CTP Seçim Bildirgesi'nden: "Sevgili yurttaşlar. CTP Kıbrıs'ta Kıbrıs Türk toplumunun ve
Türkiye'nin çıkarlarını koruyacak adil ve şerefli bir çözüm sağlamak için
seçime girmektedir."
NATO ve ABD'nin hizmetkarı
Türkiye egemenlerinin Kıbrıs üzerindeki çıkarları, Kıbrıs Türk toplumunun
çıkarları ile çelişirse, o zaman ne olacak? Bu iki çıkar nasıl bağdaştırılacak?
Yoksa TC'nin çıkarı mı önde tutulacak?
***
CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat: "Güçlü Sol, toplumu bölmeyecek, birleştirecektir. Güçlü Sol, o
engin hoşgörüsüyle toplumsal birliği sağlayacaktır...Güçlü Sol, toplumsal
katmanların ve toplumsal sınıfların uyumunu sağlamaktadır. Emeğin ve toplumun
ilerlemesini sağlamaktadır." (Yeni Düzen, 16.11.98)
Toplumda, çıkarları birbiri ile
çelişen sermayedar ve emekçi sınıfları uyumlaştırma iddiasındaki politikanın
adı, sosyal demokrasidir. CTP, hem programına sosyalist olduğunu yazacak, hem
de uyum işine soyunacak. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!
***
Fatma Azgın (CTP milletvekili adayı): "CTP'nin solculuğu, Avrupalıların
algıladığı ve tarif ettiği biçimdedir...CTP'nin güçlü sol vizyonu, politik ve
kültürel bağlamdaki Avrupalılık vizyonuyla da kesişmektedir. Avrupa'yı AB
haline getiren değerlerin tümü sol felsefeyle sağlanmıştır. Bu nedenledir ki AB
ülkelerinin büyük çoğunluğu sol partiler tarafından yönetilmektedir."
(Yeni Düzen, 18.11.98)
Batı Avrupa sermayesinin çıkar
birliği olan AB'yi oluşturan Hıristiyan Demokratlar ne zamandan beri
"solcu" sayılıyor ki?
***
CTP Genel Sekreteri Ferdi Sabit Soyer: "Güçlü sol demek, Kıbrıs Türk
toplumunun siyasal varlığını herşeye ve herkes karşı korumak demektir...Siyasal
eşitlik talep ederek, bu topraklarda Kıbrıslı Rumlar kadar hak sahibi
olduğumuzu söylüyorsak..." (Yeni Düzen, 19.11.98)
Kıbrıs sorununda, ayrılıkçı
Kıbrıs Türk liderliğinin talep etmekte olduğu KC=KKTC eşitliğini
"sol" da savunuyorsa, bu nasıl bir sol ve bu nasıl bir eşitlikçilik
oluyor? Zaten sorunun özü, %18'in %82 ile eşitlenmek istenmesinden kaynaklanmıyor
mu? Federal KC'de yurttaşların ve toplumların eşit haklardan yararlanması
başka, fethedilen topraklar üzerinde, askeri üstünlüğe dayanılarak kurdurulan
kukla devletçiğin siyasal eşitliğini talep etmek başka...
***
Mehmet Ali Talat: "Güçlü
sol CTP, Denktaş'ı da Avrupa'ya taşıyacak tek güçtür." (Yeni Düzen,
19.11.98)
Yanıtı hemen Rauf Denktaş'tan
geldi: "Beni kaç okka, kaç kilo
addediyor, ama ben 65 milyon 195 bin kiloyum ve beni hiçbir güç Türkiye'den
başka AB'ye taşıyamaz."
***
Mehmet Ali Talat: "CTP'nin
ideallerinde bölmek yoktur, birleştirmek vardır...Sol, yani CTP, değişik birçok
düşünceyi birbirinin karşısına değil, birbirinin yanına koyar. Çünkü her görüş,
aynı gerçeğin bütünleyici parçalarıdır." (Yeni Düzen, 20.11.98)
Bu nasıl bir sol'dur ki, sağ ile
sol'u birleştirip, birbirinin yanına koyuyor?
***
Fuat Veziroğlu: "Mehmet
Ali'nin CTP'sinin dağıttığı bir el ilanı var. CTP, orada sol parti olarak
sunulmakta, güçlü sol falan gibilerinden palavralar sıkılmaktadır. Sol ne
demek? Sol çok geniş bir alandır...Siz bu alan içerisinde neredesiniz, yer'iniz
neresidir? Palavra'yı bırakın ve söyleyin. Yoksa korkuyor musunuz veya utanıyor
musunuz?" (Yeni Demokrat, 22.11.98)
***
Fuat Veziroğlu: "İhtilalci
Lenin'den tutun, ta kapitalist politikalar uygulayan liberal karakterli
Fransuva Mitterand'a kadar binlerce, onbinlerce, milyonlarca politikacı hep SOL
olmuşlardır. CTP...Sol'un neresindedir? Niçin söylemiyor? Niçin korkuyor? Niçin
utanıyor? Ne demek güçlü sol? TKP de SOL olduğunu söylüyor. Güçlü sol demek..."hem
CTP'ye, hem TKP'ye oy verip, Kuzey Kıbrıs'ta GÜÇLÜ SOL yaratın" demek
midir? Yoksa..."sadece CTP'ye oy verin, CTP'yi güçlendirin, TKP'yi
dışlayın" demek midir? Özker Hoca'nın partisi de SOL'dur. Güçlü sol demek,
ona da oy vermek demek midir? Velhasıl, bu güçlü sol deyimi lastik gibi, nereye
çekseniz, oraya gitmekte. Tam "karagözlülük". Tam CTP'ye göre.
Özker Hoca'yı partiden attıkları günlerde...Mehmet Ali'nin CTP'si veya
CTP'nin Mehmet Ali'si parti programına bir adet SOSYALİST sözcüğü eklemişlerdi.
Sadece eklediler. Süs olsun diye. Ve unuttular. Parti programında SOSYALİST
oldukları yazılı. Seçim broşürlerinde ise SOSYALİST sözü hiç geçmiyor.
SOSYALİST olduklarını söylemeye ya korkuyor, ya utanıyorlar. GÜÇLÜ SOL gibi
yavan, genel, her tarafa çekilebilen kaypak bir kavramın arkasına
saklanıyorlar. Tam bir rezalet.
Seçim kampanyasında CTP'nin hiç SOSYALİST olduğu yolunda propaganda
yaptığını görüyor musunuz? Göremezsiniz ve göremeyeceksiniz. SOL kelimesinin
arkasına saklanarak, ama SOL'un neresinde olduklarını da gizleyerek bu
kampanyayı böyle bitirecekler. Tıpkı korkak bir ova tavşanı gibi. Sosyalist
olduklarını açıklamaktan korkuyorlar. Gerekçe? Onlar söylemeseler de, ben
gerekçeyi biliyorum.
Onlar...ne sol'durlar, ne sosyalist.
Onlar...sadece ve sadece koltuk kavgası veren, ilkesi olmayan oportünist ve
çıkarcılardır.
İdeoloji mi? Sovyetler döneminde SOSYALİST geçinirlerdi. O sosyalistlikleri
bile sahteydi...Şimdi kah Amerika'nın kucağındadırlar, kah Avrupa Birliği'nin.
Kapitalizmin salıncağında "sol" gazeller söyleyerek koltuk kavgası
vermektedirler. Seçim kampanyasında Amerika'ya ve Avrupa Birliği'ne, yani
kapitalizmin ağababalarına çattıklarına hiç rasladınız mı? İmkansız. Bunlar
işte bu kadar SOL, bu kadar SOSYALİST'tirler. Tam kepazelik." (Yeni Demokrat, 24.11.98)
***
Hasan Erçakıca: "CTP'deki
konumlarını başkaları ile paylaşmak istemeyenlerin, parti içindeki
etkinliklerini kaybedince, partiyi terketmeye veya içten yıpratmaya
çalıştıkları da bilinen bir gerçektir. Bu kişilerin bir kısmı ayrıldı, bir kısmı
yıkıcı çalışmaları yüzünden ihraç edildi. Şimdi kendilerine "sol demeye
bile utanıyorlar, ama CTP'yi "solculuğu tekeline almakla"
eleştirmekten de vazgeçmiyorlar... Kendisini sol diye tanımlayan bütün
görüşlere CTP'de yer vardır...Bu niteliği ile CTP, bütün solcuların
partisidir." (Yeni Düzen, 23.11.98)
***
"Yurtsever
Birlik Hareketi (YBH)'nin önceki akşam Alsancak'ta düzenlenen mitinginde
konuşan Özker Özgür, kendisini sorgusuz sualsiz ihraç eden CTP'yi bağışladığını
söyledi, ülkenin çıkarları için sol partilere çağrıda bulunarak, "Barış ve
demokrasi güçleri birlikte hareket etmeli" dedi. (Kıbrıs, 29.11.98)
Kim utangaç, kim solcu, hangi
parti bütün sol görüşlere hoşgörü ile bakarak, birliğini korumuş, hangi ilkeler
altında barış ve demokrasi güçlerinin işbirliği? Elmalarla armutlar, ya da sap
ile saman hikayesi gibi birşeyler!
***
Ferdi Sabit Soyer: "Bir
TKP tüm siyasi varlığını CTP'den nasıl farklılaşacak üzerine kurdu. Bu hakkı!
Ama öyle bir noktaya sürüklendi ki CTP'den farklılaşacak diye sağ politikanın
milliyetçi gömleğini koluna aldı. Üzerinde eğreti duruyor....Güçlü sol
söyleminden ürküyor! Buna karşı "sosyal demokrat" parti söylemini
geliştirip CTP'yi toplumu sağ-sol diye bölmekle suçluyor. Pes doğrusu. Sosyal
demokrasi sol değil mi? Solcu olduğunu söylemekten korkan sosyal demokrat
olamaz!!
...CTP'yi "Güçlü Sol" sloganı için eleştirip "toplumun güçlü
sola değil, güçlü Kıbrıs Türk toplumuna ihtiyacı var" diyen YBH, şimdi
çağdaş sol parti diye kendini tanımlıyor.
Ayrıca bu durum da
çok garip. Sayın Özker Özgür ve arkadaşları CTP'den ayrılma süreci içerisinde;
tüzük kurultayı idi, o idi, bu idi iddiaları ile partiden ayrılmaya
çalışırlarken bir şey söylüyorlardı:
"CTP 1990 sonrası kurultayında emekçi halkın kitle partisi
tanımlamasını, "Çağdaş insana ve emeğin çıkarlarına değer veren çağdaş sol
bir partidir" diye değiştirdiği için sağa kaydı". Bu yüzden partiden
ayrılmışlardı. Ne kadar üzücü bir durummuş bu ki, YBH da şimdi çağdaş sol
tarifi altında kendilerini ifade ediyorlar. Kim sağa kaydı??
Peki o kadar kavganın, gürültünün, tüzük kurultayını terk edip kaçmanın,
ayrı parti kurmanın gerekçeleri ne oldu? Döndü dolaştı, "Çağdaş
parti"ye geldi!! (Yeni Düzen, 29.11.98)
***
Selim Selçuk: "Benim
esas değinmek istediğim nokta bunca zamandır Kıbrıs Türk toplumu ile dalga
geçen ve zaman zaman halkın gözünü önemli halisinasyonlarla boyayan, ne
olduğunu, ne yapmak istediğini bilmeyen, ama ne olmak istediğini iyi tasvir
eden, bugünlerde de matrak bir sloganla ortaya çıkan CTP'dir. Neymiş güçlü sol!
Bir kere güçlü sol olmaz, güçlü sol politikalar olur ve bu politikaların da
yelpazedeki yeri belli olur, dayanağı halk olur. Halbuki CTP'nin sol
yelpazedeki yeri hiçbir zaman belli olmamıştır. Zaman zaman Leninist, zaman
zaman Marksist, zaman zaman azılı sosyalist, çoğu zaman AKEL'ci, zaman zaman
liberal, zaman zaman demokratik sol, zaman zaman kırmızıcı, zaman zaman
yeşilci, zaman zaman üniter devletten yana, yenilerde federasyoncu ve geçmişte
de emeğin en yüce değer olduğunu savunan bir parti.
28 Kasım Cumartesi günkü Yenidüzen gazetesinde Ferdi Sabit Soyer'in
makalesini okuduktan sonra hayretler içinde kaldım; çünkü güçlü solu temsil
eden ve partisinin tüzüğünde ve programında sosyalist bir parti olduğu yazılan
bir partinin üstelik de genel sekreteri, sosyalistle sosyal demokratı ayırt
edemezse, vay bu güçlü solun haline, vay CTP'nin haline, vay! Allah korusun
kaza eseri CTP'nin iktidarından Kıbrıs Türk Toplumunun haline vay!" (Ortam, 30.11.98)
***
Kıbrıs FM'in "Kıbrıs Gündem" programında konuk
olan İzzet İzcan'ın söylediklerinden: "YBH,
bu ülkenin yurtsever insanlarının katılımıyla örgütlenmektedir. Oluşumda
yalnızca diğer sol partilerden gelenler değil, partili olmayanları da
bünyesinde barındırıyor. Layik, demokrat, gerçek sosyal hukuk devletini ve
emeği kucaklıyor. Sosyalizmi savunan, devrimci bir partidir. Ancak bugün
toplumumuzun en büyük sorunu, kendi ülkesinde varolma sorunudur. Bu bağlamda
solun güç birliği yapması gerekir...CTP ve TKP ile birlikte hareket istedik,
ancak bir türlü olumlu yaklaşım göremedik. Boykot dahil bütün önerileri bu iki
sol partiye yaptık. Ama cevap alamadık. Biri "Sosyal demokratım"
diyor, diğeri "Güçlü solum" diyor. Rejime teslim oldular...Türkiye'yi
Kıbrıs'ta yok saymak mümkün değildir. Türkiye'nin burada çıkarları vardır. Biz
Türkiye ile iyi ve çağdaş ilişkiler kurmayı hedefliyoruz...Biz değerli bir
halkız. Kıbrıslı Türkler, devletlerine sahip çıkacaktır...YBH'nın kapıları
yurdunu seven herkese açıktır." İzcan, hükümet olmaları durumunda 13'üncü
maaşı Türkiye'den yardım almadan nasıl ödeyecekleri yönündeki bir soruya
karşılık, "Para yoksa önce halka gideriz. Sonra devletin Mercedes gibi
lükslerini satarız, varımızı yoğumuzu ortaya koyarız. Halkımız var olma
mücadelesinde çok daha büyük sıkıntıların altından kalkmıştır. Bunun da üstesinden
gelir" dedi." (Kıbrıs, 28.11.98)
Hem sosyalist, hem devrimci, hem
de TC'nin buradaki çıkarlarını temsil eden devletçiğe sahip çıkıyor, ayrıca
kapısı yurdunu seven herkese açık, partili olmayanları bile bünyesinde
barındırıyor...Dahası midesinden rejime bağlananların 13. maaşı için de
yapmayacağı fedakarlık yok...Ört ki ölem...
***
Hasan Erçakıca: "Özker
Özgür, bütün sol güçleri birlikte hareket etmeye çağırmış. İzzet İzcan,
Kıbrıs-FM'de Başaran'ın sorularını yanıtlarken CTP'de öğrendiklerinden farklı
hiçbir şey söylememiş. Türkiyeli KKTC yurttaşlarının ve hatta Türkiye
Cumhuriyeti Devleti'nin çıkarlarını kendilerinin savunduğunun altını da özenle
çizmiş. Hükümete talip olduklarını da belirtmek ihtiyacını hissetmiş. Üstelik o
da, solun güç birliği yapmasını istemiş...
Şimdi Özker Hoca ve İzzet'le oturup solun birliğini sağlamak için pazarlık
mı yapacağız? Yazıktır! Bazı kişilerin inat veya kişisel siyasi gelecek uğruna
sola ödettikleri faturaya yazıktır. Sola böyle bir fatura ödetenlerin ise
"solun birliğinden" bahsetmeye ise hiç hakları yoktur." (Yeni Düzen, 1.12.98)
***
TKP Genel Başkanı Mustafa Akıncı: "Propaganda döneminin başından beri CTP 'güçlü sol' sloganıyla
yola çıktı, gidiyor. Demek ki zayıflamış, güçlenecekler.”(...) Mustafa Akıncı,
TKP'yi kimsenin CTP kefesine koyamayacağını söyleyerek, kendilerinin ulusal
değerlere önem veren ve bunları evrensel değerlerle kaynaştıran bir parti
olduklarını savundu." (Kıbrıs, 2.12.98)
Kıbrıs FM'in Gündem Kıbrıs
programına konuk olan Mehmet Ali Talat'ın söyleşisinden: "CTP'nin güçlenmeye en yakın parti ve hak sahibi olduğuna
inanıyorum. Biz Türkiyelileri dışlamıyoruz. Ekmeğini burada kazanan, çocuğunu
burada doğuran ve belki de toplumun en zor yaşam koşullarını yaşayan bu
insanların yanındayız. Kaldı ki bu vatandaşlarımız için İTEM Yasası'nı biz
yaptık." (Kıbrıs, 2.12.98)
Rumlardan kalan ganimet malları
TC'li göçmen emekçilere dağıtma yasası yapmakla övünen CTP, onlardan oy alırsa
ne ala, alamazsa "değişen seçmen yapısı"ndan şikayet eder. Oysa o
kitlenin, en başta, seçimlerde kullanılmak amacıyla burada bulunduruldukları
gözardı ediliyor.
***
Mehmet Ali Talat: "Ülkemizin
ve Cumhurbaşkanı Denktaş'ın güçlü bir sola ihtiyacı var." (Hürriyet-Kıbrıs,
5.12.98)
Rejim'in soldan destekçileri
seçimden bir gün önce baklayı ağızlarından çıkarmışlar...
***
Seçimden bir gün sonra demeç veren Mehmet Ali Talat: "Halk CTP'ye muhalefet görevi
verdi...Seçimin en önemli göstergesi, sol oyların sağa kayması
gerçeğidir!...CTP'nin oylarındaki azalma, Kıbrıs sorunundaki sürecin tıkanmasına,
çözümsüzlüğe ve S-300'lerle ilgili endişelere bağlıdır...İstifam şu anda
gündemde değil. Benden sonrası tufan mantığıyla hareket edemem. Bugünkü
şartlarda istifa en kolay davranış biçimi olur...Biz, solda birliğe tabii ki
varız, ancak önce eylemde birlik son derece gereklidir. Solda birlik derken,
bütün sol partileri kapatıp tek çatı altında toplamanın doğru olmadığına
inanıyorum. Zaten ona uygun bir zemin de yok. Solda birlik için görev
üstlendiğini söyleyenler, öncelikle durup düşünmeleri ve yaptıklarının solda
birliği mi, yoksa solda parçalanmayı mı, solda küçülmeyi mi yarattığını iyi
değerlendirmeleri gerekir." (Vatan, 9.12.98)
CTP'nin oy desteğinin azalmasını
yorumlamayı sürdüren Mehmet Ali Talat: "1993
seçimlerinde 103 bin olan seçmen sayısı bu seçimlerde 120 bine fırladı. Bu
normal değil. Gelişigüzel dağıtılan vatandaşlıkların da etkisi ile seçmen
yapısı ciddi değişikliklere uğradı. Ülkeye seçimden seçime gelip vatandaşlık
görevini yerine getiren seçmenler var. Bu CTP'nin halk yararına olan politikalarının
bu kesimlere ulaştırılmasındaki zorluk ve bu türden kişilerin önyargıları
nedeniyle parti aleyhine oldu. Bir kez daha Kuzey Kıbrıs'ın kaderi ile ilgili
olarak bu tür yapay değişikliklerin yarar değil, zarar getirdiğini hep birlikte
yaşadık." (Vatan, 12.12.98)
CTP "aradan sıyrılıp birinci parti" olsaydı, "göçmen oyları" pek yararlı
olacaktı, çünkü CTP onlar için İTEM Yasası bile yapmıştı. Ama kaderin
cilvesi..."İnsanlarımız milli
politikalarla milliyetçi yükseliş sonucu, bunun istismarını yapan sağ partilere
yöneldiler. Yerel seçimler, fırtınanın geldiğinin ilk göstergesiydi."
Ama siz uyanamadınız..."Oylarımızda
ciddi bir düşüş yaşanmıştır ama bu, benim genel başkan olduğum döneme isabet
eden bir düşüş değildir."
Pardon!..O zaman suçu başkalarına
yüklemeniz doğru. İstifa(de)'ye devam...
(“E.Yüksel”
imzasıyla, Kıbrıs'ta Sosyalist Gerçek, Sayı:36, Ocak 1999)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder