden, bugünlerde de matrak bir sloganla ortaya çıkan CTP'dir. Neymiş güçlü sol! Bir kere güçlü sol olmaz, güçlü sol politikalar olur ve bu politikaların da yelpazedeki yeri belli olur, dayanağı halk olur. Halbuki CTP'nin sol yelpazedeki yeri hiçbir zaman belli olmamıştır. Zaman zaman Leninist, zaman zaman Marksist, zaman zaman azılı sosyalist, çoğu zaman AKEL'ci, zaman zaman liberal, zaman zaman demokratik sol, zaman zaman kırmızıcı, zaman zaman yeşilci, zaman zaman üniter devletten yana, yenilerde federasyoncu ve geçmişte de emeğin en yüce değer olduğunu savunan bir parti.
28 Kasım Cumartesi günkü Yenidüzen gazetesinde Ferdi Sabit Soyer'in makalesini okuduktan sonra hayretler içinde kaldım; çünkü güçlü solu temsil eden ve partisinin tüzüğünde ve programında sosyalist bir parti olduğu yazılan bir partinin üstelik de genel sekreteri, sosyalistle sosyal demokratı ayırt edemezse, vay bu güçlü solun haline, vay CTP'nin haline, vay! Allah korusun kaza eseri CTP'nin iktidarından Kıbrıs Türk Toplumunun haline vay!" (Ortam, 30.11.98)
***
Kıbrıs FM'in "Kıbrıs Gündem" programında konuk olan İzzet İzcan'ın söylediklerinden: "YBH, bu ülkenin yurtsever insanlarının katılımıyla örgütlenmektedir. Oluşumda yalnızca diğer sol partilerden gelenler değil, partili olmayanları da bünyesinde barındırıyor. Layik, demokrat, gerçek sosyal hukuk devletini ve emeği kucaklıyor. Sosyalizmi savunan, devrimci bir partidir. Ancak bugün toplumumuzun en büyük sorunu, kendi ülkesinde varolma sorunudur. Bu bağlamda solun güç birliği yapması gerekir...CTP ve TKP ile birlikte hareket istedik, ancak bir türlü olumlu yaklaşım göremedik. Boykot dahil bütün önerileri bu iki sol partiye yaptık. Ama cevap alamadık. Biri "Sosyal demokratım" diyor, diğeri "Güçlü solum" diyor. Rejime teslim oldular...Türkiye'yi Kıbrıs'ta yok saymak mümkün değildir. Türkiye'nin burada çıkarları vardır. Biz Türkiye ile iyi ve çağdaş ilişkiler kurmayı hedefliyoruz...Biz değerli bir halkız. Kıbrıslı Türkler, devletlerine sahip çıkacaktır...YBH'nın kapıları yurdunu seven herkese açıktır." İzcan, hükümet olmaları durumunda 13'üncü maaşı Türkiye'den yardım almadan nasıl ödeyecekleri yönündeki bir soruya karşılık, "Para yoksa önce halka gideriz. Sonra devletin Mercedes gibi lükslerini satarız, varımızı yoğumuzu ortaya koyarız. Halkımız var olma mücadelesinde çok daha büyük sıkıntıların altından kalkmıştır. Bunun da üstesinden gelir" dedi." (Kıbrıs, 28.11.98)
Hem sosyalist, hem devrimci, hem de TC'nin buradaki çıkarlarını temsil eden devletçiğe sahip çıkıyor, ayrıca kapısı yurdunu seven herkese açık, partili olmayanları bile bünyesinde barındırıyor...Dahası midesinden rejime bağlananların 13. maaşı için de yapmayacağı fedakarlık yok...Ört ki ölem...
***
Hasan Erçakıca: "Özker Özgür, bütün sol güçleri birlikte hareket etmeye çağırmış. İzzet İzcan, Kıbrıs-FM'de Başaran'ın sorularını yanıtlarken CTP'de öğrendiklerinden farklı hiçbir şey söylememiş. Türkiyeli KKTC yurttaşlarının ve hatta Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin çıkarlarını kendilerinin savunduğunun altını da özenle çizmiş. Hükümete talip olduklarını da belirtmek ihtiyacını hissetmiş. Üstelik o da, solun güç birliği yapmasını istemiş...
Şimdi Özker Hoca ve İzzet'le oturup solun birliğini sağlamak için pazarlık mı yapacağız? Yazıktır! Bazı kişilerin inat veya kişisel siyasi gelecek uğruna sola ödettikleri faturaya yazıktır. Sola böyle bir fatura ödetenlerin ise "solun birliğinden" bahsetmeye ise hiç hakları yoktur." (Yeni Düzen, 1.12.98)
***
TKP Genel Başkanı Mustafa Akıncı: "Propaganda döneminin başından beri CTP 'güçlü sol' sloganıyla yola çıktı, gidiyor. Demek ki zayıflamış, güçlenecekler.”(...) Mustafa Akıncı, TKP'yi kimsenin CTP kefesine koyamayacağını söyleyerek, kendilerinin ulusal değerlere önem veren ve bunları evrensel değerlerle kaynaştıran bir parti olduklarını savundu." (Kıbrıs, 2.12.98)
Kıbrıs FM'in Gündem Kıbrıs programına konuk olan Mehmet Ali Talat'ın söyleşisinden: "CTP'nin güçlenmeye en yakın parti ve hak sahibi olduğuna inanıyorum. Biz Türkiyelileri dışlamıyoruz. Ekmeğini burada kazanan, çocuğunu burada doğuran ve belki de toplumun en zor yaşam koşullarını yaşayan bu insanların yanındayız. Kaldı ki bu vatandaşlarımız için İTEM Yasası'nı biz yaptık." (Kıbrıs, 2.12.98)
Rumlardan kalan ganimet malları TC'li göçmen emekçilere dağıtma yasası yapmakla övünen CTP, onlardan oy alırsa ne ala, alamazsa "değişen seçmen yapısı"ndan şikayet eder. Oysa o kitlenin, en başta, seçimlerde kullanılmak amacıyla burada bulunduruldukları gözardı ediliyor.
***
Mehmet Ali Talat: "Ülkemizin ve Cumhurbaşkanı Denktaş'ın güçlü bir sola ihtiyacı var." (Hürriyet-Kıbrıs, 5.12.98)
Rejim'in soldan destekçileri seçimden bir gün önce baklayı ağızlarından çıkarmışlar...
***
Seçimden bir gün sonra demeç veren Mehmet Ali Talat: "Halk CTP'ye muhalefet görevi verdi...Seçimin en önemli göstergesi, sol oyların sağa kayması gerçeğidir!...CTP'nin oylarındaki azalma, Kıbrıs sorunundaki sürecin tıkanmasına, çözümsüzlüğe ve S-300'lerle ilgili endişelere bağlıdır...İstifam şu anda gündemde değil. Benden sonrası tufan mantığıyla hareket edemem. Bugünkü şartlarda istifa en kolay davranış biçimi olur...Biz, solda birliğe tabii ki varız, ancak önce eylemde birlik son derece gereklidir. Solda birlik derken, bütün sol partileri kapatıp tek çatı altında toplamanın doğru olmadığına inanıyorum. Zaten ona uygun bir zemin de yok. Solda birlik için görev üstlendiğini söyleyenler, öncelikle durup düşünmeleri ve yaptıklarının solda birliği mi, yoksa solda parçalanmayı mı, solda küçülmeyi mi yarattığını iyi değerlendirmeleri gerekir." (Vatan, 9.12.98)
CTP'nin oy desteğinin azalmasını yorumlamayı sürdüren Mehmet Ali Talat: "1993 seçimlerinde 103 bin olan seçmen sayısı bu seçimlerde 120 bine fırladı. Bu normal değil. Gelişigüzel dağıtılan vatandaşlıkların da etkisi ile seçmen yapısı ciddi değişikliklere uğradı. Ülkeye seçimden seçime gelip vatandaşlık görevini yerine getiren seçmenler var. Bu CTP'nin halk yararına olan politikalarının bu kesimlere ulaştırılmasındaki zorluk ve bu türden kişilerin önyargıları nedeniyle parti aleyhine oldu. Bir kez daha Kuzey Kıbrıs'ın kaderi ile ilgili olarak bu tür yapay değişikliklerin yarar değil, zarar getirdiğini hep birlikte yaşadık." (Vatan, 12.12.98)
CTP "aradan sıyrılıp birinci parti" olsaydı, "göçmen oyları" pek yararlı olacaktı, çünkü CTP onlar için İTEM Yasası bile yapmıştı. Ama kaderin cilvesi..."İnsanlarımız milli politikalarla milliyetçi yükseliş sonucu, bunun istismarını yapan sağ partilere yöneldiler. Yerel seçimler, fırtınanın geldiğinin ilk göstergesiydi." Ama siz uyanamadınız..."Oylarımızda ciddi bir düşüş yaşanmıştır ama bu, benim genel başkan olduğum döneme isabet eden bir düşüş değildir."
Pardon!..O zaman suçu başkalarına yüklemeniz doğru. İstifa(de)'ye devam...


(“E.Yüksel” imzasıyla, Kıbrıs'ta Sosyalist Gerçek, Sayı:36, Ocak 1999)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder